Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Neyi tartışıyoruz!

Neyi tartışıyoruz!

YSK bazı bağımsız adayların adaylık başvurularını reddetti.

Gerekçesi, daha önce bu kişilerin ceza almış olmaları.

YSK bu cezaların yerinde olup olmadığını takdir makamı değil..

Bazı cezaları alanlar devlet memuru da olamaz.. Kamu haklarından kısıtlılık sözkonusu olabilir..

Mesela devlet bir kişiye koruma yaparken o kişi, sebebi ne olursa olsun, verilen cezanın hukuki olup olmadığına bakmaksızın, bir yıldan daha fazla mahkûmiyet almışsa, onun ruhsatlı silahı da olsa onu müsadere ediyor ve silah vermiyor. Hatta o ceza ertelenmiş, affa uğramış da olsa..

Ortada bir sorun var. Hemen belirtelim ki, bu sorun bu parlamentonun ya da iktidarın sebeb olduğu bir sorun değil..

Ortada bir yargı kararı hükmünde karar var..

Yapılması gereken YSK’ya itiraz etmek. YSK itirazı kabul eder ya da etmez. Bu onların bileceği bir şey. Bu karar bugün yürürlüğe girmiş bir şey de değil. Daha önce uygulanmayan bir uygulama da değil..

Diyebilirsiniz ki, “Bey, paşa, hacı, hoca demek de suç” Ama bu sıfatlar kullanılıyor. “Devlet memurlarının şapka giyme mecburiyeti var ama kimse giymiyor. Bu yasayı niye uygulamıyorsanız bunu da uygulamayın” diyebilirsiniz, buna verilecek cevap da yok. Bu Kemalist geçinenlerin başımıza sardığı bir bela.. Darbecilerin kafasından çıkan bir şey bu. Bu saçmalığı ortadan kaldırmayı teklif etmek de suç.. Çünki değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen yasalar cümlesinden.

Bu yanlışın bugüne kadar düzeltilmesi gerekirdi, ama CHP’nin darbecilerin ve darbelerin koruyuculuğunu üstlenmesi, devrim yasalarının yılmaz savunucusu olmaktan kaynaklanan bir sıkıntı var.. Bu rezaletin sebebi CHP ve darbe mantığı, bu rezaleti istismar eden de yine kendileri.

Bu barajı, dinciler gelmesin diye koydular, şimdi kendileri baraj altında kalma tehlikesi yaşayınca ciyak ciyak bağırıyorlar..

Bu yasaklar da kendi eserleri. Yargı ellerindeydi. Birinin boynuna yargı kararını asınca onu siyasetin dışına itmiş oluyorlardı. Ama şimdi bu iş zülfiyare dokunmaya başladı.

BDP’liler bu yasanın varlığını bilmiyorlar mı idi.

Yoo.. Bilmeyen var mı? 10 lira vergi borcunuz varsa, 10 milyon liralık ihaleye giremezsiniz. Bu onun gibi bir şey. Devlet memuru da olamazsınız, silah da bulunduramazsınız..

Daha önce buna itiraz etmişler mi, yo, hayır..

Peki niye şimdi kazan kaldırıyorlar.. Maksad belli..

Uygulama hukuki değil, ama kanuni..

Kanunilik her zaman hukukilik anlamına gelmez.. Bilirim: Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir.

Düzeltilebiliyorsa, hemen düzeltilmeli..

Bu iş sokağa çıkmakla düzelmez. Bu yaklaşım yangına körükle gitmek, kavganın devam etmesini isteyen darbecilerin ekmeğine yağ sürmek, bindiği dalı kesmek anlamına gelir..

Sokağa dökülmek, hukuksuzluğa karşı, hukuksuz bir meydan okumaya dönüşebilir bazen..

Maksatları üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?

Mesela beş yıl önce Kürtçe konuştu diye hakkında dava açılıp mahkûm olan biri hakkında af da çıksa, cezası ertelenmiş de olsa hakkında siyaset yasağı verilmişse kimse bunu savunamaz.. Artık bugün Kürtçe konuşmak suç değil. Burada belki YSK, Anayasanın 90. Maddesi delaleti ile, yüzünü hukuka, devletin anayasa ve yasaların varlık temeli olan değerlerine dönüp bir çözüm üretebilir..

DP’nin her fırsatta, meydan okuyan bir tavırla sokağı adres gösteren tavrı da aslında son derece can sıkıcı..

Sanki ortamı germek, süreci engellemek, Kürtlerin hangi derdine derman olacak?

Yarın seçime katılacak partilerden birinin adayları da aynı şekilde reddedilirse onlarda mı “seçimden çekiliriz” diye meydan okuyacak.. Böyle bir şey ne kadar hukuki ve ahlaki.. Hukuksuzluğa karşı hukuksuzluk meşru olabilir mi?

Kim YSK’nın gerekçelerine baktı, kim adaylıkları iptal edilenlerin dosyalarını gördü?.. Meydan boş, vurun abalıya.. Zaten yangına körükle gitmeye hazır, Ergenekonun avukatlığına soyunmuş birileri kapıda bekliyor.. Her şeyden bir kriz çıkarmaktan başka bir iş bilmeyen ve bunu muhalefet yapmak sanan birtakım partiler..

Bu işten gerçekten yeni mi haberdar oldunuz? Yoksa ucu size dokununca mı hukuksuzluk hukuksuzluk oluyor!..

Çözümünüz ne? Asıl sorumlu, suçlu kim? Kaş yaparken derken göz çıkarmayasınız sakın.. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayasınız! Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değiyor mu? Haksızlığa uğramak, başkalarına haksızlık yapma hakkı vermez insanlara..

YSK gerekçesinde yüz kızartıcı suçlardan söz ediliyor. Başka suçlar da var. Önce bu konuda karşı tarafın itirazını ve savunmasını da görmek gerek. Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmanın kimseye yararı yok. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi