Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Adam coştu beyler

Adam coştu beyler

Diyorum ya, durmuyor, durmayacak... “Efendi adam”, “mütevazı kişilik”, “sakin güç” etiketlerinin arkasında saldırgan ve kaba saba bir halet gizli.

Durur sanıyorduk.

Zonguldak’taki “ana... a... a...” fecaati ve Balıkesir’deki “angus sığırı” benzetmesinden sonra, nedamet getirir, daha dikkatli bir dil kullanır diye umuyorduk.

Durmadı...

Balıkesir’deki “angus sığırı”nı bu kez Kars’a taşıdı.

Kars’ta hayvan pazarını dolaşırken çok güzel bir söz duymuş, halk kendi arasında, “Mazot bitti beygire kaldık, dana gitti angusa kaldık...” diyormuş...

Karslılara hitap ederken bu “çok güzel sözü” tekrarlıyor, sonra da zekice bir laf etmiş gibi sırıtıyor... Hani, Balıkesir’de “Siz biliyorsunuz... Angusun kim olduğunu biliyorsunuz...” diye sırıtmıştı ya...

Kendi sırıtışına gönderme yapıyor...

Edebiyatta “metinler arası gönderme” vardır... “Pastiş” filan vardır...

Kemal Bey, “sırıtışlar arası göndermede” bulunuyor, kendi sözlerine pastiş yapıyor. Aferin, çok iyi ediyor.

Bitti mi?

Küfürbazlığı mahkemece tescil edilen Kemal Bey, bu defa Siirt’te kafa çıkardı.

Bir dönem Başbakan Erdoğan’ın da seçim bölgesi olan Siirt’te yaptığı konuşmada, muarızını “Akbaba”ya benzetti.

Evet, Akbaba...

Hakaretine açıklık kazandırmak için de şu cümleleri kullandı: “Deniyor ki, Erdoğan aday olunca Siirt’in başına talih kuşu kondu... Siirt’in başına talih kuşu konma
dı, Akbaba kondu... Akbabaları bilirsiniz, değil mi? Bilirsiniz, bilirsiniz...”

Bilmez miyiz?

Kemal Bey’in ne konuştuğunu, sözlerinin nereye gideceğini bilmediğini de biliyoruz...

Erdoğan’ı leşle beslenen bir hayvana benzetiyor, aferin yine çok iyi ediyor da, Siirtli vatandaşları zımnen “leşe” benzettiğini hesap edemiyor...

Şimdi bir “gizli jöleli” çıkıp, “Her şeye rağmen, bende küfürbaz bir adam izlenimi bırakmıyor” der mi? Der...

Bitti mi?

Biter mi hiç?

Diyorum ya, durmuyor...

Durmadığı gibi, sözlerinin nereye gittiğini de bilmiyor.

Bu kez yine Siirt’te kafa çıkardı ve ezeli rakibi Erdoğan’ı hem “teolojik” bakımdan sıkıntı yaratacak, hem de “Allah’a saygısızlık” olarak yorumlanabilecek bir benzetmeyle aşağıladı: “Bize statükocu diyorlar. Statükocuların Allah’ı Ankara’da oturuyor...”

Nedir bu şimdi?

Siyaset mi?

Cumhuriyet tarihi boyunca miting meydanlarından onlarca, yüzlerce siyasetçi geçti, binlerce hakaret sözcüğü sarf edildi...

Hiçbir siyasetçi Kemal Bey’in çapına ve gradosuna ulaşamadı...

Hiçbir hakaret sözcüğü Kemal Bey’in benzetmeleri kadar “aşağılayıcı” olmadı...

Nehir kenarı filozofu Ertuğrul Özkök bir yazısında, “Hakaret bizim aydın ve yazarlarımıza eski kuşaklardan kalmış şerefsiz bir mirastır. Bu geleneğin mirasyedileri halen aramızda bir külhanbeyi gibi dolaşmakta ve gelene geçene omuz atmaya devam etmektedir. /Bizim mahallemiz ne yazık ki, bu ağzı pis külhanbeylerinin istilası altındadır. Bildikleri tek dil küfür ve hakarettir. Bütün zihni melekelerini, küfür vokabülerini zenginleştirecek yeni kurumlar icat etmeye harcarlar. Bu üslubu bir zekâ kıvraklığı ve edebi tarz olarak yutturmaya çalışırlar. Ne yazık ki bazı insanlara da yuttururlar” demişti.

Ben bir şey demiyorum.

Kemal Bey’i izlemeye devam ediyorum.

Durmuyor çünkü...

Durduramıyoruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi