Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Tükenmişliğin işaretleri

Tükenmişliğin işaretleri

Neydi o geçen şatafatlı günler?
Kıtalararası sinekler bile uçup gelirlerdi...
Yerli meşhurlarımız, burnundan kıl aldırmayan kahramanlar, ağlamaları, hezeyanları, lalüebkem halleri dahi sosyologlara, psikologlara, feylesoflara, ediplere, sanat develerine ilham kaynağı olurdu.
Katırlar, çıtırlar, çakma yatırlar sabah kahvaltısına onların çok kıymetli yazılarını okumakla doyarlardı.
Sahip bildikleri azamet sembolleri vardı... İsimleri telaffuz edilmezdi. Sahip, patron, üstad, imparator diye bilinirdi. Bazı zamanlar devrin yöneticileri ayağına kadar gelir siyasi icazet alırdı...
Sahip gerçeğe benzer bir imparatordu. İm/para/tora çıkmıştı, ilham kaynağı ismi...
İmparator avenesi elbette sıradan insanlara benzemezdi... Hele hele avenebaşılar insanüstü algılanırlardı...
Ne yazsa şahaneydi, harikaydı...
Yazarlardı tabii ki... Aydan aya aldıkları astronomik ücretler boşa verilmezdi ki...
Amma şimdi...
Şimdi bakıyorum da, düşünceyi duvara asmışlar...
Zayıf, zayıf karakterli silah arkadaşlarını beyaz görünsün diye badana yapmaktalar...
Meğer ne bulunmaz Buldan tavukları imiş, amma haberimiz yokmuş...
Fikri kalmayan hergele, kendi yoldaşını metheder... Hem de utanmadan sıkılmadan...
Bunu da şuradan fark ettim:
Deterjan reklamı yapılır, lakin bulaşık reklamının yapıldığını yeni gördük...
Lakin karşılıksız olmuyor...
Topal deve uyuz keçiyi methede methede bir hallere girmekte, keçi de deveye serenatlar yapıyor...
Demek ki patron emreylemiş... Bittiniz artık, bari dayanışma yapın ve şu köşeler dolsun...
Emir büyük yerden olunca kim itiraz edebilir ki?
Hepsi bir yana, daha dün sürgüne gönderdikleri gereksizleri bugün cilalayıp okuyucunun önüne koymak ayıp değil mi?
Değil herhalde...
Yiyen çok maalesef...
Seçim arefesinde oburlaşıyor galiba yandaş/yoldaş taife.
Belki ite atsanız it yemez amma yoldaş hatırı için reklamcılığa soyunuyor tükenmeye yüz tutmuş yalancı pehlivanlar...
Methü sena ettikleri arkadaşlarının veya yoldaşlarının iplikleri bit pazarına düşeli hayli zaman oldu...
Fark etmez!..
Çünkü bunlar yeni duymuşlar...
Ya da sahipleri aldırmayın gerici sözüne demiş...
Bundan sonra ne olabilir?
Bundan sonra övgüler ölmüş yazar itlerini tekrar gündeme taşımaya gelir...
Bir bakarsınız ülke genelinde ne kadar herg-ele varsa hepsine birden zırvalama ödülü verirler...
Şimdi zırvalama mevsimidir muhtemelen...
Seçimler neticelendikten sonra yorumlar/forumlar gırla gider...
Görelim sahip ne tür yumurta bırakır folluğa...
Cilaladıkları siyasi parti yine iktidar olamayınca Türk halkına ne gibi hakaretler edecekler, göreceğiz.
Nerede o eski günlerrr?
Pijama ile başbakan karşılama günleri...
Sahibin sahip olduğu yetkiler?
Nerede darbecilerin tayin ettiği devlet büyükleri(!)..
Nerede kaleminden kan damlayan büyük yazarlar?
Hiçbirisi yoktur görünürde...
En iyisi sahip patronun emrettiği şekilde herkes kendine yakın hergelesini metheylesin gece/gündüz...
Başka çare kalmadı...

Bir köçeğin ruhu mudur o sorduğun
Hem metalik hem plastik hem fiber.
Tadı nasıl diye kafa yorduğun
Hem pekmezdir hem limondur hem biber.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi