Aziz Üstel

Aziz Üstel

Otur Süheyl mantıktan sınıfta kaldın

Otur Süheyl mantıktan sınıfta kaldın

CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum, Deniz Baykal’la ilgili kasetten haberleri olduğunu söylemiş. “CHP içinde yapmak istediler bunu zamanında. Biz bunu biliyorduk. Kullandıklarını kullanacaklarını da biliyorduk. Nitekim kullandılar da!”

Şimdi sıkı durun! Kullanan kimmiş biliyor musunuz kaseti? AK Parti! Neden? Ne ihtiyacı varmış AK Parti’nin bu kaseti kullanmaya? Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığındaki CHP’ye karşı AK Parti seçim mi kaybetmiş? Baykal giderse, nihayet AK Parti iktidara mı gelecekmiş!

Batum’un eşsiz mantığı şöyle buyuruyor: “Partiyi çökertmeye yönelik bir plan yaptıysan, tek tek onun hakkında kasetler çıkarırsın!” Kasetleri çıkaranın da hükümet olduğunu açıklıyor! Sanki CHP Genel Sekreteri değil
Hafiyesi Mahmut!

Bakınız, Deniz Baykal’ın kaset rezilliği sonucu istifa etmesinden sonra kimler partiyi ele geçirdi, kaset tezgahından kimler yararlandı sorularına yanıt ararsanız herhalde AK Parti ya da Tayyip Erdoğan diyemezsiniz. Peki kim kasetten karlı çıktı? Cevap ver Süheyl kardeşim? Yok mu cevap? Otur, mantıktan sınıfta kaldın!



Siz Adnan Öztürk’ü ne kadar tanırsınız?

Bakıyorum hayatlarında Adnan Öztürk’le bir tek gün aynı masaya oturmamış, iki çift laf etmemiş insanlar ya televizyon ekranlarından ya da gazete sütunlarından veryansın ediyorlar; Galatasaray Başkan adayı Ünal Aysal’a, Adnan’dan kurtulması (?) gerektiği yolunda akıl veriyorlar!

Neden? Siz Adnan’ın ne denli onurlu, haysiyetli olduğunu, tırnaklarıyla kazıya kazıya, kanını, terini akıta akıta nasıl dünya devi bir kuruluşun en üst katlarına tırmandığını, tertemiz bir Çerkez delikanlısı olduğunu bilmiyorsunuz tabi! Adnan’ın Galatasaray’dan alacağı hiç birşey yoktur! Vereceğiyse çok şey vardır. Adnan’la ilgili öğrenmek istediğiniz ne varsa beni arayın, onu çok iyi tanırım çünkü; sonuna kadar da kefilim! Lütfen dolduruşa gelmeyin, önü kesilen ve kesileceklerin yakınmalarına kulaklarınızı tıkayın. Bekleyin Aysal seçilsin, aradan belirli bir süre geçsin, aynı ekranlarda ve sütunlarda Adnan Öztürk’ten özür dileyeceksiniz! İstediğiniz iddiaya varım!



Mimar Sinan

Koca Sinan, Selimiye Camii’nin minaresini bitirmek üzereyken, gözü, camiinin önünde dikilip durmuş, hiç kıpırdamayan bir adama ilişir.

Adamın yanına yaklaşınca sarhoş olduğunu anlar.

“Ne bakıyorsun böyle gözlerini minareye dikmiş?!”

“Bu... Minare yamuk!”

Sinan adamı dipten doruğa süzmüş sonra uzun bir halat bağlatmış minareye, ucunu da adamın eline tutuşturmuş:

“Çek hele. Bakarsın düzeliverir minare!” demiş. Adam halata asılmış, asılmış... Yorgun düşünce Sinan yanına

gitmiş gene: “Minare düzelmiş bak bakalım!”

Adam bakmış... Düşünmüş, “Valla düzeldi galiba!” dedikten sonra yalpalayarak uzaklaşmış. Sinan gülümsemiş ve yanındakilere dönmüş:

“Bu sarhoşla niye uğraştığımı merak ediyorsunuz. Bakın, ben bu adamı kovsaydım, her yerde minarenin eğriliğini anlatacak, dedikodu üretecekti. Ama şimdi meyhaneye gidecek, ‘Selimiye’nin minaresi eğriydi, ben gördüm, halata asıldım, minareyi düzelttim’ diyecek. Ve tabi kimse inanmayacak, gülüp geçecek. Böylece de hem dedikodudan hem de fitneden kurtulacağım.

(Sanat Tarihçisi Murat Kurtuluş Bey’e teşekkürler)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi