Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Kasetler-Fesatlar-İsotlar

Kasetler-Fesatlar-İsotlar

Bu bataklığın kıyısından dahi geçmek istemiyordum.
Kirlilik denizinden kıyıya vuran dalgaları saymadım, amma aklımda tuttum galiba...
“Birinci” dalga bazı kesimlerde sevinç doğururken bazı kesimlerde cüz’i bir hasara yol açtı...
İkinci dalga ve üçüncü dalga kime ne fayda sağladı, kime ne zararlar açtı? Umurumda dahi olmadı...
Çünkü ben, MHP’yi MHP’lilerden Ülkücülüğü çakma ülkücülerden daha iyi bilirim...
Çünkü içinde yaşadım...
Şiirlerime konu oldular... Dost bildiklerim çoktu içlerinde...
Anonimleşmiş şu mezar taşı dörtlüğünü hep hatırlarım:
Bir zamanlar ben de Süleyman idim
Ateşe, rüzgâra hükümran idim
Sanmayın ki Sultan Süleyman idim
Tersanede körükçü Süleyman idim.
Ülkücü hareketin körükçülerinden değildim, fakat gücüm nisbetinde çığır açıcılarından oldum...
Yoğun ısrar üzerine MHP’ye, yani MÇP’ye (Milliyetçi Çalışma Partisi) kaydoldum...
Aynı gün Dr. Devlet Bahçeli de MÇP’li olmuştu...
Ben fazla tahammül edemedim particiliğe... Tahminen 2 yıl süren partililiğime istifa ile son vermiştim...
Rahmetli Alparslan Türkeş, ayrılmamam için ısrar edince: “Efendim ben bu partiye Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrılıyorum” cevabını vermiştim...
Benim ayrılmamdan 1.5 yıl sonra rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları da ayrıldılar...
Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının ayrıldığı gün MÇP’ye ait Yeni Düşünce gazetesinde yazılarıma son verildi...
Hikâye uzundur... Ben önemli noktalarını tarihe not düşmek üzere kayda geçiriyorum...
Benim istifam üzerine değil, 7 milletvekilinin istifası üzerine ayrılan herkes “HAİN” ilan edildi... Tabii ben de girdim hainlik potasına.
Neyin hainliği?
İddia sahipleri de bilmiyorlardı muhtemelen...
Kültürsüzlük kültürünün sahibi yoz kafalar aldıkları işaret üzerine basıyorlardı çığlığı:
“Hainleerr!..”
Ülkücü hareketin en mümtaz siması, Ülkü Ocakları Genel Başkanı, aynı zamanda fikrinden dolayı ağır bedel ödeyen, yıllarca işkence gören, hapis yatan Muhsin Yazıcıoğlu yek kalemde hain ilan ediliyordu Ocak çocukları tarafından...
Anlatın şu ülkücülüğü deseniz, anlatacak söz bulmaktan aciz slogan kıtaları edepsizliklerini şeddeliyorlardı...
Ben de baş “hain”lerden olmuştum...
Bazı gerçek Ülkücü arkadaşlar neden ayrıldığımı sorarlardı...
İstemeyerek verdiğim cevap şöyle olmuştu:
“Uydum imama, durdum divana... İmam imandan ayrıldı, ben de imamdan ayrıldım...”
Tabii çok ağırlarına gidiyordu bu cevabım...
MHP, sanki “Hain üretme çiftliği” olmuştu...
İdarecilerin hoşuna gitmeyen bir fiil işlemişseniz, derhal hainlik kütüğüne adınızı kaydediyorlardı...
Kim olduklarını söylemeye lüzum görmüyorum...
Şu kadarını söyleyeyim ki /el öpmekle/ ülkücü olan, MHP’li olduğunu sanan zavallılar...
Fikri zindana sokan, gerçek ülkücülüğü yabana atan zamane ülkücüleri Ali kıran/baş kesen oluvermişlerdi hiç yoktan...
% 10’unu bile tanımıyordum bunların...
Halbuki ülkücü hareketin en sağlam karakter kitabını yazanlardan birisiydim...
Bu hareketin sağlam bir kitabı yazılmalı... Ancak benim sıhhi durumum el vermiyor... Yazacaklara yardım gayesiyle bu yazıyı kaleme alıyorum... Devam edecek inşallah...
Bekleyin vaktiniz olursa...
==============
Bizi kim kabul eder kara topraktan gayrı
Kim pisler mazimizi üç/beş alçaktan gayrı
Faniler fanilere ne verse makbul değil
Beklentimiz olmadı Yaradan Hak’tan gayrı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi