Şemdinli davası yüzünden meslekten ihraç edilen eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkında kesilen ceza iptal edildi.

Savcılığı geçtik, avukatlık yapması bile engellenmişti.

Hınç böyle bir şey işte!

Güç sahipleri, tıkır tıkır yürüyen arabalarının tekerine çomak sokanın, nefesini dahi keserler.

İntikam duygularının hedefi haline gelen kişi, pazarda limon satmak istese, sandığını tekmeleyip devirecek birileri bulunur. Bulurlar.

Neyse ki Savcı Sarıkaya limon işine girmedi, gitti evinde oturdu.

*

Yıllar sonra ihraç kararı kaldırıldı.

Geç de olsa, adaletsizliğe nokta konuldu.

O gün, kameralar eşliğinde muhabirler Sarıkaya'nın kapısını çalıp açıklama istediler.

İptal kararını alan HSYK üyelerine teşekkür etti.

Bir şey daha söyledi eski Savcı.

Vaktiyle kendisini ihraç edip mesleğini elinden alanlara da hakkını helal ettiğini!

*

Hınç, öfke, intikam öyle bir şey ise, onun karşısında erdem de böyle bir şey.

Ekmeğine müdahale edenleri bile affetmek, her babayiğidin harcı değildir.

Gördüğümüz gibi, erdem, her zaman galip!

*

Şemdinli olaylarına karışanlar hakkında "Tanırım, iyi çocuktur" şeklinde kanaat beyan ederek, yargı sürecini etkilemek isteyen ve bunu başaranların konuştuğu günlerde, bendeniz de burada savcı için aynı ifadeyi kullanmıştım.

"Tanırım, iyi çocuktur."

Fakat açık yüreklilikle belirteyim ki bu derece iyi olduğunu bilmiyordum.

*

Yüksek Kurul, yıllar sonra, hakkı teslim etmekle, ciddi bir hatayı düzeltmiş oldu.

Pay çıkarmak gibi anlaşılmasın, bir bakıma fakirin o sözü ciddiye alınmış sayılır.

Uzun mağduriyet döneminden sonra da olsa, taşlar yerine oturacak.

BIÇAKLI SALDIRI

Bedri Baykam'dan zerre kadar hoşlanmayanlardanım. (Telesekretere konuşmak da öyle.)

Ahmet Hakan gibi onunla oturup Asmalımescit taraflarında yemek yemediğim ve sohbet etmediğim için, hoşlanmama konusunda kararım sabit idi.

Ancak ona yapılan saldırı karşısında üzülmeyip tam tersine sevinmeyi de insanlık dışı buluyorum.

O saldırı, kesinlikle kınanması gereken bir eylem; burada anlaşalım.

Sevip sevmemek, hoşlanıp hoşlanmamak ayrı mesele...

*

Herkes kıl olduğuna bıçakla saldıracak olsa, şu memlekette kim varsa, her biri diğerini keser.

Delik deşik olur, kalbura döneriz hepimiz.

Depremle bile bir arada yaşamayı öğrenmek zorundayken, konuşmalarını sevmediğimiz kişilerle bir arada yaşamayı niye öğrenmeye çalışmayalım?

Başkaları da niye bizimle aynı düşünmek zorunda olsun ki? Ama bu konuda herkes aynı düşünmeli!

*

Bıçakla saldıran kişi polislerin arasında yürürken, parmağını havaya kaldırıp "Allah'dan başka ilah yoktur" demesi yok mu, işte o sahne pek tanıdık geldi.

Bir de cebinden Vakit gazetesi çıksaydı, ne güzel olurdu!

Kim düşündüyse, noksan düşünmüş.

Biraz çalışılsaydı, hiç değilse "Cebinden çek senet çıkmadı, bir miktar nakit çıktı" cümlesi evrilip çevrilerek, "Cebinden Vakit çıktı" şekline sokulabilirdi.

Ve bir de kocası gazeteci olan bir hâkim, çıkıp açıklama yapmalıydı, bu da unutulmuş.