Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

CHP'nin içine düştüğü girdap

CHP'nin içine düştüğü girdap

CHP, hangi odak kaynaklı ise iki Ergenekon sanığını aday göstermek suretiyle, bir girdabın içine düştü.

Aslında, bilek bükeceği zannettirilmişti.

Muhtemelen;

-Canım aday göster, seçtir, gerisini merak etme. Yargıçlar üzerinde müthiş bir baskı kurarız, hükümeti de silkeleriz, hükümet bunaldığı için yargıçları zorlar, yargıçlar da bizim istediğimizi yapar diye havaya sokulmuştu.

Ergenekon davasını yürüten hakimlerin burnu sürtülmüş olacaktı.

CHP'nin gösterdiği adayların hepsi seçilmedi çünkü seçilecek yerlere konmadılar, çünkü CHP'nin çıkaracağı milletvekili sayısı bundan ibaretti.

Ama Haberal ve Balbay seçilecek yerlerden aday gösterildi, seçilsinler, millet iradesini kullanarak Ergenekon'la hesaplaşalım istendi.

Seçildiler ama seçim sonuçları yargıyı yönetmiyor.

Yargıçlar, tahliye kararı vermediler.

Şimdi tüm CHP dünyası yargıyı tokatlayarak sonuç almaya çalışıyor.

Bunun için Meclis'i çalıştırmamayı tercih ediyor.

Yani kriz çıksın, kriz büyüsün ve her şey Balbay-Haberal adaylığını CHP'ye dayatan odağın istediği istikamette çözülsün.

Yargı bilek bükmeye izin vermedi.

Başbakan'ın da huyu değil bileğini büktürmek.

Bu oyunu yemiyor.

CHP kıvranıyor.

Bu noktada medyaya bakıyorum, iki türlü yaklaşım bloklaştı:

Birisi, "Madem seçildiler, Başbakan bir şeyler yapıp bu krizi çözmeli. Krizin derinleşmesinin kimseye faydası yok. Başbakan bir işaret verse, yargıçlar değişir, Başbakan Meclis'in gerekli değişiklikleri yapacağına dair bir söz verse, her iş hallolur. Değilse AK Parti için de şık bir görüntü olmuyor" gibi gelişiyor.

Bu, CHP'nin seveceği bir yorum.

Bu yorumun içinde "Başbakan yargının ve yasamanın amiri mi ki" gibi bir çürük nokta var ve CHP cenahı yıllardır Başbakan Erdoğan'ın yargı ve yasama üzerindeki aşırı etkinliğinden şikayet eder. Ama işine geldiğinde de ona sarılınır.

Diğer yorum, "Tamam, sistemde sorunlar var. Yasalar değişmeli. Mevcut yasalara göre yapılacak şeyler sınırlı. Yargıçların bileğini bükmenin Türkiye'nin hukuk devleti imajına açacağı yara korkunç olur. Bundan sonra güç odakları yargının bileğini bükerek sonuç alacaklarına inanırlar. Onun için, Meclis toplanmalı, yasalarda düzeltme yapmalı. Onun için de hem boykotçular hem Meclis'e girip yemin etmeyenler gelip doğru dürüst parlamenterlik yapmalı. Krizi çıkaran onlar, şimdi krizin bedelini Türkiye'ye ödetmek isteyenler onlar" şeklinde...

Meclis'in bu görüntü ile toplanması tabii ki şık değil.

Ama Meclis'i bu görüntü içine sürükleyenler CHP, MHP ve BDP'nin desteklediği bağımsızlar.

Şimdi bu blok kendi içinde de önemli ölçüde farklılaşmış durumda olmalarına, bütünüyle yargı ile karşı karşıya gelmiş bulunmalarına rağmen, bedeli AK Parti'ye ödetmeye çalışıyorlar.

Çözüm, ya yargı kararının özgür biçimde belirleneceği zamanı beklemekte ya da yargının kullandığı yasaları, CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin taleplerini karşılayacak hale getirmekte.

Tabii bu talepler, insanımızın da ihtiyaçları ile uyuşuyorsa...

Hoş, sanık ve tutuklu milletvekillerini seçmek, toplumun ne kadar özgürce yaptığı bir şeydir, o da tartışılabilir.

Mesela, şu partinin aday tespitini eleştirirken, orada "Parti liderinin iradesi" çok kötü bir örnek oluyor, buna karşılık, tutuklu kişilerin adaylığı, milletin özgür iradesinin yansıması oluyor. Hangisi doğru?

Yaşanan tartışmalar, bir yığın çifte standardı, bir yığın ikiyüzlülüğü gözler önüne sermiştir.

Çok çirkinlikler var da, ülkeye daha fazla bedel ödetmeden, aklıselime gelmek gerekiyor.

Bunun için de, Meclis'e direnmeyi bırakıp, yasama organının çalışmasını sağlamaktan başka çıkar yol yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi