Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Kemal Bey destan yazdı

Kemal Bey destan yazdı

Kısmetse, “yemin boykotu” bugün sona eriyor...

Siz bu yazıyı okuduğunuzda, (BDP’liler de katılma lütfunda bulunurlarsa), belki de, “yeminsiz milletvekili” kalmamış olacak.

İyiydik oysa böyle...

Ne güzel mevzu çıkmıştı...

Üstelik, yaz rehavetine de uygundu... Dön “Kemal Bey’in şanlı direnişini” yaz, dön CHP’deki parti içi demokrasinin Sezgin Tanrıkulu’nu nasıl hale yola koyduğunu yaz, dön bu boykotun Deniz Baykal’ı “akil adam” pozisyonuna oturttuğunu yaz, dön Sencer Ayata’yla Hurşit Güneş’in manidar suskunluğunu yaz... Dön Binnaz Toprak’ı yaz.

Sündürmeye de elverişliydi üstelik.

Neyse ki formül bulundu, CHP’nin “tarihsel direnişi” sona erdi.

Formül, anladığımız kadarıyla, şu:

Meclis Başkanı Cemil Çiçek “güvence vermiş gibi” yapacak, Kemal Bey “güvence almış gibi” yapacak, kimse “afedersiniz ama güvence neydi?” diye sorup ortalığı bulandırmaya kalkmayacak, Başbakan’ın “ister gelsinler, ister gelmesinler” açıklaması nisyana terk edilecek ve iş hallolacak.

Zaten “onur çıtası” daha fazla yükselmeden bu işin hallolması gerekiyordu.

Böylece, kriz, “başarıyla” atlatılmış olacak.

Hayır, “kriz” lafı bana ait değil.

CHP’liler “kriz” demeyi tercih ediyor. Belki de, yokluklarının krize yol açtığını görmek, ummak istiyorlar. Bu durum hoşlarına gidiyor... “Bizsiz olmuyormuş gördüğünüz gibi” demeye getiriyorlar.

Fakat kötü bir haberim var:

Sizsiz pekâlâ oldu...

Olabiliyormuş yani.

Siz olmadan hükümet kurulabildi...

Meclis Başkanı seçilebildi.

Üstelik siz yoksunuz diye ne döviz yükseldi, ne borsa düştü, ne de piyasalar karıştı.

Piyasalar, varlığınızla ya da yokluğunuzla ilgilenmedi bile.

Kriz çıkarma denemeniz başarısızlıkla sonuçlandığı gibi, bir Allah’ın kulu da çıkıp “Nerede bu CHP? Niçin Meclis’te temsil edilmiyor? Kemal Bey’e ne oldu” diye sormadı...

Dün, “CHP yandaşı” kalemlerden biri, boykotu övüyordu; “Bravo... Şanlı direniş dediğin böyle olur. Kılıçdaroğlu milim taviz vermedi. Bölünmediler. Fire vermediler. Ezilip büzülmediler. Diklenmeden dik durdular. Aferin valla...” filan gibi laflar ediyordu.

Ben de diyorum ki, milim taviz vermediler de, ne oldu?

Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın durumlarında bir değişiklik mi oldu?

Özel yetkili mahkemelerin statüsü mü değişti?

Ergenekon’a Meclis yolu mu açıldı?

Ne oldu?

Ne olduğunu ben söyleyeyim:

Hayır, “tükürdüklerini yaladılar” demeyeceğim.

Bu duruma uygun fıkrayı da anlatmayacağım. Fıkra anlatmayı beceremem, anlatılmasını da hoş karşılamam.

Şu oldu:

Parti madara oldu. Kılıçdaoğlu’na yönelik güven daha da dibe indi... CHP’yi taşıyacak liderin tartışmasız Deniz Baykal olduğu ortaya çıktı. Önder Sav ve ekibinin kıymeti anlaşıldı. “Eski CHP” mumla aranır oldu. Süheyl Batum’lu, Mehmet Haberal’lı, Sinan Aygün’lü sağdan çarklı “yeni CHP”nin yeniliği yemin boykotuyla sınırlı kaldı.

Bir şey daha oldu:

İktidar partisinin oy oranı yüzde 60’a vurdu.

Daha da acıklısını söyleyeyim:

Bugüne kadar bağımsız hiçbir seçimi kazanamamış CHP’nin, bu kafa yapısıyla bundan sonra da kazanamayacağı bir kez daha anlaşılmış, test edilmiş ve onaylanmış oldu.

İyi mi oldu yani?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi