Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

“Koçyiğitler sığmaz oldu kabına”

“Koçyiğitler sığmaz oldu kabına”

Baştan alalım Kör Mıstık emminin söylediği türküyü...
Babına da bre beyler babına
Koçyiğitler sığmaz oldu kabına...
“Tan yeri ağarıp şafak sökmeden” heyheylemeler başlıyor...
Ta ki sabahın seher vaktine varıncaya kadar...
Koçyiğitlerin derdi ne derseniz, herhalde bizleri bölüşemediklerinden derim...
Karadenizlioğlu Tayyip kükrediği zaman ortalama 8 şiddetinde deprem oluyor yurdumuzun her noktasında...
Hakkıdır efendiler...
O ne öyle? Hangi faniye nasip olmuştur “yer götürmez” sayıda yoluna can koyan adem oğullarının teveccühü...
Dersimoğlu Kemal sessiz kalır mı?
Maşallah en kıvrak figürler onda, en dikkat çekici savurma yine onda, yeri-göğü, karayı-denizi parmak işaretiyle dağıtma yetkisi onda...
Ver gitsin şu fani dünyada...
İmralı kızları, oğulları “Zalim Dahhak” karşısında masal demircisi rolünü bi hakkın ifa ediyorlar...
Yandaşlarına bir batında 42 çocuk doğuracak sultan hanımlar vaadi yapıyorlar...
Bugünün molotof çocukları, yarının Kuruşşef büyükleri...
Hiç beklemeyin Bahçeli Devlet yorumunu benden...
Adını ancak, anmasak, her halükârda mahkemeye veriyor, suç duyurusu yapıyor... Savcılıktı, hakimlikti, gidip-gelmek beni üzüyor...
Ha???
Hiç ismini yad eylemesek vazgeçer mi şikayetten?
Ben zannetmiyorum...
Sadede geliyorum...
Valla, Koçyiğitler kabına sığmaz oldular...
Kimi “Ağrı Dağı’nı ben yarattım” demekte, kimi de “o da bir gey mi, Himalayaları ben yarattım” zılgıdı çekiyor...
Az kaldı azzz...
“Onlara inat, dünyanın tamamını ben yarattım, istersem üç/beş tane yeni dünya yaratırım” pervasızlığında...
Maalesef inanıyor yüzbinler milyonlar...
Koçyiğitler sığar mı kabına?
Dikkat buyurun, ben içlerine Bahçeli Devlet’i katmıyorum...
Bıktım mahkemelerden yahu!..
Az kaldı aaazzzz!..
12 gün tez geçer tezzzz!..
İşte o zaman Kör Mıstık emminin bir başka türküsünü hatırlatırım.
Denizin dalgasında
Mor mintan arkasında
Ana beni vurdular ilivarvarınan (rovelver)
Sana’nın ortasında...
Tabii Yemen’in başkenti Sana kan/barut kokuyor şimdi...
İnsan gütmek, yani davar sürüsü yerine koyarak, ne kadar lezzetli bir yemekmiş?
Kaddafi tam 42 senedir çobanlık yapıyor, usanmamış daha... Canı pahasına, evlatlarının ölüsü pahasına diretiyor...
Görmüyor Zeynel Abidin Bin Ali’nin başına gelenleri... Firavun Hüsnü’nün acıklı akibetinden ibret alan yoktur...
Cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman ne diyor?
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...
(Bahçeli Devlet işkillenmesin, bu bir şiirdir, içinde DEVLET geçiyor diye üstüne almasın)
Sıhhatimizi bozuyorlar, sıhhatimizi...
Vaadlerinden tiksinir olduk... “O Anadolu’yu veriyorsa, ben Avrupa’yı vereceğim” kalpazanlığı kime ne kazandırır söyler misiniz?
Biliyor musunuz, herkes kaybeder, cazgır kazanır şikeli güreşte...
Derslerini Köroğlu’ndan mı almışlar?
Tan yeri ağarıp şafak sökmeden
Düşmanın üstüne hörelenmeli...
Amma düşman kim? İnsan olan insan öz kardeşine düşman olur mu hiç?
Ey Koçyiğitler, biraz olsun kabınıza sığsanız boyunuz mu kısalır?
========
Karda-kışta yolumuzu kesen dost
Her karışta gücenen ve küsen dost
Öğret bize şu dünyanın halini
İçte-dışta gürül gürül esen dost.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi