Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Bu ikili ne uzlaşır ne yeni anayasa yapar

Bu ikili ne uzlaşır ne yeni anayasa yapar

AK Parti ve CHP sanki millete yüksek gerilimli bir film izletme hususunda anlaşmışlar. Görünen o ki, yeni anayasa yapmak gibi de bir niyetleri yok. Çünkü, yeni anayasa uzlaşma ile olur. Halbuki bu ikilinin uzlaştıkları tek nokta uzlaşmamak. Bu bakımdan gerçekten toplumda yeni bir anayasa yapılacağına dair bir umut oluşmuşsa hayal kırıklığı yakındır. CHP'nin Meclis'te yemin etmesi öncesi sağlandığı ileri sürülen mutabakat ve uzlaşma gerçek baharı değil yalancı baharı gösteriyordu. Yapılan iş bu yalancı baharın millete gerçek baharmış gibi gösterilmesinden ibaretti.

Bu söylediklerim elbette eğer AK Parti'nin gizli bir anayasa hazırlama proğramı yoksa geçerli. AK Parti sözcülerinin mutabakat ile yeni bir anayasa yapılacağına dair söyledikleri doğruysa sergilenen üslup ile uzlaşma olmaz. Bunun sonucu olarak da uzlaşma ile yeni bir anayasa ortaya çıkmaz. AK Parti seçim kampanyası boyunca millete yeni anayasa yapılması hususunda söylediklerinde samimiyse bunun yolu siyaseti germekten geçmez. Bu noktada hemen belirteyim ki AK Parti siyaseti germese de CHP ile bir masa etrafına oturduklarında yeni anayasanın çerçevesi hususunda bir anlaşma sağlamak imkansız değilse bile çok zordur. Çünkü CHP'nin devlet anlayışı değişmiş görünmüyor. Yılların verdiği alışkanlıktan kurtulamayan CHP halk iradesiyle birlikte bir takım devlet kurumlarının kendinden yana tavırlarının devamından yanadır. Yani CHP'nin bağımsız yargıdan anladığı dün ne idiyse bugün de odur. Kendi anlayışına uygun düşmeyen yargı kararlarını içlerine sindirmeleri çok zor görülüyor. Bu anlayış ister istemez yargı CHP'nin devlet içinde elini güçlendirmekle görevlidir sonucunu doğuruyor. CHP hep bu anlayışı taşıdı. Buna rağmen bugün gelinen noktada ortamın yeniden gerginleşmesi, siyasette eski bildik üsluba yeniden dönülmesinin sorumlusu tek başına CHP değildir. Başbakan Erdoğan partisinin grubunda yaptığı konuşmada sanki özellikle siyasi havayı germe ve sertleştirme yönünde bir tavır sergilemiştir. Hemen belirteyim ki Başbakan'ın söylediklerinin doğru ya da yanlışlığını tartışıyor değilim. Başbakan'ın tüm söyledikleri doğru olabilir. Ancak, CHP'lilerin yemin etmelerini sağlamak adına yayınlanan ortak metnin arkasından estirilen uzlaşma havası ile Başbakanın üslubu örtüşmemiştir.

Başbakan, "AK Parti'ye kapatma davasında 'yargı da milli iradedir' diyenlerin bugün yargıyı eleştirmeleri çelişki" derken elbette haklıdır. Ama bu cümlenin ardından, "Biz diklenmeden dik durduk, CHP diklendi ama dik duramadı, çark etti" diyerek hedefinin estirilen uzlaşma havasını dağıtmak olduğu görüntüsü çıkıyor. Çünkü, eğer bir uzlaşma sağlanmış ise bu CHP'nin tek yanlı isteği ile olmamıştır. Bunun için Meclis Başkanı Sayın Çiçek'in öncülüğünde iki taraf da çaba sarf etmiştir. Bunun gerekçesi de uzlaşma sağlanarak CHP'nin yemin etmesinin sağlanması ve arkasından söz konusu uzlaşma ortamı ile yeni anayasanın birlikte yapılmasıdır. Bu söz millete verilmiştir. Çünkü, açıklanan ortak metinde bu hususa da vurgu yapılmıştır. Yani uzlaşmanın tek hedefi sadece seçilmiş CHP milletvekillerinin yemin etmesinin sağlanması değildir.

Elbette CHP ile AK Parti arasında atışma ve bu hususta sergilenen üslup onları ilgilendirir ama, eğer bu üslup yeni anayasanın yapılmasını engelleyecekse o takdirde bizim olduğu gibi bu milletin her ferdinin söyleyecek sözü vardır. Toplum yeni bir anayasa beklentisine sokulmuştur. Bu köşede seçimler öncesi birkaç defa yeni bir anayasa eğer partiler arası uzlaşma ile hazırlanacaksa yeni bir anayasa yapılmasının söz konusu olamayacağına dikkat çekmiştim.

Seçimlerin arkasından CHP ve bağımsızların yemin etmeyerek Meclis'i boykotları bu söylediklerime haklılık kazandırmıştı. Ancak, varılan mutabakat ile CHP'lilerin yemin etmeleri BDP cenahından da Meclis'e gelme eğiliminde olduklarını gösteren bazı açıklamalar gelmesi sanki söz konusu gerilimin sona ereceği gibi bir hava oluşmasını sağlamıştı. Ne var ki bu iyimser hava kısa sürdü. Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun grup konuşmalarındaki üslupları, seçtikleri cümleler uzlaşma ile sağlanan havanın gerçek değil yalancı bahar olduğunu gösterdi. Halbuki bu milletin yalancı değil gerçek baharlara ihtiyacı var...

Peki Meclis'te temsil edilen partilerle gerçek bahara ulaşılabilir mi?

Gönlüm ulaşılmasını istiyor ama beynim gerçekler karşısında olumsuz sinyaller veriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi