M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Bozuk Düzene Taraftar ve Ona Hizmet Eden İslamcılar

Bozuk Düzene Taraftar ve Ona Hizmet Eden İslamcılar

Türkiye'nin bir devleti vardır... Bir Cumhuriyet'i vardır... Bunların yanında bir de düzeni veya sistemi vardır... Bu üçünü birbirine karıştırmamak, özdeşleştirmemek gerekir. Bunlar ayrı şeylerdir.

Bendeniz şahsen devletimi tutarım, ayakta kalmasını isterim. Cumhuriyet'e gelince: Onun, fazilet temelleri üzerine kurulu gerçek bir Cumhuriyet olmasını isterim...

Düzen veya sisteme gelince: Onun bozuk olduğunu, delil ve gerekçeleriyle çok iyi bilirim ve ona karşıyım.

İsveç, Norveç, Finlandiya, Avusturya gibi bir Hıristiyan ülkesinde yaşasam, oranın düzeni bana zulm etmedikçe (ki etmez) o düzenle iyi geçinirim, karşı gelmem.

Türkiye'deki durum başkadır. Şu yaşa geldim, bozuk düzenden çekmediğim kalmadı.

Zalim kanunlarla beni mahkum ettiler, hapse tıktılar.

Altı yıla yakın gurbette yaşamak zorunda kaldım.

Mahkemelerde süründüm.

Resmi ideolojiyi ve bozuk düzeni kabul etmediğim için ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi muamelesi gördüm.

Hakarete uğradım, dışlandım, temel hak ve hürriyetlerim kısıtlandı.

İnançlarımdan, düşüncelerimden, tenkitlerimden dolayı ezildim, horlandım.

İngiltere'de, Norveç'te, Finlandiya'da yaşasaydım inançlarımdan ve düşüncelerimden dolayı zulme, baskıya uğrar mıydım? Asla uğramazdım.

Bana yapılan haksızlıkları, eziyetleri, hakaretleri devlet ve Cumhuriyet yapmadı. Onlara musallat olan birtakım düzenci derin egemen azınlıklar yaptı.

Bu ülkenin bütün Müslümanları devleti ve Cumhuriyet'i korumalı; bozuk düzen ve sistemi değiştirmeye çalışmalıdır.

Evet devlet ve Cumhuriyet dursun, düzen ve sistem gitsin, yerine iyi ve adil olanı gelsin.

Bir Müslümanın, Müslüman kalarak bozuk düzeni, bozuk ideolojiyi desteklemesi, beğenmesi, ona dost olması mümkün değildir. İslam ile bozuk düzen bağdaşmaz, uyuşmaz, birlikte olmaz.

İmanlı, ahlaklı, faziletli, doğru ve dürüst, firasetli Müslümanları tenzih ederek söylüyorum: Bazı İslamcıların düzenciliği ve düzenbazlığı utanç vericidir, kendini inkardır.

Ülkemizdeki bozuk düzen ve sistem tarihi bir arıza ve kazadır. Bu arızanın mutlaka giderilmesi, tamir edilmesi gerekir.

Yerine ne gelsin?

Tarihi devamlılık gelsin.

Milli kimlik ve kültür gelsin.

İnsan hakları ve hürriyetleri gelsin.

Adalet gelsin.

Azınlıkların hakları garanti altına alınmak şartıyla çoğunluğun iradesi gelsin.

Neler gitsin?

Resmi ideoloji gitsin.

Derin devlet(ler) gitsin.

Vesayet sistemi gitsin.

Milli kimlik ve kültürle bağdaşmayan ve uyuşmayan bütün tabular, yasaklar, baskılar, tehditler gitsin.

Düzenin ve düzenbazların sebep olduğu genel ve yoğun kokuşma gitsin.

Bozuk düzen taraftarı, bozuk düzene hizmet eden, bozuk düzenin rantlarını yiyen, bozuk düzenin kirli ve kara nemalarıyla zenginleşen, bozuk düzenin gölgesinde rüşvet alan, ihalelere fesat karıştıran, hortumlama yapan münafık, mürai ve samimiyetsiz kişileri ve grupları kınıyorum.

Toplumlar, layık oldukları düzenlerle idare edilirmiş. Cenab-ı Hak Türkiye Müslümanlarına uyanıklık, istikamet (doğruluk dürüstlük), firaset nasip buyursun.

* (İkinci yazı)
İNCELİKLER

1. Beş yıldızlı lüks bir otelde bir yemeğe veya toplantıya çağrıldın, sen namaz kılan bir Müslümansın. Mutlaka abdestli olarak git. Otelin tuvaletinde, etrafa ördek gibi su saçarak abdest alman yakışık almaz. Öyle yerler ehli dünyanın mekânlarıdır, vazifeli personel tarafından pırıl pırıl, ışıl ışıl temiz tutulmaktadır. Yere sıçrayan abdest suları oranın tertibini bozar, kul hakkı altında kalırsın.

2. Bir dostun seni lokantaya yemeğe çağırdı. En pahalı yemeği, en pahalı tatlıyı isteme. Kuru fasulye ve pilav ye diyen yok ama yemek seçimi konusunda ortada ol.

3. Bir eve gittin, bir büroya randevu alıp gittin, kapıdan girerken telefonunu kapat. Senin cep telefonu ile olan muameleni göreyim, ne mal olduğunu söylerim.

4. Cebinde küçük bir not defteri ve iyi bir kalem bulundur. Zamanımızda dikkatsizlik ve hafızasızlık yaygın hale gelmiştir. Unutmamak, ileride yanlış hatırlamayı önlemek için düzgün şekilde not al.

5. Sokakta yürürken, hiçbir şey yeme ve içme. Lokanta ve kafelerin önünde kaldırıma konmuş masalarda da oturma. Böyle bir şey İslam terbiyesine göre mürüvvetsizliktir. İslam terbiye, görgü ve âdâbını kabul etmiyorsan dilediğini yapabilirsin.

6. Küçük bir çocuğu sokakta gezdirirken, onu otomobillerin geçtiği tarafta bulundurmak büyük bir görgüsüzlüktür.

7. Yere bir tek kabak çekirdeği bile atma. İnsanların gelip geçtiği yolları, kaldırımları, meydanları, parkları kirletmek ayıptır, günahtır, görgüsüzlüktür, medeniyetsizliktir.

8. Çok samimi, yakın, candan dostlarından başkasına gittiğin lokantaları, yediğin yemekleri veya tatlıları söyleme. Yakınlarına söylersen "Çok enteresan bir lokanta keşfettim, bilinmeyen bir yemek yedim, seni de götüreyim" şeklinde söyleyebilirsin. "Ben altın ve platin kemik lokantasına gittim, sultanî yemek ve tatlılar yedim" şeklinde hava atma, görgüsüzlüğün meydana çıkar.

9. Bir insana lüks, pahalı, markalı giysiler ve ayakkabılar hiçbir değer katmaz. Eşeğe altın işlemeli semer vursan, eşek yine eşektir. Kılığının, kıyafetinin markasıyla övünen, böbürlenen ve kibirlenen kimseler insan değildir, insan kılıklı .....lerdir...

10. Namaz kılan zengin bir Müslümansan, her sabah gidemesen bile hiç olmazsa haftada bir gün o lüks otomobilinle uzak bir camiye git. (Eyüp Sultan Camii Pazar sabahları kalabalık oluyor, cemaat dışarıya taşıyor, otomobili otoparka koyarsın, namazdan sonra cami civarındaki Halit Paşa sokağındaki kebapçıda kahvaltı edersin. Benim selamımı söylerseniz, size biraz iltimas geçerler...)

11. Haftada bir olmazsa, hiç olmazsa ayda bir gününüzü (zenginler, tuzu kuru olanlar için söylüyorum) kültür ve sanata ayırınız. Sanat, kültür ve kitapla ilgili alışveriş yapınız. Mesela Mercan'daki Şark Han'a gidiniz, büfenizin, büronuzun, çay masanızın üzerine konacak (sanat boyutu olan) cam, porselen vs. bir eşya alınız... Mutlaka bilen birine danışarak bir hüsn-i hat alınız. Antika veya antikamsı bir obje alınız. (Bilene danışmazsanız yanlış seçim yaparsınız, fahiş para ödeyebilirsiniz...)

12. Siz namaz kılıyorsunuz, hanımınız da dindar. Sabahleyin namaza kalkıyorsunuz, üniversiteye giden oğlunuz leşler gibi uyuyor, kızınız da öyle. Darılmayın ama siz yanmışsınız.

13. Sağlığını korumak istiyorsan, az ye, hele doyduktan sonra hiç yeme. Bir Kafkas atasözü nakletmeme izin veriniz: "Sabah kahvaltısını tek başına güzelce ve kuvvetlice yap. Öğlen yemeğini bir dostunla paylaş. Akşam yemeğini bir düşmanına ikram et..."

14. Varlıklı, geliri iyi, para sıkıntısı çekmeyen bir zata: Evinizdeki salonunuzu, işyerindeki büronuzu göreyim, sizin kim olduğunuzu söylerim.

15. Yüz elli bin liralık o yepyeni, sapasağlam otomobili satıp üç yüz bin liralık Şeddadî ve Nemrudî daha lüks bir araba alacakmışsınız, Sırat Köprüsü kıldan ince kılıçtan keskin diyorlar, o arabayla nasıl geçeceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi