Kavramlar kargaşası
Norveç’teki trajediye Müslümanların, hiç istisnasız hepsinin verdiği ilk tepki “İnşaallah Müslüman değildir, bu vahşeti işleyen” oldu herhalde.
Hatırlıyorum, Oklahoma saldırısı olarak tarihe geçen, 1995 yılında yaşanan olayda da benzer endişeler içindeyken öğrenmiştik Timothy McVeigh’in kimliğini. 168 kişiyi öldürüp 680 kişiyi yaraladığı bu saldırının arkasında onun beyaz bembeyaz bir Amerikalı olduğunu ekranda görünce rahat bir nefes almış, olayın diğer boyutlarıyla ondan sonra ilgilenmeye başlamıştık...
Aradan yıllar geçip 2001 yılında 11 Eylül saldırıları olduktan sonraysa Timothy McVeigh’in ismini daha çok anar olduk. En azından ABD’de yaşayan aktivist Müslümanlar olarak. Hızla barizleşen İslamofobi konusunda duyarlılığı artırma gayretleri çerçevesinde gerçekleştirilen programlar, konferanslar ve toplantılarda İslam’ın istisnai bir muamele gördüğünü izah edebilmek için McVeigh örneğine parmak basarak, ‘Kimse onu Hıristiyan kökten dinci olarak tanımlamıyor’la konuyu örneklendiriyorduk.
Bugün bir taraftan güya İslam düşmanlığıyla savaştığını iddia edip diğer taraftan da “İslami terör” gibi manasız ifadeler kullanabilen sözde bilirkişiler, -bilerek veya bilmeyerek- hadi diyelim ki iyi niyetle ve bilmeyerek de olsa, İslamofobinin daha da derinden yer edinmesine katkıda bulunmaktan başka bir şey yapmıyorlar. İslami terör?.. İslam ki üç harfli kökünü barışta bulur, nasıl olur da terörle bağdaştırılabilir diye düşünmeye kalmadan Müslümanların karıştığı veya yaptığı şiddet içeren olaylar muhatabınız tarafından önünüze serilir. İslam... İslami... İslamcı... Müslüman... Arap... hepsini birbirine harmanlayıp çorba yaptıktan sonra afiyetle tüketenler kaşıklarına ne gelirse onu hiç tereddütsüz kullanabiliyorlar, dünyanın bu cenahında. Bakmayınız lacivert ceket altına bal rengi pantolonlu takımları(tipik Amerikalı bürokratın görünümü) onları allame-i cihan zannetmenize meylettirse de sizi, ağızlarını açtıklarında düştükleri gülünç durum bir süre sonra trajikomik duruma dönüşür gözünüzde ki bunlardır ülke siyasetine, dünyaya, Ortadoğu politikasına yön çizen, dayatan, müdahale eden. Yukarıda saydıklarım neyse ki literatürümüzde öyle veya böyle bulunan kavramlar. Ama bir de sanki bunları çok iyi, yerli yerince kullanıyorlarmış gibi yeni uydurdukları terimler var ki aman Allah’ım diyerek şaşırtan cinsten. Mesela cihadist. Cihad değil cihadist. Yani cihad yapan. Buyrunuz açıklayın açıklayabilirseniz...
Şimdi Norveç’teki katliamın aktörü Anders Breivik ile ilgili yapılan haberlere bakıyorum... Sadece el Cezire’nin İngilizce yayın yapan kanalında “Hıristiyan fundamentalist” sözüne yer veriliyor.
Diğerleri bir süre sonra Norveçlilerin yaptığı açıklamaların tartışmaya dahil olmasıyla “aşırı sağcı” ve “faşist” tanımlamalarını tereddütsüz benimsiyorlar. Aşırı sağcı tamam da batıdaki sağcılık bizdekine benzemez ki, sağcılığın temelinde aşırı dindarlık ve hoşgörüsüzlük vardır batıda...
O zaman neden köktendinci Hıristiyan ifadesinden kaçılır?.. Faşistlik de Breivik’i tam olarak anlatabiliyor mu?.. Siyasal kimliğin arkasına saklamak değil de nedir faşistliğe hapsetmekle yapılmak istenen?.. Ortada tam bir proje var. Breivik’in hazırladığı 1500 sayfalık manifestosu var. İçinde Ergenekon bile var! Bu projeyi siyasal bir şeymiş gibi lanse etmek ne derece samimi?.. Adam Haçlı Seferi ruhunu değil ta kendisini canlandırmak, tekrar uyandırmak istiyor, çağrıda bulunuyor, bir ABD kanalı da çıkıp Hıristiyan kelimesiyle aşırı kelimesini veya terörist kelimesini bir arada telaffuz etmiyor. Aman ha, olur da yerleşir... Değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.