M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslüman Milletvekili Nasıl Olmalı?

Müslüman Milletvekili Nasıl Olmalı?

Müslüman milletvekili kimdir, ahlak ve karakteri nasıldır, hizmetini nasıl görür?..

(1) O, filan veya falan partinin milletvekili olmaktan önce bütün Türkiye'nin ve bütün halkın vekilidir. (2) Parti disiplininden önce ahlak kurallarına bağlıdır. (3) Seçildiği bölgenin değil bütün Anadolu ve Trakya'nın vekilidir. (4) Beş yıl içinde en az 500 şehir, belde ve köyü gezmiş ve dolaşmış olmalıdır. (5) Kapısı her partiden vatandaşa açıktır. (6) Üç ayda bir, bir bülten yayınlayarak hizmetleri hakkında bilgi verir. (7) Milletvekilliği sırasında zenginleşmez, mal edinmez. (8) Milletvekilliğine başlar başlamaz ticaretinin, bürosunun, çiftliğinin idaresini notere verir. (9) Partinin makul ve adil disiplinini kabul eder ama liderin diktatörlüğüne asla boyun eğmez. (10) Seyahatlerinde genellikle VİP kapılarını ve salonlarını tercih etmez halkla içiçe olur. (11) En az ayda bir kere otobüse, tramvaya, metroya, banliyö tren veya vapuruna biner; bir halk lokantasında yemek yer, bir halk kahvehanesinde çay içer, çarşı ve pazara çıkar... Ayda bir kere önceden randevu alarak herhangi bir vatandaşın evine gider, sohbet eder, dert dinler. (12) Günde en az bir kere camiye gider, cemaatle namaz kılar. (13) Onun inanç, fikir, görüşlerini kabul etmeyen vatandaşlar bile ona güvenir, ona saygı besler. (14) Ayda en az 10 adet ciddi, faydalı, kaliteli kültür kitabı okur. (15) Ayda en az iki kez kitapçılara gider kitap alır. (16) Yurt dışından Türkiye ve dünya meseleleriyle ilgili ciddi kitaplar getirtir. (17) Kendi partisine mensup kimselerin yolsuzluklarına asla göz yummaz. (18) Gerekirse partisinden istifa eder. (19) Yine gerekirse vekillikten istifa eder. (20) Doğru söyleyenin, haysiyetli olanın dokuz köyden kovulacağını bildiği için bütün hizmet planlarını bir devreye sığacak şekilde yapar. (21) Vekilliği esnasında (ve tabii vekillik dışında) bir kuruş haram yemez.

Bu saydıkların hayaldir diyen olursa cevabım şudur: Merhum Adnan Kahveci'de, yukarıda saydığım erdemlerin ve hasletlerin çoğu vardı.

*(İkinci yazı)
Tek Hak ve Geçerli Din İslam'dır

TC İstanbul Müftülüğü tarafından yayınlanmış "Sorulu-Cevaplı Temel Dini Bilgiler" adlı kitabın (İstanbul Müftülüğü Kur'an Kursları Komisyonu tarafından hazırlanmış, Ankara'da 2007'de basılmış, 78 s.) 117'nci sayfasındaki 5'inci soru şöyledir:

- Allah katında (geçerli) din hangi dindir? Bu konudaki ayet meallerini söyleyiniz.

CEVAP: "Allah katında (geçerli) din şüphesiz İslam'dır" (Âl-i İmran, 3/19)

"Kim İslam'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette zarara uğrayanlardan olacaktır." (Âl-i İmran. 3/85)

İslam dininin tartışılmaz zaruri hükümlerinden biri de, Allah katında geçerli, makbul hak dinin İslam dinidir olduğudur.

Maalesef son yıllarda ülkemizde bu temel inanca zıt birtakım bozuk ve bid'at inançlar zuhur etmiştir. Bazı aykırı ilahiyatçılar, gruplar, fırkalar şöyle diyor:

- Üç ibrahimi din vardır, üçü de haktır.

- Ehl-i Kitab ile aramızda Amentü konusunda ittifak vardır.

- Ehl-i Kitab da kurtulmuştur ve Cennet'e girecektir.

- Kur'an Yahudileri İslam'a çağırmıyor.

- Kur'an Hıristiyanları İslam'a çağırmıyor.

Bu bozuk inançlar Kur'ana, Sünnete, Şeriata kesinlikle aykırıdır.

Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) davete başlamasından sonra, bu daveti işitip mahiyetini öğrenip de Tevhid inancını, Resulullahı, Kur'anı ve İslam dinini inkar, red ve tekzib eden (yalanlayan) kimseler ehl-i necat ve ehl-i Cennet değildir.

İlk insan Hz. Adem'den bu güne kadar tek hak ve Allah katında makbul din vardır, o da İslam'dır.

Bütün Peygamberlerin (Selam olsun onlara) inançları Tevhid ve İslam inancıdır. Usulde, temelde, esasta farklılık yoktur, Şeriatlarında farklılıklar vardır. İslam Şeriati ile birlikte, önceki Şeriatlar nesh edilmiş, hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Bozuk fırkalar "Zamanımızda üç hak ibrahimi din vardır" diyorlar. Bu da sapık bir iddiadır. Kur'an "İbrahim Yahudi ve Nasrani değildi, o hanif ve müslimdi" diyerek bozukların iddialarını çürütmektedir.

Sahih inançlı ilahiyatçıları ve Diyanet vazifelilerini tenzih ederek üzüntü ile beyan ediyor ve uyarıyorum: Maalesef İlahiyat fakültelerine ve Diyanet camiasına, İslam'ı, Kur'anı, Hz. Peygamberi, Tevhid akidesini reddeden münkirlerin de Cennetlik olduğu batıl inancına bağlı bid'atçi kimseler sızmıştır. Bunlar genelde taqiyye yapıyor, zaman zaman aykırı fikir ve inançlarını şu veya bu şekilde açıklıyor, dinlerarası festivaller ve gösteriler tertipliyor.

Mardin'de Kasımiye Medresesinde yapılan Dinlerarası Diyalog festivaline papazlar, hahamlar gelmiş, çanlar çalınmış, ezanlar okunmuş ve bir de Diyanet müftüsü katılmıştır.

Böyle bir şeyi İslam dini kaldırmaz.

Museviler İslam dininin hak din olduğunu kabul ediyor mu? Hz. Muhammed'in Allah'ın resulü olduğunu kabul ediyor mu? Kur'anın ilahi kitab olduğunu kabul ediyor mu? Etmiyorlar.

Hıristiyanlar da etmiyor.

O halde, birtakım Müslümanlara ne oluyor ki, İslam'ı reddeden bu kimseleri doğru yolda, Cennetlik olarak ilan ediyor? Doğrusu bunu anlamak çok zor.

İslam dini Allah tarafından bütün insanlığa gönderildikten sonra Allah katında tek hak, geçerli, makbul din odur. Kur'an yukarıda geçen ayet mealinden anlaşılacağı üzere böyle diyor.

Kur'anda yine "Kim İslam'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o kişi ahirette zarara uğrayanlardan olacaktır" buyrularak birinci ayetin hükmü bir kat daha aydınlığa kavuşturulmakta, güçlendirilmektedir.

Tek ibrahimi din İslam'dır.

Tevhid inancı ile Teslis inancı asla bağdaşmaz ve uyuşmaz.

İslam dini, hak ve geçerli din olma konusunda ortaklık kabul etmez.

İcazetli gerçek ulema, fukaha ve müftülerden müteşekkil bir şura toplanmalı ve bu konularda halkı aydınlatmalı ve bilgilendirmelidir.

*(Üçüncü yazı)
Acaba Bunlar Provokasyon mudur?

Otobüste mini etekli bir dişi bacaklarını açıyor ve avret mahallini teşhir ediyor... Otobüste genç bir çift herkesin arasında öpüşüyor... Otobüste bir çift birbirine seksi bir şekilde sarılıyor...

Bu anlattığım ölçüsüzlükler ve tahrikler yüzünden kavga, tartışma, itiş kakış olunca da bilcümle çağdaşlar, ilericiler, laikçiler (laikler demedim) feryadı basıyor. Yürüyüşler bile yapılıyor.

Çoğunluğu oluşturan Müslüman kesimden yeterli bir tepki gelmiyor.

Soruyorum: Otobüsler, metrolar, banliyö tren ve vapurları yolculuk için midir, seks için mi? Yoksa hem yolculuk ve hem de istenirse seks için mi?

Zaman zaman patlak veren bu gibi hadiseler kendi kendine mi oluyor, yoksa bu işlerin bazısı provokasyon için mi yapılıyor?

Müslüman çoğunluk bu gibi aşırılıkları, çirkinlikleri, bayağılıkları niçin yasal sınırlar içinde protesto etmiyor?

Niçin, haklı bir infiale kapılan otobüs şoförü savunulmuyor?

Toplu taşıma araçlarında bu gibi ciddiyetsizlikler sergileyen çağdaşlar niçin daha dikkatli, daha terbiyeli, daha efendi olamıyor?

Atatürk ve İnönü rejiminin bile göz yummadığı, hoş görmediği bu gibi seks taşkınlıkları bu sınırda kalmayıp daha da ileri giderse ne olacak?

Çağdaşların kendilerini biraz kontrol etmesi gerekmez mi?

Otobüste, zenginler ve nomenklatura dışında halkın her kesiminden insan var. Dindar var, dinsiz var, yaşlı var, namus ve iffeti kutsal değerler olarak kabul eden muhafazakarlar var, çoluk çocuk var... Herkesin arasında öpüşmeseler, birbirlerine seksi şekilde sarılmasalar olmaz mı? Bu gibi işleri dört duvar arasında yapsalar olmaz mı?

Ya Rabbi, bu ülkede toplumsal barış ve mutabakatı zedeleyecek aşırılıklar niçin inatla yapılıyor?

Bundan beş sene kadar önce Beyoğlu'ndan Boğazkesen caddesi boyunca aşağı indim. Elimde kitap ve antika paketleri var. Tramvaya bindim, Sultanahmet'teki evime gideceğim. Boş bir yere oturdum. Bir sonraki durakta bir grup Rus turisti bindi. Yanıma bir erkek oturdu, onun kucağına da bir kadın... Haydi onlar böyle yapıyor ama bari bizde yapılmasın.

Toplu taşıma vasıtalarında sarılan, öpüşen, sevişen çağdaşları, böyle yaptıkları için değil; toplumsal barışı zedeledikleri, çeşitli halk kesimlerine saygı göstermedikleri, bilerek veya bilmeyerek provokasyon yaptıkları, fitne ve fesat çıkarttıkları için kınıyor ve ayıplıyorum.

Bu konuda yasal sınırlar içinde ve çok olgun şekilde tepki göstermeyen, protesto etmeyen Müslüman sorumluları da kınıyorum.

Önce zinayı suç olmaktan çıkarttılar... Kademe kademe memleketi ahlaksızlık ve iffetsizlik zirvelerine yükseltiyorlar. Çağdaş medeniyet düzeyine çıkmak için bunlar şart. Birtakım bedbaht kadınlara TC "Vesikaları" vererek KDV'li resmi ve yasal fuhuş yaptıranlardan başka ne beklenir?

("Bu otobüs seks yeri değil" dediği için baskıya hakarete maruz kalan mağdur şoförü savunmayan sorumlu, imkanlı, güçlü Müslümanlara not: Siz bu halinizle daha çok sürünürsünüz...)

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi