Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Çocuğu parçalamak ya da...Hani bir anekdot vardır.

Çocuğu parçalamak ya da...Hani bir anekdot vardır.

İki kadın bir çocuğun annesi olduklarını iddia ederler. Sonunda iş mahkemelik olur. Mahkemede o zaman hakim yerinde kadılar var.

Kadı efendi, iki kadının da ısrarla "Bu çocuk benim" demesi karşısında çok radikal bir adalet uygulamaya karar verir.

Mübaşire seslenir:

-Oğlum bir büyük bıçak getir.

Bıçak getirilir. Kadı efendi bıçağı eline alır ve kadınlara seslenir:

-Başka çare kalmadı. İkiniz de "Anne benim" diyorsunuz. Şimdi bu çocuğu, ortasından ikiye böleceğim ve size paylaştıracağım.

Kadınlardan birisi sevinç çığlıkları atar. "Kesin ve paylaştırın" der, "Adalet yerini bulsun!"

Diğer kadın ise perişandır. Yalvarır Kadı efendiye:

"-Yapmayın bunu Kadı efendi" der, "Ben hakkımdan vazgeçtim yeter ki çocuğum canlı kalsın!"

Kadı kararını verir:

-Çocuk, kendi hakkından vazgeçmek pahasına çocuğun ikiye biçilmesine razı olmayan kadınındır. Gerçek anne odur.

Bu anekdotu Türkiye'nin sorunları karşısındaki yaklaşımlara baktığımda hatırlıyorum.

Diyorum ki, samimiyet olsa, sabır olsa, iyi niyet olsa ve sonuçta gerçek bir Türkiye sevgisi olsa, şu an yaşanmakta olan sancıların büyük kısmı ortadan kalkar.

Bazen şu noktalara geliyoruz değil mi:

-Ne yapacağız Kürtler, Türkler ayrışırsak? Türk anne Kürt babadan ya da Türk baba Kürt anneden doğan çocukları paylaşmak için ikiye mi parçalayacağız?

Bakın neler oluyor?

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Diyarbakır'a gitti, oradaki muhteşem Kutlu Doğum toplantısında, Kürtçe mevlit okudu.

Diyanet İşleri Başkanı şimdi doğuda, bölgenin din alimlerinden istifade ederek bir ilmi akademi oluşturmaya çalışıyor.

Bakın şimdi Diyanet İşleri Başkanı, İstanbul'da bir cemevini ziyaret ediyor, orada lokma yiyor.

Diyanet, Alevi-Bektaşi kültürünü dokuyan onlarca temel eseri, son derece güzel baskılarla yayınladı, kültürümüze yeniden kazandırdı.

Ne yapmalı bunları, elimizin tersiyle itip, "Bunların tamamı boş şeyler" mi demeli? "Ben illa çocuğun parçalanmasını ve yarısının bana verilmesini istiyorum" mu demeli?

Yiğidi öldür hakkını yeme denilmiş.

Başbakan Erdoğan, Doğu-Güneydoğu'daki sancıyı dindirmek için çırpınıyor.

Hakkâri'nin sokaklarına bakıp "İçim yanıyor" derken samimiyetinden kuşku duyulabilir mi?

Ben eminim, sokaklarda taş, molotofkokteyli atarak büyüyen çocuklar için de içi yanıyordur. Hayır, sadece onlar sokakları ateşe verdikleri için değil, eğitimden uzak kalan bu çocukların geleceği mahvolduğu için...

Modern hastaneler açıyor bölgeye, ambulans helikopter ve uçaklar alıyor, ben bunları yaparken Başbakan Erdoğan'ın insan yanının hep devrede olduğunu düşünüyorum. Yani, bir hamile anne kurtuluyor, onun sevincini arıyor Tayyip Erdoğan, bir bebek sağlıklı dünyaya geliyor, onun sevinci ile mutlu oluyor. Ben, bunların asla oy hesabı ile ilgisinin bulunmadığını düşünüyorum. Oy gelir, yeter ki siz insan olun, insanları sevin ve her icraatınızın özünde insan sevgisi bulunsun.

Ne yapmalı Tayyip Erdoğan'ı?

Yarın Diyarbakır'a gelecek ve "Size şu hizmetleri getirdim" diyecek.

Ne yapmalı?

-Al hizmetlerini başına çal mı demeli? Senden hiçbir şey istemiyoruz mu demeli?

"-Ekmeğinizi büyütmek istiyorum" diyen bir Tayyip Erdoğan'a, "Hayır biz ekmek istemiyoruz, kepenkleri kapatmak istiyoruz" diye mi karşılık vermeli?

Biliyorum, siyaset meydanı kıran kıranadır. "Kavgada yumruk sayılmaz" mantığı ile işliyor siyaset meydanı.

Ama bazı meseleler var ki, Kürt meselesi, Alevi meselesi gibi bazı hassas meseleler var ki, orada insafı, sağduyuyu, sabrı, insani hassasiyetleri devre dışı bırakmamak lazım. Oralardaki kavga, çocuğu parçalamak gibi sonuçlar veriyor. Ülkede kan kaybına yol açıyor.

Daha çoğunu, daha çoğunu isteyebiliriz; hataları, yanlışları seslendirebiliriz.

Ama hepsinde makul çözüm aramak şartıyla...

Çocuğu parçala, yarısını bana ver dememek şartıyla...

Çünkü öyle ne çocuk kalıyor ortada ne de bizim insanlığımız.

Türkiye'ye yazık olursa, ne Türkiye kalır ortada, ne bizim insanlığımız...

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi