M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

'Biz Bu Yemini Etmeyiz!'

'Biz Bu Yemini Etmeyiz!'

Yeni seçilen bazı sosyalist Kürt milletvekilleri "Biz bu yemini yapmayız, bu yemin bizim ideolojimize aykırı" demişler. İdeolojik inançlarını paylaşmamakla beraber onları tebrik ediyorum. Bravo, mertçe ve samimi hareket etmişler.

M. Kemal'in ölümünden sonra çıkartılmış Kemalist ideolojiye veya dine inanmayanlar, mensup olmayanlar böyle bir yemini yapamaz.

Müslümanlar hiç yapamaz.

Son doksan yıl boyunca hep aynı yemin metni olagelmiş değildir. İlk Meclis'te mebuslar (milletvekilleri) Halifeye ve Padişaha sadık kalacaklarına dair "Vallahi Billahi Tallahi" kelimeleriyle yemin etmişlerdi.

Bugünkü yemin darbecilerin yeminidir.

Bu yemin ilk fırsatta kaldırılmalı, yerine Türkiye kimliğine, kültürüne, tarihine uygun, halkın yüzde doksanının münasip bulacağı ortak bir metin getirilmelidir.

Cumhuriyetimiz ideolojik bir cumhuriyet olmaktan çıkartılmalı, fazilet esası üzerine oturan gerçek ve milli bir cumhuriyet haline getirilmelidir.

İslam dininin yeminlerle ilgili hükümleri ve kuralları vardır. Din ilimlerine vakıf olanlar bunları bilir.

Bendeniz Diyanet İşleri Başkanlığına bir dilekçe ile müracaat etsem ve "Bir Müslüman böyle bir yemini edebilir mi?" diye sorsam, cevap veremeyeceklerdir. Yukarıya tükürsen bıyık, aşağıya tükürsen sakal.

Meclis'e giren bütün dindar milletvekilleri bu yemini yapageldiler ve şimdikiler de yapacaktır.

Samimi olarak yapamazlar.

O halde taqiyye yapıyorlar.

Taqiyye, fetvasız ve ruhsatsız yapılmaz.

Böyle bir fetva ve ruhsatı vermeye icazeti ve ehliyeti olan muttaqi bir müftüden fetva almışlar mıdır?

Dikkat buyurunuz icazetli, ehliyetli ve taqvalı bir müftü. Biz böyle bir yemin edemeyiz, bu bizim ideolojimize aykırıdır diyen Kürt milletvekillerini tekrar tebrik ediyorum. Müslümanları da düşünmeye, muhasebeye çağırıyorum.

*(İkinci yazı)
İlmihal Bilgileri Hangi Kitaplardan, Hangi Âlimlerden Öğrenilir?

DİNİ konularla, namazla, abdestle, oruç, zekat ve hacla ilgili bir bilgi mi arıyorsunuz? Hanefi fıkhına tâbi olanlar merhum Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali'ne bakınız. Şafiî mezhebinde olan kardeşlerimiz muteber ve güvenilir büyük bir Şafiî ilmihaline müracaat etsinler.

Hacı Zihni Efendinin Nimetü'l-İslam adlı ilmihali de güvenilir ve muteber bir kaynaktır. İlmihal konusunda başka sahih kitaplar da vardır.

İlmihal bilgileri reformcu, dinde yenilikçi, dinde değişimci, BOP'çu, Fazlurrahmancı, ılımlı ve sulandırılmış İslam taraftarı, Kemalist ilahiyatçıların kitaplarından öğrenilmez.

İslam'ı AB standartlarına göre yorumlayan, hadislerde ayıklama yapan ilahiyatçılara da dini konular sorulmaz.

Peki, Ehl-i Sünnet Müslümanları ahlak konusunda hangi kaynağa müracaat etmelidir?

Bu konuda en muteber ve mükemmel kaynak Hüccetülislam Zeynüddin İmamı Gazalî hazretlerinin İhya'sıdır. İhya'yı okuyan aydınlanır; İhya'daki bilgileri, öğütleri hayata uygulayan Müslüman inşallah veli olur.

Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) davetinden sonra, İslam'ın yanında başka hak dinler de olduğunu iddia eden kişi alim değil cahildir, dall ve mudildir. Böylelerine soru sorulmaz, onlardan fetva alınmaz. Onların batıl ve sahte ictihadlarından bucak bucak kaçmak gerek.

İmanın altı temel şartından biri olan kaderi açıkça veya zımnen inkar eden kişiye din sorusu sorulmaz.

Kabir ahvalini, iki soru meleğini, şefaati inkar edene de sorulmaz.

Ehl-i Sünnet ulemasının aleyhinde ciltlerle reddiye yazdığı bid'atçi Albanî'yi hadis imamı sanan kişiden fetva istenmez.

Tarikat evliyası evliyauşşeytandır hezeyanını savuran, mü'minlere kafir dediği için kendisi kafir olan kişileri din alimi sanan, onlara soru soran şaşkındır.

Sevgili Müslüman kardeşim, şayet Ehl-i Sünnet ve Cemaat itikadında ve mezhebinde isen, din konusundaki sorularını icazetli Ehl-i Sünnet alim ve fakihlerine sor, onların kitaplarını oku.

Reformculara, dinde yenilik ve değişim isteyenlere, BOP'çulara, Fazlurrahmancılara, Kemalist ilahiyatçılara, AB normlarına ve Feminizme göre hadîs ayıklayıcılarına soru soranlar aydınlanmaz, doğru bilgilen(diril)mez.

Dünyada şu anda başka hak dinler de var, onların (İslam'ı, Peygamberi, Kur'anı inkar eden) bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir diyenler karanlıklar içinde yüzüyor. Başkalarını nasıl aydınlatacaklar?

*(Üçüncü yazı)
Mantık Dersleri

BÜTÜN dünya liselerinde mantık dersleri okutulur. Bizde, ders müfredatı listesinde yazılı olsa da genç nesillere mantık okutulmaz, mantık kültürü verilmez. Mantık kültürü nedir? Lisede iyi bir hocadan, iyi bir ders kitabıyla mantık okur, mantık öğrenirsin. Sonra hayata atılırsın, bunların yıllar sonra büyük kısmını unutursun, o unutmadan sonra geriye kalan şey (neyse) mantık kültürüdür.

Maalesef bizde on milyonlarca okumuş vatandaş yeterli mantık kültürüne sahip değildir.

Bana sık sık "Be adam hep olumsuz şeyleri yazıyor, içimizi karartıyorsun, bu memlekette hiç iyi şey yok mudur?" mealinde serzenişte bulunanlar oluyor.

Bendeniz kötü, olumsuz, helak edici, yıkıcı kötülükleri, hataları, noksanları uyarmak için yazıyorum. Bunları yazmam, mantıken iyi şeyler olmadığına delalet etmez.

Mantık okumayan kimseler iyilerle kötüleri birbirine karıştırıyor.

Çok kötü bir şeyin yanındaki az veya orta kötüyü iyi sanıyorlar.

İyi inançların, düşüncelerin, aksiyonların, davranışların kategorisi başkadır; kötü olanlarınki başka.

Şu mantıksızlığa bakın: Şu adam ötekinden daha az çalıyor, daha az rüşvet alıyor, daha az haram yiyor, binaenaleyh ondan iyidir... Doğrusu nedir: Az hırsızlık yapan çok hırsızlık yapandan daha az kötüdür, o asla ondan daha iyi olamaz. Her ikisi de kötüdür.

İslam hukukunda ve hikmetinde "Ehven-i şerreyn tercih olunur" maddesi vardır. Bugünkü kaba Türkçe ile "İki kötüden, az kötü olanı tercih olunur, seçilir" demektir. Arapçada birçok çoğul vardır. Şerreyn ikili çoğuldur, yani iki kötü demektir. Üç kötüye şerreyn denilmez.

Bu hukuk ve hikmet kuralının açıklaması şöyledir:

Önümüzde sadece iki şık var (bir üçüncüsü yok), bunlardan birini seçmek zorundayız. Hangisini seçeceğiz? Az kötü olanı seçeceğiz...

Birkaç örnek vereyim: Bir kadın çok zor doğum yapıyor. Kocasının ve doktorların önünde sadece iki şık, iki ihtimal var: Ya kadın kurtulacak, bebek ölecek, yahut bebek doğacak ama kadın ölecek... Her ikisinin birden tıbben kurtulma ümit ve ihtimali yok. Şimdi ne yapılacak? Ya anneyi, ya bebeği seçeceksin... Hangisi kötünün daha hafifidir?

İkinci örnek:

Bir gemidesin, gemi battı, sen (ancak seni taşıyabilecek) bir kalasa tutundun. Bir kazazede yüzerek sana yaklaşıyor. Kalas ikinizi birden çekmez, o tutunursa ikiniz birden boğulacaksınız. Onun kalasa çıkması durumunda iki kişinin boğulması ile ilgili büyük bir şer var, onu uzaklaştırırsan bir kişinin ölmesi ile ilgili birincisinden daha hafif bir bir şer var. Hangisi tercih olunur? Mecelle-i Ahkam-ı Adliye'nin Kavaid-i Külliye kısmında bulunan bu hikmet ve hukuk kuralını bilmeyen, mantık okumamış, şerreyn nedir, ehven nedir bilmez bir adam kalkıyor, sen kötüyü tercih ediyorsun, sen nasıl Müslümansın, sen kötüsün diye bir yığın saçma sapan laf ediyor, işi bazen hakarete kadar götürüyor.

Susuz kalan bir Müslüman, içecek hiçbir helal sıvı bulamıyor, sadece içilmesi haram olan şarap var. Onun önünde iki şer vardır (üçüncü bir şık ve ihtimal yoktur): Ya şarap haramdır diyerek içmeyecek ve ölecek, yahut susuzluğunu giderecek kadar (daha fazla değil) şarap içip kurtulacak. İkisi de şer ama hangisi ehven, daha hafif?

Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur kaidesinin geçerli olması için ortada üçüncü veya daha başka bir tercih imkanının bulunmaması gerekir.

Şartlar bir İslam düzeninin kurulmasına müsait değil. Önümüzde iki şık, iki yol, iki tercih var. İkisi de kötü. Birinden birini tercih zorundayız. Hangisini seçeceğiz? Ehven olanını.

Bir ara kendilerini dört dörtlük birinci sınıf mücahid gösteren hızlı radikaller vardı. Ehven-i şer ile ehven-i şerreyn arasındaki farkı bile temyiz edemezlerdi. Mantık falan hiç bilmezlerdi. Kendileri gibi düşünmeyenlere verir veriştirirlerdi.

İmkanı olan lise ve üniversite mezunu Müslümanlara şu dersleri almalarını bilhassa tavsiye ediyorum:

(1) Mantık dersleri.

(2) Mecelle-i Ahkam-ı Adliye Kavaid-i Külliye dersleri.

(3) Telhis-i Usul-i fıkıh dersleri.

Bu üç dersi ehliyetli hocalardan tederrüs etmezlerse (ders alıp öğrenmezlerse) vakitlerine ve paralarına yazık olur.

Bunları okuyacaklar, öğrenecekler ve imtihan verip belge alacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi