Engin Ardıç

Engin Ardıç

Tevellüt 1334

Tevellüt 1334

Büyük bir devrim yapıldı ve Kenan Paşa'nın ifadesi alındı ya... "Arkasının geleceğini" pek sanmıyoruz ama olsun, bu da bir aşamadır.
Kenan Paşa, ifadesini alan savcıya birçok şey söylemiş. "Amerika'nın darbeden haberi yoktu, ben bildirdim" demiş örneğin. İnandıysak alçağız.
Daha birçok şey söylemiş, bu arada işin magazin yanı da var: 32 dakika yemek molası, 10 dakika da "ilaç ve ihtiyaç molası" verilmiş falan...
Kenan Paşa 94 yaşında.
Savcılık kaleminden gelip nüfus tesbiti yapan kâtibe, doğum tarihini "1 Ocak 1334" olarak yazdırmış.
1917 oluyormuş.
Rahmetli babam 15 Haziran 1919 doğumluydu, nüfus kâğıdında 1335 yazardı. Yaşasaydı şimdi o da 92 yaşında olacaktı.
Günü belli olunca hesaplaması kolaydır, yıl belirtilip geçilmişse, örneğin 1334 yılı miladi 1917 de olabilir, 1918 de...
Nitekim (netekim), Atatürk'ün doğum yılı 1881 olarak kabul edilmiştir ama 1880 olduğuna dair ciddi kuşkular da vardır.
Daha doğrusu, şöyle söyleyelim: Atatürk'ün doğum yılı "takvim devriminin" ilk başlarında, yani yirmili yılların ikinci yarısında 1880 olarak belirlenmişken, her ne hikmetse otuzlu yıllarda bu tarih 1881 olarak "düzeltilmiştir!"
Acaba Atatürk bu suretle bir yaş daha "gençleştirilmek" mi istenmiştir?
Ben tarihten anlamam, ülkemizdeki en yetkili tarihçi olan Genelkurmay Başkanı'na sorunuz! (Tarihin nasıl yazılacağına o karar veriyormuş ya...)
Eskiden, hatta günümüzde de sürüyor, yaşlı insanlarla dalga geçmek için "bin üç yüzlü" denilirdi. Doğum tarihi yerine de "tevellüt" tabii.
Yabancılar da pek şaşarlardı bu tevellüt işine.
Ortaokul tarih hocam rahmetli Server Hanım (keşke soyadını da hatırlasam) Fransa'ya gittiğinde Fransız polisi pasaportuna bakmış bakmış da, "Jeanne d'Arc'ın arkadaşı falan mısınız matmazel" diye sormuş... Sınıfta anlatmıştı.
Çok şükür takvim işini hallettik de muasır medeniyet seviyesine geldik, elin Fransız memuruna madara olmaktan kurtulduk.
Lakin, nüfus kâğıtlarına o yeni takvimi doğru dürüst işlemeyi becerememişiz!
Niçin bu ülkede, bir devrim yapıldıktan yıllar ve yıllar sonra bile insanların nüfus kâğıtlarında doğum tarihleri "1300'ler" olarak kalmıştır?
Takvim değişikliği, alfabe değişikliğinden üç yıl öncedir. Niçin, yeni yazıyla hazırlanan yeni cumhuriyet kimliklerinde doğum tarihlerini değiştirmek (dilerseniz "düzeltmek" diyelim) kimsenin aklına gelmemiştir?
Bir başka sakatlık: Para bastırıyorsun, cumhuriyetin ilk parası, cumhuriyet kurulduktan dört yıl sonra ama... 1927'de... Para elbette eski yazılı.
Hemen bir yıl sonra yazı devrimi yapıyorsun, ama yeni harflerle yeni parayı ancak 1938 yılında bastırabiliyorsun... O kadar masraf etmişsin... Sokağa atmak istemiyorsun...
Ama para basımıyla yazı değişimini "koordine etmek" (isterseniz "senkronize" etmek diyelim) kimsenin aklına gelmiyor.
Yani, on yıl boyunca eski yazı kullanmak şiddetle yasak, ağır cezası var, ama insanların cebinde eski yazılı banknotlar bulunuyor, elden ele de dolaşıyor! Şimdi bu on beş milyon Türk suçlu durumuna düşer mi düşmez mi?
Bu perhizin lahana turşusunun limonunu kim sıktı?
Sonra da biz "devrimleri niçin bölük pörçük yaptınız" diye sorunca kötü kişi oluyoruz.
Aman aman, neme lazım, şimdi bir dıngıl çıkar, "Atatürk düşmanı" falan der...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi