Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yargı muhtırası

Yargı muhtırası

Sıra şimdi kimde?
Yargıtay bildirisini yayınladı, sırasını savdı.
Danıştay da yaptı yapacağını.
Bari Anayasa Mahkemesi de bir bildiri yayınlasın, olsun bitsin.
Genç siviller, her zaman olduğu gibi yaptılar yapacaklarını! Sayıştay’a “Bari sen yapma” dediler..
YSK’dan da bir ses yok..
Askeri Yargıtay da tutar, “Genelkurmay yayınlamıyor madem, biz yayınlayalım” diye, onlar da bir bildiri yayınlarsa, seyreyle sen gümbürtüyü..
Media Y-Muhtıra’ya ateş püskürüyor.. Bildiriyi bütün yazarları ile destekleyen gazete oranı 10’da bir bile değil. Kartel mediası da dahil, yazarların % 70’i darbeye, çeteye, bu muhtıralara şiddetle karşı. Halkın % 80’i karşı. Yazarlarının yarısı darbeden yana olan basın neredeyse % 5 seviyesinde. Millet adına karar veren yargıçlar, milletin inanç, tarih, kültür, gelenek ve siyasi tercihlerine karşı nasıl böylesine ilgisiz ve onlarla inatlaşan bir yaklaşım içinde olabilirler?.
Muhtıra, tartışma ve eleştirilerin hızını kesmedi, aksine şiddetini ve dozunu artırdı..
Gazetelere baktım da, en çok şu soruluyor..
-Şemdinli olayında Yargıtay, Danıştay neredeydi?
-Şemdinli ve Adana savcısının görevden alınmasına niçin destek verdiler?
-Sarıkız olayında neden sustular?
-çeteler konusunda neden sessiz kalıyorlar?
-Neden, darbe anayasasının değiştirilmesine karşı çıkıyorlar?
-Neden insan hakları ve hukuk devletine ilişkin talepler konusunda rejim müdafaasını gerekçe göstererek karşı çıkıyorlar?
-Neden darbe tehditleri karşısında sessiz kalıyorlar?
-Neden derin devlet ve çeteler konusunda seslerini yükseltmiyorlar?
-Neden yolsuzluklar konusunda sessiz kalmayı tercih ediyorlar?
Bu sorular karşısında kimileri, yargının kararları ile konuşması gerektiğini söylüyor..
Buna karşı verilen cevap ise: “Peki o zaman şimdi niye konuşuyorlar?”
-Yargı, muhalefet partisi gibi davranamaz.
-Yargı, görülmekte olan davaların sonucunu etkileyici yönde siyasi nitelikli açıklamalar yapamaz..
-Yargı, ihsas-ı rey anlamına gelecek tavırlar içine giremez.
-Yargının görevi rejim müdafaası değildir..
-Yargı, bir siyasi partinin ideolojik argümanları ile iktidara karşı polemik yapamaz..
-Peki yaparsa ne olur?
-İşte o zaman tuz kokar..
Yargı ya da YöK, CHP’nin arka bahçesi değildir!
27 Mayıs’ın arefesinde yine darbeyi konuşuyoruz..
Bir Danıştay üyesi çıkıp açıkça darbelere destek verebiliyor, hatta iktidara gönderme yaparak üstü örtülü tehdit mesajları gönderebiliyor!
Düşünebiliyor musunuz, darbeye karşı çıkmak suç, ama darbeleri savunmak meşru. Darbeciler yargılansın diye, ya da çetelere dava açan savcı görevden alınıyor, ama 27 Mayıs’ı savunan Danıştay üyesi için hiçbir işlem yapılamıyor..
Bu imtiyazlarını, bu dokunulmazlıklarını nereden alıyorlar?
Cumhurbaşkanını, başbakanı yargılayabilirsiniz, ama bir Genelkurmay başkanını ya da yüksek yargı mensubunu yargılamak fiilen mümkün değil.
Peki bu nasıl bir hukuk devleti?
Yayınladıkları bildiri ile ülke ekonomisine bu kadar ağır bir darbe indirenler hakkında hiçbir işlem yapılamayacak mı?
Bu haksız dayatmalar karşısında hiçbir şey yapılamayacak mı?
Birileri açıkça darbecilere destek veriyor..
Belki de, Moğultay döneminin ideolojik ve politik, mezhebi kadrolaşmasının sonucunda bu işler bu noktaya gelmiş olamaz mı?
İddia ediyorum, bu bildiriye imza koyanların tümü, 28 Şubat’ta post modern darbecilerden brifing almak için sıraya girenlerdir..
Neyse, iyi oluyor iyi. Bu vesile ile kimin kim olduğunu görüyoruz..
İnsaf sahibi 3-5 kişi kalmışsa aralarında, onların da gözleri açılıyor..
Darbe olmaz. Darbenin iç ve dış şartları yok.
Varsayalım yaptılar. Başarılı olamazlar. Başardılar diyelim. Orada uzun bir süre oturamazlar. Zaten hemen daha ilk günden birbirine düşerler.. Darbeciler kendi evlatlarını yerler.. AK Parti iktidarına hep birlikte karşı olsalar da, politik tercihler, ideoloji, kadro konusunda anlaşamazlar. İki günde derin, masonik güçlerin ve uluslararası enteljansyanın oyuncağı olurlar.. Ardından halk onları devirir ve bu iş biter. Onlar da hakettikleri yere gider..
Hani hatırlatalım: Her darbeden sonra oluşturulan ara rejim hükümetlerinde bakanların üçte ikisi masonlardan oluşur..
Dilerim işler bu noktaya gelmez. Bu çılgınlığın bedeli ağır olur.
Zaten millet daha şimdiden bu konuda ağır bir bedel ödüyor..
Bu oyun tutmaz.. İlk seçimde halk, daha büyük bir coşkuyla, darbecilerin tam karşısındaki partiyi iktidar yapar. İlanihaye orada oturamazlar ve bu kez şansları öncekiler kadar yaver gitmez. Eskisi ile, yenisi ile tüm darbeciler milletten gereken cevabı alırlar..
Zulm ile abad olunmaz..
Zor oyunu bozar.
çekirge bir sıçrar, iki sıçrar..
Halep ordaysa arşın burada..
Türkiye’yi mafyalara, çetelere, derin ve kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı siyaset güçlerine teslim edemezler..
Bu silah geri teper.. Keşke birileri bunu akledebilseler.. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olabileceklerini düşünebilseler..
Ha! Bir de, bunları meydana çekenlerin bir kısmı, tepelerine binmek için bunu yapıyor.. Her yüzlerine güleni dost sanmasınlar. Kimi de zaten hep güçlüden yanadır.. İzmir Marşı ile yola çıkıp Mehter Marşı ile dönmek de var bu işin raconunda..
Para, kadın, koltuk, silah ve iktidar mücadelesinde kimseye güvenmeyeceksin..
Selam ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi