Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Şike operasyonu... Temiz lig için, temizlik!

Şike operasyonu... Temiz lig için, temizlik!

Tarih 31 Mayıs 2011... Seçim mitingleri dolayısıyla o gün Trabzon’da bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, bir grup “fanatik Trabzonsporlu”nun protesto gösterisine maruz kaldı...

Trabzonsporlu taraftarlar, AK Parti seçim bürolarına saldırdılar, Erdoğan’ın fotoğraflarını yırtarak yerlere attılar.
Bu “öfke”nin sebebi, Trabzonspor’un, Karabükspor’u, hem de 4-0 yenmesine rağmen “şampiyon”luğu Fenerbahçe’ye kaptırmış olmasıydı.
Tabiî, olayın öncesi de vardı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ligin son haftalarına yaklaşırken Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve Kaptan Alex’i makamında kabul etmesi ve bu görüşmede “Şampiyonlukta bir sorun çıkmaz değil mi?” sorusuna Trabzonspor fanatikleri büyük tepki göstermişti...
Öyle bir “hava” estirilmişti ki;
“Öfkeli seyirciler”e bakanlar;
“Tamam” diyorlardı, “AK Parti’nin Trabzon’da işi bitti... Artık bir milletvekili bile çıkaramazlar!..”
RİZE NİYE ŞAMPİYON OLAMADI?
31 Mayıs geldiğinde;
Başbakan Tayyip Erdoğan, Artvin’den sonra Trabzon’a gelmiş ve “Trabzon’un kaçan şampiyonluğu” sonrasında “estirilen hava”yı gündemine alarak; “Benimle Trabzon ve Trabzonspor’un arasına kimse giremez” demiş ve eklemişti:
“Güya Fenerbahçe’yi ben şampiyon yapmışım... Bu ara bir dedikodu dolaşıyor... Duydum tabii... İnanmadım ama çok rahatsız oldum. Güya Fenerbahçe’yi ben şampiyon yapmışım. Ve bazı gençleri sokaklarda yürütüyorlar.
Sevgili kardeşlerim; bakınız bir tane pankart açmışlar; ‘Biz Fenerbahçeli Başbakan istemeyiz’. Takım tutma olayı farklı bir şey, çocukluktan beri tutmuşuz gelmişiz.
Damadım, torunlarım Trabzonsporlu... Benim evimde böyle sıkıntı yok. Eşim Beşiktaşlı... Ne yani, şimdi eşimi mi boşayacağım?
Böyle bir saçmalık olur mu?..
O kadar kudretliyim de; Rize’yi niye çıkaramadım?..
Ben Rizeliyim. Rizespor şampiyon olamadı, ben bu kadar kudretliydim de, bu işlere karışıyordum da o zaman Rize’yi çıkarırdık Süper Lig’e.
Ne oldu? Ordu çıktı.
Hakkıydı, vurdu vurdu aldı.
Ben Kasımpaşa’da doğdum, büyüdüm. Kasımpaşa, Süper Lig’den düştü. Bu işlere karışsaydım Kasımpaşa’yı düşürmezdik. Böyle saçmalık olur mu?
Birileri ellerini ovuşturdu:
‘Trabzon şampiyonluğunu kaybetsin de bunu hükümet aleyhine kullanalım’ diyerek ellerini ovuşturdular, adeta bayram ettiler. Kendilerine rant devşirmenin gayreti içine giriyorlar.
Hiç kimse benimle Trabzon’un, Trabzonspor’un arasına giremez.
Ben bu ülkenin başbakanıyım, Fenerbahçe Başkanı’na da, Trabzonspor Başkanı’na da randevu veririm... Fenerbahçe’nin Başkanı gelmiş, Alex ile beni ziyaret etmiş, eder... Ben bu ülkenin başbakanıyım. Arkasından Trabzon’un başkanı randevu talep etti, bir hafta sonra onlara randevu verdim. Biliyorsunuz Avni Aker Stadı, Şampiyonlar Ligi oynanmasına müsait değil... Dediler ki ‘Sayın Başbakan’ım bize destek’. ‘Ne lazım?’ dedik. ‘6 trilyona ihtiyacımız var’ dediler. ‘Tamam, yaparız’ dedik, Avni Aker restore edilecek.”
İşte bu konuşmadan sonra;
Rüzgâr tersine döndü ve “1 milletvekili bile çıkaramaz” denilen AK Parti, Trabzon’un çıkardığı “6 milletvekili”nden 4’ünü aldı... CHP ve MHP de 1’er milletvekili çıkardı.
BAŞBAKAN “FENERLİ” AMA!
Bu olayı niye hatırlattım?..
Hatırlattım, çünkü; “Futbol’daki şike depremi”nden sonra, bu olayı hatırlatmam gerekiyordu...
Öyle diyordu ya Başbakan;
“Madem şampiyon etme veya ligde tutma kudretim vardı; Rizespor’u niye şampiyon edemedim?..
Madem ben kudretliydim, Kasımpaşa’nın Süper Lig’den düşmesine niye engel olamadım?..”
Başbakan demek istiyordu ki;
“Siyaset” başka, “spor” başka!..
Nitekim, böyle olduğu; önceki gün düzenlenen “şike operasyonu” ile bir defa daha ortaya çıktı.
Malûm;
Başbakan, “hasta bir Fenerli”dir...
Her “taraftar” gibi, Fenerbahçe mağlup olduğunda üzülür, galip geldiğinde sevinir!..
Ama, onun; “Fenerbahçeli bir Başbakan” olması, “her halükârda Fenerbahçe’yi koruması” anlamına gelmiyor.
Eğer böyle bir gücü olsaydı;
Hiç olmazsa Fenerbahçe Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım’ın “gözaltı”na alınmasını ve hatta “Fenerbahçe’ye operasyon” yapılmasını engellerdi...
“Güçlü” ya, “Fenerbahçeli” ya;
Yapar mı, yapardı!..
Ama “taraftarlık” başka,
“Siyaset” ve “yargı” başka!..
GECİKMİŞ BİR OPERASYON!
Düşünebiliyor musunuz;
Yürütülen “soruşturma”nın ve açılacak “dâvâ”nın sonunda, Fenerbahçe, belki de Süper Lig’den düşürülüp, Bank Asya 1. Ligi’nde oynatılacak...
Ama, “Fenerbahçeli Başbakan”, bu konuda ne “müdahil” oluyor, ne de bir çift lâf ediyor...
Sadece gelişmeleri izliyor.
Sizin anlayacağınız;
Başbakan, dün Fenerbahçe’nin “şampiyon”, Trabzonspor’un “ikinci” olmasında nasıl “müdahil” olmadıysa, bugün de “şike operasyonu”na müdahil olmuyor.
Zira; bu, “yargı”nın işi!..
Yargının burnuna “çok pis kokular” gelmiş olmalı ki, “şike operasyonu”nun düğmesine bastı ve şu ana kadar 50 civarında kişiyi “gözaltı”na aldırdı... Ki, bu sayı, daha da artabilir...
Bu “gecikmiş operasyon”un boyutları daha da büyüyebilir.
ALTINDAN ERGENEKON ÇIKABİLİR!
Başbakan Tayyip Erdoğan;
“Mahkemenin kararını beklemek”ten yana... AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise;
“Eğer olup-bitenlerin yüzde beşi bile doğruysa, çok vahim” dedi...
İçişleri eski Bakanı Beşir Atalay da; Türkiye’nin “temiz toplum” olma yolunda ilerlediğini söyledi.
Benim söyleyeceğim ise şu;
“Şike operasyonu”nun altından da “Ergenekon” veya benzeri bir örgüt çıkarsa, hiç şaşırmayın!..
Çünkü, futbol müsabakaları, “centilmence bir yarış” olmaktan çoktan çıkmış, “milyarlarca dolar”ın döndüğü bir “sektör” halini almıştı...
“Bol sıfırlı rakam”ların döndüğü bir “piyasa”ya da Ergenekon’un el atmaması düşünülemez!..
Dün de yazdığım gibi;
Türkiye, “bağırsak”larını temizliyor.
2007’den beri “cuntacı”lar ve “mafyacı”larla mücadele eden Türkiye, şimdi de “şikeci”lere el attı ki; Türkiye, bundan sonra “daha şeffaf, daha açık bir toplum” olacaktır.
Olmaya da mecburdur!..
Türkiye, “kir”lerinden arınmalıdır!..
YARGIYA TALİMAT MI VERSİN?
Bu operasyon, şunu da göstermiştir ki; sanıldığının ve söylenenlerin aksine, Başbakan Tayyip Erdoğan; ne “spor”a, ne de “yargı”ya müdahale etmektedir.
Eğer müdahale etseydi;
Rize şampiyon olur,
Kasımpaşa da ligden düşmezdi!..
Ve yine;
Eğer “yargıya müdahale” etseydi, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın kılına dokundurtmazdı!..
Böyle bir Başbakan’a, şimdi kalkmışlar, diyorlar ki;
“Başbakan Tayyip Erdoğan duruma müdahale etsin de Hatip Dicle, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ı tahliye ettirsin!.. Aksi halde BDP’nin Meclis boykotu, CHP’nin de yemin boykotu devam edecek!..
Bu krizi çözmek Erdoğan’ın elinde!..
Ama o, kılını kıpırdatmıyor!”
Peki, ne yapacak Erdoğan?..
Yargıçlara telefon açıp;
“Dicle, Haberal ve Balbay’ı tahliye edin!” mi diyecek?..
Hiç olur mu böyle saçmalık?..
Biraz önce dedim ya;
Erdoğan’ın, böyle bir “müdahale gücü” olsaydı; Rizespor’u “şampiyon” yapar, Kasımpaşa’nın “ligden düşmesi”ni önler, Aziz Yıldırım’ın da “gözaltı”na alınmasını engellerdi...
Ama, herkes işini yapacak!..
“Başbakan” Başbakanlığını, “spor adamları” sporculuklarını, “yargıç”lar da yargıçlığını yapacak!..
Tabiî;
“Siyasetçi”ler de siyaset yapacak!..
Sen kalkar, “sakat” adamları “aday” yaparsan, işte böyle, başlarsın Başbakan’dan “rica”da bulunmaya!..
Ama, geçti o devirler!..
“Sokağın tertemiz” olması için, herkes “kendi evinin önü”nü süpürecek!..
Şimdi de, “spor dünyası” kendi çürük elmalarını atıyor sepetten!.. “Temiz bir lig” için, “temizlik” yapılıyor.
Olayın aslı-esası budur!..

Yemin, satış ve ara seçim!
Dün, TBMM’de “Başkanlık seçimi” vardı... 322 oy alan Cemil Çiçek, Meclis Başkanı seçildi... Sayın Çiçek, “isabetli bir tercih”tir... Kendisini kutluyor, milletimize hayırlı olsun diyorum.
Dünkü seçim, “ilginç bir hatırlatma”ya da sahne oldu... “Satma” edebiyatının tedavülde olduğu bir günde, bir zamanlar; “Bunlar analarını bile satarlar” diyen Oktay Ekşi, kelimenin tam mânâsıyla “satış rekoru” kırdı... “Yemin eden tek CHP’li” olan Bay Ekşi, “bütün CHP’lileri satarak”, Kılıçdaroğlu’nu da solladı...
Kılıçdaroğlu; “Baykal, Sav, il başkanları ve yakın çalışma arkadaşlarını satarak” genel başkanlık koltuğuna oturmuş ve nasıl bir “satış ustası” olduğunu göstermişti... Oktay Ekşi ise, “yeminsiz CHP’liler”in hepsini satarak “geçici başkan” oldu!..
Dün, bir şey daha oldu: “Kurultay baskısı”ndan kurtulmak için “yemin krizi” başlatan Kemal Kılıçdaroğlu’na, birileri; “Artık tehlike geçti, siperden çıkabilirsin” demelidir...
Çünkü efendim; CHP’li muhalifler “havlu” attılar ve “kurultay” istemekten vazgeçtiler... Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu da, artık “yemin” edebilir!..
Zira; “Yemin ettik bir kere, 4 yıl yemin etmeyiz” demekte inat ederlerse, “5 oturum” sonra “milletvekillikleri düşebilir” ve gidilecek bir “ara seçim”de, yüzde 26’yı da rüyalarında görebilirler!..
AK Parti’yi, “350’ye çıkarmak” istiyorlarsa, o başka!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi