Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Müjde, faşizm geliyor...

Müjde, faşizm geliyor...

Siz daha yaşanası bir ülke umut ediyordunuz ama, Türkiye ‘faşizme’ doğru gidiyor.

örtülü filan da değil, apaçık faşizm.

Tüm 68’lilerin, tüm Deniz Gezmiş hayranlarının, iktidar partisinden kurtulmayı ülkenin bekasına tercih eden tüm Süheyl Batum’ların, ‘Ergenekon’ oluşumuna saygılı bir mesafeyle yaklaşan tüm Ertuğrul özkök’lerin, adam kıtlığından adını solcuya çıkarmış tüm ‘cunta mümessilleri’nin ve de ‘onursal’ kontenjanından yargıya yol haritası çizen tüm başsavcı eskilerinin, olası ‘netice’ üzerinde düşünmelerini rica ediyorum...

Hadi diyelim ki iktidar partisi bir şekilde tasfiye edildi.

Bundan sonra olabilecekleri düşünüp ‘sağlaması’nı aldınız mı?

Ne olacak?

Mahkeme marifetiyle ‘yasama yetkisi’ budanmış bir parlamento, hükümet etmesi engellenen bir ‘icra organı’, alternatif üretmeyen/üretmesine izin verilmeyen bir siyaset kurumu...

Kim ne derse desin, mevcut şeraitte ufukta, AK Parti’nin alternatifi olabilecek, Türkiye’yi yönetmeye aday bir parti görünmüyor. ‘Hükümet yalakası’ bilmem ne diyeceklere de peşinen şunu söyleyeyim: Alternatifsizlik, o kadar da iyi bir şey değildir. Yani, iktidardaki partinin alternatifi yoksa, bu hem Türkiye, hem de demokrasi adına vahim bir tabloya işaret etmektedir.

Daha önce de müjdelemiştim:

Eğer alternatif sağdan gelecekse, bu büyük bir ihtimalle ‘faşizm’ olacaktır. Bu faşizmin, doğrudan faşizmle özdeşleşmiş/özdeşleştirilmiş partiyle ilgisi yok.

özel bir ‘durum’dan sözediyorum.

Daha doğrusu, hepimizin bildiği bir ‘geçmişi’ kastediyorum. Murat Belge’nin de altını çizdiği gibi, İttihatçısıyla, Cumhuriyet inkılapçısıyla, darbecisiyle, sivil bürokratıyla, altı okuyla, okların gölgesinde büyümüş solcusuyla, Ergenekon’cusuyla, vatanseveriyle son derece özel bir geçmiş bu.

Şu soruyu da sormak lazım:

Peki, soldan gelecek, soldan gelmesi beklenen alternatif nedir?

Bana sorarsanız, ‘sol’ diye tanımlanan yapıdan gelecek alternatif de, sağdan beklenenden farklı olmayacaktır: Cumhuriyeti ve laikliği fetişleştirmiş daha sofistike bir faşizm...

Fakat yine de, soldan umutlu olmak istiyor insan.

Şöyle de sorulabilir aslında:

Neden alternatif, kendisini ‘sol’ olarak tanımlayan çevrelerden, ısrarla kendilerine ‘solcu’ dememizi isteyen siyasetçilerden ve özellikle de CHP’den gelmiyor?

Bunu, ‘Deniz Baykal olgusu’na bakarak daha iyi anlayabiliriz sanırım.

çünkü, bir gecede solcu oluveren İsmet Paşa’yı ve farklı (ve bence irrasyonal) bir gerçeklik düzleminde ortaya çıkmış Karaoğlan Ecevit’i saymazsanız, CHP içinde ‘sol iddiası’nın en güçlü temsilcisi Deniz Baykal’dır.

60’lardan, hatta 50’lerden başlayarak sol siyasetin içinde bulunmuştur.

üstelik, müthiş bir hareketlilik halindedir...

Kaç yıldır da genel başkan ve hizip lideridir.

Fakat ben, Deniz Baykal’ın bize nasıl bir gelecek vaat ettiğini, hangi sorunlara hangi ‘çözümleri’ önerdiğini bilmiyorum.

Bilebilecek kimseleri de, şahsen ve gıyaben tanımıyorum.

Nasıl bir ‘solcu’ ve ‘sosyal demokrat’ olduğu, ‘sol’u nasıl tanımladığı konusunda da bir fikrim yok.

Elimizde, işimizi kolaylaştıracak bazı veriler yok değil; Kemalizm, TSK’yla kurulan özel ilişkiler, ‘muhtıra ve andıç destekçiliği’ gibi... Ama bu tuhaf karışımdan da bir ‘sol kimlik’ çıkmıyor.

Başa dönecek olursak, ülkenin alaturka, alafranga, postmodern, her neyse, faşizm tehlikesinden uzak kalması, biraz da alternatif üretebilecek, ucu açık sol siyasetin (sol siyasetlerin) varlığına bağlı görünüyor.

Fakat, parlamentoda temsil hakkı kazanmış sol yapılar, faşizmi meşrulaştırmak dışında yeni hiçbir şey üretmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi