Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

15 günlük tatilin ardından yine birlikteyiz

15 günlük tatilin ardından yine birlikteyiz

Bursa, Balıkesir, Akhisar, Salihli, Turgutlu ve İzmir’i içine alan 15 günlük tatilin ardından, işte yine birlikteyiz.
Malûm, “seyahat”ten dönenlere denilir ki; “Yediğin-içtiğin senin olsun, sen gördüklerini anlat.”
İşin doğrusu, 15 gün boyunca; “38-40 derece”yi bulan sıcaklardan, adeta “pelte”ye döndük ve pek etrafı gezemedik... Bütün görüşmelerimizi ve sohbetlerimizi ancak “akşam serinliği”nde yapabildik ki, “randevu”ları ayarlayan Emin Sert ağabeye, bir defa daha teşekkür ediyorum... Emin ağabey sayesinde; hem başta Faruk Severoğlu olmak üzere Salihli’deki Sanayi ve Ticaret Odası mensuplarıyla, hem de Şefkat Pınarı Derneği’nin genç yöneticileriyle görüşme ve Hamdi Karadeniz’in kır kahvesinde gece yarılarına kadar sohbet etme imkânı bulduk.
AK PARTİ NELER YAPMALI?
Dostlarla, elbette “siyasî gidişat”ı konuştuk... AK Parti iktidarı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın neler yapabileceğini, neler yapması gerektiğini konuştuk.
Genel beklenti şu: “Başörtü sorunu” bir “sorun” olmaktan artık çıksın ve bütün “başörtülü”ler her yerde olabilsin...
Bir de; “Kur’an-ı Kerim öğrenme”nin önündeki “12 yaş sınırı”na son verilsin...
12 yaşın altındaki çocuklar da, açılan “Kur’an kursları”na ve “cami”lere gidip, Kur’an-ı Kerim öğrenebilsin!..
Salihli’deki dostlarımız; “PKK, BDP ve Kürt meselesi” konusunda da, son derece hassaslar... PKK veya BDP’nin, “Kürtlerin temsilcisi” olduğuna kesinlikle inanmıyorlar ve diyorlar ki; “PKK veya BDP ayrı, Kürtler ayrı... Bu ayrım, kalın çizgilerle yapılmalı, PKK veya BDP’yle ilgili politikalar belirlenirken, Kürtler incitilmemeli... Çünkü Kürt halkının çoğunluğu Müslüman ve onlar BDP’nin izlediği yolu tasvip etmiyor.”
SALİHLİ’DE CHP ERİYOR
Bu arada, “Salihli’nin CHP’li Belediyesi”nden de hayli şikâyetler aldım...
Her şeyden önce; Salihli’nin bir “marka” olan “su”yuna “artezyen suları” karıştırıp, “halkın damak tadı”nı bozan CHP’li Başkan Mustafa Uğur Okay’ın, “heykel” dikmekten başka bir iş yapmadığını, düzenlediği “Şiir İkindileri” etkinliklerinde “Yunan tanrıları”(!) adına ödüller verdiğini öğrendim ki; bu da CHP’nin; hem “halk”tan, hem “Türkiye’nin hassasiyetleri”nden ne kadar “kopuk” olduğunun bir başka göstergesi!..
Ki, bu kopukluk; “CHP’nin erimesi”ne de yol açıyor... CHP, Salihli’de, yine “birinci parti” ama, AK Parti’nin nefesi ensesinde...
Bugüne kadar, Salihli’de “ikinci parti” olan, bir ara “belediye başkanlığı”nı bile kazanan MHP ise, şu anda “üçüncü parti” durumunda.
Son seçimlerde;
CHP, 38 bin 893, yani yüzde 37,5 oy almış... AK Parti ise, 37 bin 513 yani yüzde 36.2 oyla ikinci sıraya yükselmiş... MHP’nin aldığı oy ise, 20 bin 76, yani yüzde 19.4...
“İkinci parti”liğe yükselen AK Parti, önümüzdeki “yerel seçim”lerden hayli umutlu...
Teşkilat, biraz daha gayret eder ve “sevilen bir aday” gösterirse, “belediye başkanlığı”nı CHP’nin elinden alması işten bile değil...
KAPLICA, AYYAŞ YATAĞI!
Aslında, AK Parti İlçe Teşkilatı’nın pek fazla bir şey yapmasına da gerek yok... Sadece, Mustafa Uğur Okay’ın “yeniliklere direnmesi”ni anlatsalar yeter...
Çünkü CHP’li Başkan, hem TOKİ’ye direniyor, hem de Salihli’ye “doğalgaz” gelmesine!.. Koskoca Salihli’yi “kaplıca suyu” ile ısıtmayı düşünüyor ki, akıllara ziyan bir mantık...
Bir de, “Kurşunlu Kaplıcaları”nın bulunduğu bölgeyi, bir “piknik alanı” olmaktan çıkarıp, adeta bir “ayyaş” ve “berduş yatağı” haline getirmiş ki; pikniğe gelen vatandaşlar, özellikle geceleri, yanlarında içip içip nara atan ve etrafı rahatsız eden “ayyaş”lardan son derece rahatsız!..
İşin bir acı tarafı da şu:
Bu “ayyaş” ve “berduş”ların kırıp, etrafa savurdukları “içki şişeleri” yüzünden “orman yangınları” meydana geliyor ki, CHP’li Başkan, bunlara bir “tedbir” almak yerine, “ayyaşları karşısına almamak için” onlara göz yumuyor.
Duymuş olmalısınız... Salı günü akşama doğru, “Kurşunlu Kaplıcaları”nın hemen yanında “büyük bir orman yangını” oldu...
4 yangın söndürme uçağı ve 10 helikopterin yanı sıra, çevre il ve ilçelerden gelen onlarca itfaiye aracının müdahalesine rağmen yangın söndürülemedi ve 20-25 yılda yetişen güzelim çam ağaçları, gece boyu cayır cayır yandı.
Tabiî, bizim de ciğerlerimiz yandı...
40-45 hektarlık alandaki çam ağaçları, tam anlamıyla küle döndü ve yangın ancak Çarşamba sabahı söndürülebildi.
Peki, kim çıkardı bu yangını?..
İddialara göre; oyun oynayan bir grup çocuk... Ki, bunlardan biri tutuklandı... Ama, bir başka iddiaya göre; yangını çıkaran “5-6 serseri”den başkası değil!..
Olay, elbette soruşturuluyor... Ancak, “piknik alanı”nın bu “ayyaş”lardan temizlenmesi ve onlara “ailelerden ayrı bir yer” tahsis edilmesi gerekiyor. Bay M. Uğur Okay’ın, bu tedbiri derhal alması gerekiyor... Zira; “ayyaş, berduş ve fuhuş yatağı” haline gelen ormanlık bölgede, daha büyük facialar da yaşanabilir.
Dedim ya;
AK Parti İlçe Yönetimi’nin, sadece bu “olumsuzluk” ve “duyarsızlık”ları gündeme getirmesi bile yeter. O zaman, Salihli halkı “AK Partili Belediye” ile tanışır ve “hizmet” neymiş, görür...
Salihli’deki arkadaşlar ve okurlarımla, bunları konuştuk... Bu arada; sırf benimle tanışmak için, taa Denizli’den kalkıp, eşi, oğlu ve torunu ile Salihli’ye gelen Emin Avcı ve ailesine de, bu “sevgi”lerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Salihli’den yazacaklarım şimdilik bu kadar... Devamını, daha sonra yazarım inşallah...
Salihli’den İzmir’e geçip, orada da “Pilavcı Adnan” adlı okurumla uzun uzun sohbet etme imkânı buldum. Adnan’ın, benim nazarımda özel bir yeri var... Yıllardır telefonlaşıyorduk ama, ilk defa yüz yüze görüştük.
ÇALDAĞ FACİASI
Bir ara, ziraat mühendisi arkadaşım Hüseyin Emrem’le birlikte Turgutlu’ya gidip, “Çaldağ’daki facia”yı yerinde görme imkânı buldum ki; “Çaldağ faciası”nı ayrı bir yazımda değerlendireceğim...
Hasılı kelâm, 15 gün, dolu dolu geçti... Hele, Çaldağ’ın zirvesinden Gediz Ovası’nı seyretmek ve “yeşilin her tonu”nu seyredip, dalından “incir, üzüm, domates, biber ve erik” koparmak çok çok güzeldi...
Ancak, Çaldağ’daki madenden ovaya “zehir bulutları” inerse var ya; ne meyve kalır, ne yeşillik!.. Bir yandan yangınlar, bir yandan zehir bulutları, “Türkiye’nin en güzel ovası”nı bir “çöl”e döndürür ki, bu “katliam”lar bir an önce durdurulmalı.
Şimdilik, bu kadar!..

Kriz tüccarları!

Hatırlarsınız, 15 gün önce tatile çıkarken; sık sık çıkarılan “kriz”lerden yorulduğumu söylemiştim...
Gittim kriz, döndüm yine kriz...
Bir yanda CHP, bir yanda BDP, bir yanda da bazı işadamları!.. “Ülkenin hayrı”na ne varsa, onu “iptal” ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne giden CHP, yine bildiğini okumakla meşgul... BDP’liler ise, şimdi de “vergi vermemek” gibi akıl ve mantık dışı bir teklifle karşımızda!.. Hem vergi vermeyecekler, hem “para”ları kesilmeyecek!.. Nerede bu yoğurdun bolluğu?.. Demek oluyor ki; “kandan beslenme”nin yanına, şimdi de “krizden beslenme”yi eklediler... Ama şunu söyleyeyim; özellikle “Batı’daki Kürtler”in canını fena halde sıkıyorlar...
Ya, bazı “işadamı” ve “ekonomist”lere ne demeli?..
Başbakan Erdoğan; “Kriz yok... Bu defa, teğet bile geçmeyecek” dedi ya, adamlar, “kriz çıkmayacak” diye, kriz geçiriyorlar.
Sizin anlayacağınız; yine “kriz”lerin içinde buldum kendimi... Çaresi yok; “keriz”ler ve “kriz”lerle boğuşmaya devam edeceğiz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi