Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Kürt seçmenin önündeki seçenek...

Kürt seçmenin önündeki seçenek...

Belli başlı iki seçenekten söz edilebilir:

Bir: İktidarda olan ve yeniden iktidara geleceğine hemen herkesin kesin gözüyle baktığı bir parti.

Onun "Ben size aşığım" diyen lideri.

Başbakan.

9 yıllık iktidarı döneminde, Kürt kimliği konusunda, devlet şablonlarını aşıp, "asimilasyon, inkâr, ret politikalarını" devre dışı bırakan bir uygulama. Bir sorunun var olduğunu bilen, bunu ifade eden, bunu çözmek için imkân arayan, imkân üretmeye çalışan bir siyaset tarzı.

Ülke bütünlüğünü dikkate alan... Memleketin doğusunda da, batısında da, büyük kaynaşma gerçekleştiği gerçekliğini dikkate alan ve etnik kamplaşmaya değil, entegrasyona önem veren...

Bunları yaparken, ülkenin başka yörelerinde ve başka etnik aidiyetler alanında sancılar ve tepkiler oluşmaması için azami itina gösteren...

Terörü reddeden...

Devlet adına işkence, baskı uygulamalarını reddeden...

Bu arada bölgenin ekonomik, kültürel, sosyal anlamdaki mağduriyetini gidermek için, çok özel bir gayret içine giren... Eğitim, sağlık, ulaştırma, alanlarında ciddi yatırımlar gerçekleştiren... Güvenlik sorunu sebebiyle büyük yatırımlar gerçekleşemese bile, ekonomik mağduriyetlerin izalesi yolunda, yardımlarla yara sarmaya çalışan...

Böyle bir siyasetin lideri olarak çıktı dün Başbakan Diyarbakırlılar'ın önüne... "Yeni Diyarbakır" ufukları sundu.

Diyarbakır derken, bölgedeki tüm Kürt seçmene mesaj taşındığını unutmamak gerekiyor.

Burada belki Kürt seçmenin önünde "Tayyip Erdoğan samimi mi" sorgulaması olabilir.

İki: Kürt seçmenin önündeki öteki ana seçenek ne? Lideri cezaevinde, dağda, hadi onların diliyle söyleyelim, "gerilla"ları bulunan bir silahlı örgüt. Bu örgütün, ovada siyaset yapan paydaşı var. Bir de şimdi, hepsini organize eden yeraltı örgütlenmesi (KCK) oluştu.

Belli ki silahla iç içe bir yapı bu.

Evet, siyaset yapıyor ama ülke genelinde iktidar olması söz konusu değil. Bölge şehirlerinin önemli bir kısmında, yerel iktidar durumunda. Ama bölge insanının önemli bir kısmı, Kürt olmasına rağmen bunlar gibi düşünmüyor.

Ana politika etnik aidiyet bilinci üzerine. Bir yandan farklılık bilinci üretmesi lazım, bunun için bölgeyi Kürt coğrafyası diye tanımlaması lazım ama bir yandan da ülkenin başka bölgelerindeki Kürt nüfusun ne olacağına çözüm bulması lazım. Bu bulunmuş mu, hayır bulunmuş değil.

Bu yapı, birkaç dönemdir yerel yönetimlerde iktidar. Peki Kürt nüfusa verdiği hizmet memnuniyet verici mi? Korkmadan söylenebilirse, elbette değil.

Bir kere en başta bu yapı sorunlu bir yapı. "Kürt sorunu"ndan öte bizzat kendi kendine sorunlu bir yapı. Öyle ki, bazen Kürt seçmenin sorunlarının önüne geçen, onu gölgeleyen sorunlar... Cezaevinde bir lider. O ne olacak? Dağdakiler ne olacak? Ovadaki yeraltı yapılanması ile yer üstü yapılanmasının ilişkileri ne olacak?

Böyle bir siyasi curcuna içinde, Kürt seçmen gerçekte kimi seçmiş olacak? İmralı'yı mı, Kandil'i mi, KCK'yı mı, BDP'nin gösterdiği adayları mı? Seçmen olarak hesap sormak istediğinde kimden hesap soracak ya da daha garibi, hesap sormak diye bir şey olabilecek mi?

Sonra, bu siyasi yapının nereye kadar sürdürülebileceği diye bir sorun var. Bu yapı, nereye kadar bir etnik mücadeleyi-belki savaşı öngörüyor, topluma vadediyor?

Belli ki daha, Kürt seçmenin, bu yapıdan beklediği "hizmetler"e gelmedik. Acaba hizmet vakti ne zaman gelecek? Şimdilerde "vergi" toplandığını biliyoruz ama vergiler hizmet alanında gözükmüyor. "Öz savunma güçleri" de, henüz güvenliği sağlamaya değil, prototipe uymayan bazı Kürtler'i hizaya getirmeye yarıyor.

Oy, sandığa atılan bir çöp değildir. Her seçimde seçmen, kendi geleceği için oy kullanır. Türkiye'nin her yerinde bu böyledir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi