Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Meclis: Deneme tiyatrosu mu?

Meclis: Deneme tiyatrosu mu?

Nihayet herkesi kendimize güldürmeyi başardık...
Tımarhanelik fiillerimizi hesaba katmadan “TBMM” diyoruz...
Az kaldı az...
Şartlar elverirse ipten/kazıktan kaçanlarla, ülkeyi bölme zanlılarının hepsini Büyük Millet’in meclisine dolduracağız...
Başbakan diyor ki:
“Dışarıda milletvekili yapacak hiç adam yok muydu?”
Namuslu ve hayırlı bir oylamadan dolayı “411 el kaosa kalktı” yazan kılavuzlarla ancak buraya gelinir...
Bir şiirimin bir mısraında:
Oynanan komediye gül diyorlar gülmek zor-demişim...
Geçmişte, sırf başı örtülü olduğu için Meclisten atılan, hem de vatandaşlıktan çıkarılan Merve Kavakçı namında bir milletvekili vardı, hiçbir kalem yapılan zorbalığı tel’in etmemişti...
Şimdikiler ise, maksatlı olarak zanlıları Meclise sokarak kanundan gedik açmaya çalışıyorlar... Gerekçeleri de komik...
“Bu kadar oy almış bir vekil nasıl olur da tahliye edilmez?”...
Merve Kavakçı da almıştı o oyu...
Başını örtmekten başka bir suçu da yoktu...
CHP: “Halkın seçtiği milletvekillerine müsaade edilmediği sürece yemin etmeyeceğiz” tavrını koydular... Ve yemin etmediler...
Geçici Meclis Başkanı CHP’li idi... Oktay Ekşi, “Ben büyük liderim Kılıçdaroğlu ile aynı fikirdeyim, başkanlık yapamam” demedi... Bol bol laiklik vurgusu yaparak görevini(!) ifa etti...
“And içme”de nazlanan ve ters köşeye yatan CHP, rakı, konyak içme olsaydı herkesten evvel yumulurlardı...
Amma bana göre suç AKP’dedir...
Yeminden kaçan CHP’nin, üyesi Oktay Ekşi’yi başkanlık koltuğuna oturtmayacaktı... Maalesef ben de Oktay Ekşi ile aynı yılda doğmuşum... İlk başta araştırma yapacağım doğum yılımı ya bir yıl ileri, ya bir yıl geri aldıracağım...
Önder Apo’nun serkeş askerleri daha bir aykırı gittiler...
Meclisi boykot ettiler...
Niçin?
Zahiren Hatip Dicle’nin milletvekilliğin düşürülmüş olması için.
Aslında ise, Abdullah Öcalan “önder”lerinin İmralı adasında yatması...
“Azz sonra” onu da dillendirecekler...
Çocukları ve kadınları cephe önüne sevk eden, böylece bazı özel hak elde etme sevdası güden şımarık bendeleri iyi görelim...
Ben soy itibarıyla TÜRK’üm... Amma hiçbir başka soydan olan din kardeşimi dışlamam... BAAS’çı kafası taşıyan KÜRT asıllılarla ırkçılığı önde tutan Türkleri birbirinden ayırmam...
“Dilde birlik” imkânsızdır, mahzurludur... Her kavim kendi dilini kullansın, ama ülkenin resmi dilini hiçe saymadan...
Bizleri bir arada tutan maya, İSLAM dinidir...
Irkçılık hastalığı değildir...
Diyarbakır’da alternatif meclis toplayanlar şimdilik inkâr etseler de, mümkün olunca Kandil dağında, ya da İmralı civarında toplanmayacaklar mı?
Bir söz var:
Yırtılan Deli Bekir’in abası...
Evet, önderin kuyruğundan tutanların evlat, avrat, arkadaş kaybettikleri görülmemiştir...
Her iki veya her dört taraftan zayiata uğrayanlar isimsizlerden teşekkül etmektedir...
Peki AKP ne yapacak dersiniz...
Yemin mecburiyetini baz alarak, yeminden kaçanların vekillik haklarından kesinti yapacaklar mı? Yine şimdi olduğu vechile kenardan seyredip halkın vergisinden yüksek pay alacaklar mı?
Bülent Ecevit iktidar olsa da bu hadiseler meydana gelseydi derhal öfkesini çalıştırır, maaşları siler, diğer sosyal hakları minder altı eder, kim bilir, belki de pek çok vekili vatandaşlıktan dışarı atardı...
Bir kanun çok mu zor?
3 toplantıya isteyerek katılmayan veya topluca boykot edenler milletvekilliğinden ıskat edilir dense kim karışabilir...
Vekilsen gel vekilliğini yap, değilsen git kendi işinin başına...
Haramdan beslenme...


Reklamın “az sonra”sı, sürenin “demin”i var
Palavranın “zirve”si, korkunun “zemin”i var
Ölsek biz bu inattan vazgeçmeyiz diyenle
Haydutun gerçekleri yok etme “yemin”i var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi