Şevki Yılmaz

Şevki Yılmaz

Bela, kaos ve gözyaşı dolu o günleri mi özledik?

Bela, kaos ve gözyaşı dolu o günleri mi özledik?

Ülkemizin siyasi tarihinde gelmiş geçmiş ve mevcut siyasi parti liderleri arasında nev’i şahsına münhasır devlet adamlarımız bugün halen rahmet ve özlemle anılmakla beraber, bilinçlenen ve sağduyusu her geçen gün gelişen toplumumuzun hatırasında bazı liderler var ki buruk bir tebessüm ve acı bir serzenişle anılır... Bugün günümüz siyasetinde ise öyle figürler ortaya çıktı ki, televizyon yapımlarındaki figüranları aratmayacak cinsten! Yani tam bir felaket!
Öyle bir lider düşünün ki ülke meseleleri hakkında kendisine yöneltilen sorulardaki “Efendim şu sorunu nasıl çözeceksiniz? Kaynağı nasıl bulacaksınız? Ülkede kardeşliği, huzuru nasıl sağlayacaksınız? Terörü nasıl bitireceksiniz? Başörtüsü sorununu nasıl çözeceksiniz?” sorularına ismiyle yanıt versin! Yani benim adım Kemal desin!
- “Ben çözerim efendim”
- “Peki nasıl?”
- “Benim adım Kemal efendim ben çözerim, bana oy verin göreceksiniz!”
Aynı zat-ı kemalin televizyonlarda bir ara “Benim adım Kemal her derde devayım... Benim adım Kemal sorunlarınıza çareyim. Ben bilirim, ben çözerim....” reklamını ise gülerek izledim. Tam da Kemal Sunal filmlerini aratmayacak komiklikte.
Halkımıza sunulacak inandırıcı tek bir ilaç yok.
Çare yok.
Alternatif yok.
Derde deva tek bir çözüm yok.
Sadece Kemal de Kemal..
Ben de ben.
Ben bilirim, ben yaparım.
Firavunun sihirbazları yoluyla köleleştirdiği halkına “Ben sizin yüce Rabbinizim (Naziat, 20)” dediği nefsi ilahlaştırma zavallılığı.
Halbuki Rabb’imiz ilahi mesajında bizi bu tür durumlara karşı ültimatom niteliğinde bir ayetle uyarmış, kendimize çekidüzen vermemizi emretmiştir... “Gördün mü hevasını (egosunu) ilah edinip Allah’ın bir ilim üzerinde saptırdığı kulağı ve kalbi üzerine mühür koyup görme gücünün üzerine de perde çektiği kimseyi? Artık, Allah’tan sonra onu kim hürriyete erdirir? Düşünüp hatırlamaz mısınız?” (el-Casiye: 45/23)
Çaresiz insan, nasıl toplumun çaresi olabilir. Devaya muhtaç insan, nasıl topluma deva olabilir. Görülemeyen ve zerreden küçük mikroba yenilen insan, nasıl topluma şifa olabilir. Uykuya yenilip yatağa uzanmaya mahkûm zavallı bir insan, nasıl toplumun dertlerine çare olabilir. Kendini küçücük bir karıncadan tedbirsiz ve yardımcısız koruyamayan bir insan, nasıl vatanı ve milleti kurtarıcı olabilir. Gıdaya, bir damla suya muhtaç insan nasıl toplumun sıkıntılarına umut olabilir.
Fani bu dünya hayatında ölümle ZEVAL bulacak insan toplumun kurtuluşuna nasıl KEMAL olabilir!
Bir zamanlar bu dünyada Nemrutlar, Lenin, Stalin ve Maolar da aynı sloganlarla halklarını aldatıp yıllarca zulmetmişlerdi. “Çareyiz, kurtarıcıyız” dediler sonunda Azrail’in tokadını yediler. Rezil olup gittiler. Bu tip liderleri etrafındaki dalkavuk kılavuzları “Sen tek bilensin.. Sen kurtarıcısın. Sen kahramanlar kahramanısın. Sen her şeysin” diyerek öyle şımartıp azdırtmışlardı. Bilhassa toplumun önderleri için “kılavuzu karga olanın başı beladan kurtulmaz” sözü ne kadar düşündürücü.
Bu millet “Umudumuz Ecevit! Kurtar Bizi Baba!” filmlerini çok seyretti. Sonunda ne umut olabildiler ve ne de kurtarıcı! Sadece “Bu kadına haddini bildirin” dediler hadlerinin bildirileceği büyük duruşma gününde kurtarıcı bekleyenlerden oldular.
Merhum Mehmed Akif’in “Allah’a güven, sa’ye sarıl, hikmete ram ol; Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol” dediği gibi “Ağaca yaslanma çürür, yıkılır. İnsana yaslanma ölür.” ALLAH’a güven. O, bakidir. Ebedidir. Çare de, kurtarıcı da yalnız Allah’tır. Ve O’nun değişmez ve eskimez ilacı İslam’dır.
Liderler, öncüler ve kısaca insanoğlu çare olamaz. Umut olamaz. Kurtarıcı olamaz. Ancak umudu, çareyi, şifayı taşıyan hamallarız. Hizmetkârlarız. Doktor gibi, eczacı ve hemşire gibi..
Çare Allah’ın (c.c) biz kullarına gönderdiği reçete ve ilaçlardır.
Ya Rahman olan Allah’ın kurtuluş reçetesini uygulayıp gerçek huzur ve mutluluğa ulaşacağız.
Ya da Şeytan’ın hile ve desisesi olan sağcılık (kapitalizm), solculuk (sosyalim) ve ırkçılık (faşizm) gibi zehirleri halkımıza sunanların yaldızlı reklamlarına kanıp inlemeye, sızlamaya ve ağlamaya devam edeceğiz.
Fert, toplum ve devletin huzur ve mutluluğu için konan faiz, kumar yasağı ilacını uygulamayan geçmişte denediğimiz partiler nasıl ve hangi ilaçla işsizliği, açlığı ve sefaleti önleyecekler?
İcraatlarında faiz belasını düşürmek için gayret sarf etmeyen partiler nasıl ve hangi kaynakla toplumun yüzünü güldürüp aile sigortasını gerçekleştirecek?
Devletten aldıkları kredilerle kurdukları bankalar yoluyla devletimizi dolandırıp aynı bankaları formaliteden batırdıktan sonra zararını yine devlete yani hazineye ödetip bu milleti soydurtan bu solcu ve faşist partiler halkımızın yüzünü nasıl güldürecekler?
Tüyü bitmemiş yetimin, öksüzün hakkını bu yollarla yiyenler ve destek verenler nasıl haktan, hukuktan, işten ve aştan bahsedip inandırıcı olacaklar?
Ve bu sahtekârlığa, hırsızlığa, dolandırıcılığa ve ahlaksızlığa hâlâ pişman olmayanlar halkımıza nasıl güven verecekler?
İslam ilacını yaşayanlara gerici, mürteci diye bakanlar nasıl zevali (çöküşü) önleyip toplumumuzu kemale erdirecekler?
Kumar, alkol, esrar, eroin, zina ve fuhşa karşı duyarlı olmayan partiler hayırlı, imanlı nesilleri neyle, hangi ilaçla yetiştirecekler?
Annelerin ayağı altında cenneti arayan, saygılı, namuslu, haya ve edepli, özlediğimiz “Asım’ın neslini” nasıl ve hangi ilaçla yetiştirecekler?
“Laiklik elden gidiyor” naralarıyla ülkemizi kurtarma (!) adına yaptırtılan ihtilallara destek veren bu partiler barışı, huzuru ve kalkınmayı nasıl gerçekleştirecekler?
Son olarak halkımızın seçimlerde oy kullanmadan önce şu soruyu kendilerine sormalarını istiyorum: “Deprem yardımı gelmeseydi memurun maaşını bile veremezdik” itirafını yapan Ergenekon Terör Örgütünün kontrol ettiği partileri neden ve niçin tekrar başımıza getireceğiz?
Bela, kaos ve gözyaşı dolu o günleri mi özledik yoksa?
Allah muhafaza!
Rabb’im istikrara vereceğimiz oylarımızla bu milleti şeytanın hile ve tuzakları olan solculuk, sağcılık ve ırkçılık zehirlerinden kurtarsın. Amin.
Not: Nadide Turizm Mi’rac UMRE’si özel programıyla 21 Haziran tarihinde dostlarımızla UMRE İÇİN aşkın merkezi Mekke-i Mükerreme’de olacağız inşaallah! Siz kardeşlerimi de davet ediyorum...
Bilgi için: 0212 616 92 26 (www.nadidehac.com)
–Ayrıca sosyal paylaşım sitesi twitterda sayfamızı kullanıma açtık: http://twitter.com/Sevkiyilmaz
(www.sevkiyilmaz.net)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şevki Yılmaz Arşivi