Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Durumlar berbattan kötü

Durumlar berbattan kötü

Her zaman, her yerde, her şeyden şikâyet...

Doğru mu yani?

Elbette doğrudur...

Deve misalini bir daha tekrarlamak istemiyorum...

Çağdaşlık adına giymediğimiz soytarı gömleği bırakmadık...

Koca karısından, karı kocasından şikâyetçi... Her ikisi de haklı...

Evlat ebeveyninden, ebeveyn evladından şikâyetçi... Ve ikisi de haklı...

Komşu komşudan şikâyetçi... Çünkü komşuluk hukuku kalmadı...

Müvekkil seçtiği vekilden şikâyetçi... Yerden göğe kadar haklı...

Yargıdan şikâyetçiyiz...

Hükümetten şikâyetçiyiz...

Muhalefetten şikâyetçi olmayan yok denecek kadar az...

Canınızı teslim ettiğiniz doktordan ne kadar memnunsunuz?

Ben ekserisinden memnunum... Amma bu memnunluk yukarılara doğru çıkınca kayboluyor... Çünkü yukarılarda saygı duyulması gereken meslek mensupları politika atından inmemekteler...

Söyleyin Allah aşkına:

“Benim veya bizim hastamız yerinden oynatılırsa derhal ölür... Mükellef hasta koğuşunda yatmalı ve her an kontrolümüz altında bulunmalı...”

Tutuklu hastasını mahkemeye göndermek istemeyen doktorlara soralım:

Siz yaptıklarınızın doğru olduğundan emin misiniz? İdeolojik veya başka sebeplerden kayırma, kollama yoluna gitmiyor musunuz?

Raporunuzu bir daha okuyun bakalım ettiğiniz meslek yeminine uygun mu, değil mi?

Peki o yerinden kıpırdatılırsa “ölür” dediğiniz muhterem zat şimdi bir siyasi partiden milletvekili adayı... Seçim kampanyasını çevresindeki avane yürüttü diyelim... Seçilirse ve dahi yargıdan yakayı sıyırırsa ne gibi hizmetler verecektir millete?

Ölümcül adamın şu an için sapasağlam vaziyetini görüyoruz...

Sevgili doktorlar,

Dünkü “ölür” raporu verdiğiniz hasta ile, bugünkü aynı hastanızı bir değerlendirin, cevap verin...

Yüzünüz kızarmıyor mu?

Mahkeme zor kullanarak elinizden almasa adamı ilanihaye devletin hastanesinde yatıracaktınız değil mi?

Niçin?

Meslek dayanışması mı, statü gereği mi?

Ya da?

Günümüzde cari olan dernek dayanışması mı?

Şayet sıradan bir gariban olsaydı hastanız ona da aynı himaye metodu uygular mıydınız?

Sevmediğiniz bir partiye yakınlığı olanı da malum hastanıza benzer bir şekilde koruma altına alır mıydınız?

Eğer ciddi iseniz, meslek ahlakına sahipseniz özür dileyiniz...

Aksi halde size nasıl güveneceğiz?

Haksızlık ve tarafgirlik yapan hekim sevdiği hastaya ihtimam gösterir, sevmediğini muhtemelen kaderine terk eder en hafif kanaate göre...

İşte bütün bunlardan dolayı güzel Türkiye’miz uçtan uca şikâyet tarlasıdır...

“Doktor bey” adlı şiirimi tekrarlamayacağım... Bir dörtlüğünü buraya almadan geçemeyeceğim:

Memur gelir karşılarsın köşeden

Zengin gelir kırılırsın neş’eden

Öte kaçma bizim Garip Eşe’den

Bakıp boynundaki kire doktor bey!..

Ne buyurursunuz?

Ben doktorun Allah’tan korkanını severim... Utanma hassasına sahip olanını tercih ederim...

Şu da var ki, insan kendi kendini yargılamalı, gerekirse kendini cezalandırmalı...

Sırf doktorlar değil, yargıçlar, avukatlar, milletvekilleri, öğretmenler, esnaf, gazeteci, herkes dürüst olmalı, hata yaptığı zaman utanmalı, yüzü kızarmalı, milletten özür dilemeli...

Canımızı emanet ettiklerimizden bizim de taleplerimiz olacak... Buna kırılıp gücenilmemeli...

Dağları fesat vurdu, dağda taş taşı yiyor

Göklerde ahenk durdu, gökte kuş kuşu yiyor

Süt emen kuzucuklar modern canavar oldu

Git de bak Başşehir’e her gün baş başı yiyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi