Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Çözümü kendimiz bulmak durumundayız

Çözümü kendimiz bulmak durumundayız

Sorunlarımız var önce bunu kabul etmeliyiz. İkinci olarak sorunlarımıza bizden başkasının çözüm bulamayacağı/bulmayacağı gerçeğidir. Ne var ki sanki sorunlarımıza çözüm bulmaktan çok kördüğüm etmeyi tercih ediyoruz. Belki şuurlu olarak böyle bir tercihimiz yok ama reflekslerimiz bizi böyle bir noktaya sürüklüyor. Gerçekten reflekslerimize teslim olmuş, aklımızı devre dışı bırakmış isek geleceğe iyimser bakmamız mümkün değildir. Çünkü, sorunlara çözüm akıl ile bulunur, reflekslerle değil. Refleksler bir takım ön kabuller ve şartlanmışlıkların eseridir. Böyle olunca genellikle yaşanan sorunlar bu ön kabul ve şartlanmışlıkların sonucudur. Bu da reflekslerle sorun çözmeyi imkansız kılar.

Bir de sorunlarımıza nedense bir takım dost kabul ettiğimiz ama aslında dostumuz olmayan bir takım ülkelerden çözüm bekliyor olmamız ise başlangıçta küçük bir hamle ile çözebileceğimiz sorunlarımızı bir süre sonra çığ gibi büyütüyor. Çünkü, bizim sorunlarımız ve sorunlarımızın büyümesi o dost bildiklerimizin işine yarıyor. Onların bölgemiz üzerindeki çıkarlarını korumaları bölge ülkelerinin sürekli olarak sorunlarla boğuşmalarına bağlı. Bölge ülkeleri sorunlarla boğuşacaklar ki onlar da zaman zaman devreye kurtarıcı gibi davetli olarak girecekler ve çıkarlarını korumak onlar için çok daha kolaylaşacak.

Gelin hep birlikte kendi sorunlarımıza önce doğru teşhis koyalım sonra da o sorunlara sadece kendimizin çözüm bulacağı hususunda anlaşalım. Birlikte yaşadığımız insanları ille de bizim gibi düşünmeye, bizim gibi inanmaya ve bizim gibi konuşmaya zorlamayalım. Bu noktada anlaşabilirsek bilinmelidir ki sorunlarımızın önemli bir kısmına çok kolay çözüm bulabiliriz. Bir takım dış güçlerin oyuncağı olmaktan kurtuluruz. Ama kendi sorunlarımızın çözümünü başkalarından beklersek daha çok kan akar; daha çok acı çekeriz. Sezen Aksu'nun hepimizin ortak duygusunu dile getirdiği şu sözleri üzerinde biraz olsun düşünürsek sanıyorum meseleye çözüm bulmamız mümkündür. Sezen Aksu bir konseri öncesinde şöyle diyordu:

"İki gündür gözüme uyku girmiyor. Hepimiz açık yara gibiyiz, yeter artık! 30 yıldır çözülmeyen sorun bitsin. Acıyacak, kanayacak yerimiz kalmadı. Çocuklarımızı yaşatmamız gerekiyor."

Sezen Aksu bir sanatçı duyarlılığı ile haykırıyor. Ancak, silah elde devleti dize getirme peşinde olanlar ile Sanatçı Aynur'un ya da geçmişte Ahmet Kaya'nın Kürtçe şarkı söylemesine tahammül edemeyen; Kürtçe şarkı söylemeyi cumhuriyetin dinamitlenmesi, devletin yıkılmasına giden yol olarak görenlerin bu tepkisi bize göre aklı değil, refleksleri ile hareket edenlerin eseridir. Ne var ki artık aklı devreye sokmak zorundayız.

Bu noktada bir takım çevreler sadece Kürtçe şarkı söyleyenlere refleksleri ile karşılık vermiyorlar, aklı devre dışı bırakan sadece reflekslerle idare etmeye çalışanlar bu ülkede uzun yıllardan beri ortada dolaşıyorlar. Yıllardan beri laiklik elden gidiyor, irtica hortluyor diyerek demokrasinin, hak ve özgürlüklerin rafa kaldırılmasına çanak tutanlar bu refleksleri ile hareket edenler değil miydi?

Gelin artık tek tip insan oluşturma sevdasından tüm kesimler olarak vazgeçelim. Geçmişte Hitler dönemine ait, "Damızlık Kızlar Harası" diye bir kitap okumuştum, o kitapta saf Alman ırkını yeniden oluşturmak ve yaygınlaştırmak için damızlık kızlar ve erkekler bir araya getirilmişti. Aradan geçen zaman böyle bir fikrin hayalin ötesinde saçmalıktan ibaret olduğunu ortaya koydu. Hitler de hayalleri ile yok olup gitti. Demek istediğim o ki ister ırki ister dini ve kültürel bakımdan olsun tek tip insan ve toplum oluşturmak akıl dışıdır. İnsanlar farklılıkları ile birlikte yaşayacaklardır, farklılıklar ayrılığın ve kavganın değil, çeşitliliğin ve zenginliğin birer ifadesi olacaktır/olmalıdır. Gerçekten bu ülkede tek tip insan oluşturma peşinde olanlar hakimlerse bir daha demokrasi, insan hak ve özgürlükleri gibi kavramları ağzımıza almanın anlamı yoktur. Hayata geçirmenin demiyoruz konuşmanın anlamının olmadığını düşünüyordum.

Acıların dinmesinin yolu farklılıklara tahammülden, bunun yolu da insana insan olduğu için saygı duymaktan geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi