Spor yazarları birbirini sevmez...

Spor yazarları birbirini sevmez...

Hakikaten niye sevmezler?.. Her şeyi kendilerinin bildikleri zehabına kapıldıklarından olsa gerek!.. Bilir de, neyi bilir?.. Ne kadar bilir?..
Veyahut bilmenin sonu?..
Var mı böyle bir şey?..
Ya da şöyle devam edelim..
Bilinmeyen bir şey midir spor?.. Deveye hendek atlatmak mıdır?.. Matematik ilmi midir?.. Geometri midir?.. Felsefe midir?.. Sahi nedir ki bu spor?.. Bunun cevabı doğru verilmedikçe de spor yazdığını zanneden kişiler “kasıntı-kasıntı” gezinip dururlar.. Aşırı havaya girip, “Ulan biz ne adamlarmışız, bu memleket bizim kıymetimizi bilmiyor” diyenlerine ve de sokaklarda caddelerde “ayarlı volta” atanlarına bile rastlarsınız..
İçinde bulunduğum konum itibariyle sadece sportif alanlarda değil, diğer kulvarlarda da dolaşan birisiyim.. Size samimi söyleyeyim ki, kendisini beğenen, karşısındakini küçük gören (o da kendini matah bir şey sanmasından dolayı) kişilere, en çok spor kulvarında şahit oldum.. öyle tipler tanıdım ki, sanırsınız (haşa) küçük dağları bu hazretler yaratmış!.. Kibir, azamet, tepeden bakma, yüz üzerinden doksan dokuz!..
Hastalıklı kişiler aslında bunlar..
Ve acilen de tedavileri gerekir, diye düşünüyorum..
Son zamanlarda bunlardan bazıları çıkıyor, yeni spor yazarlarını “genç” diye, “tecrübesiz” diye, “meselelere yanlış yorum getiriyor” diye, aklınca fırçalıyor.. üstelik de “gafil, cahil” olmakla suçluyor.. Gazetelerde okuyoruz bunları.. Tam çadır tiyatrosu.. Hele bazılarında öyle bir “enaniyet” var ki, öyle “megaloman” bir fotoğraf veriyorlar ki sadece gülüyorsunuz!..
Yahu kardeşim, gençse genç!.. Yukarıda da belirttim, nedir bu spor?.. İki kere ikinin dört ettiği bir aritmatik kuralı mı?.. Ya da olmazsa olmaz imani hakikat mi?.. Kimi öyle yorumlar, kimi böyle.. Ne var bunu böyle uzatıp lastik yapacak!..
Bakın değerli dostlarım sonra ne olur, onu da söyleyeyim..
“Birisi çıkar, günün birinde iki satır yazı yazar ve her şeyi kendisinin bildiğini zanneden allamenin façasını öyle bir bozar, karizmasını öyle bir çizer ki, berikinin aklı dimağı durur..
Bir başka ifadeyle ustayı(!) .…nın üstüne oturtur..”
Yazı aleminin genci yaşlısı yoktur, değerli okuyucularım!..
Ve de meşhur atasözüdür; “el elden üstündür!..”
Tabii böyle arızalı tipler matbuat aleminin siyasetle uğraşan kısmında da bulunur amma velakin spor arenasında daha da çoktur..
En son bir misal.. Sivasspor’un itirazı..
Sivas 3. mü, yoksa 4. mü?..
Şimdiye kadar dolaşmadığı gazete kalmamış ve uyumsuzluğu pek çok kişi tarafından tefrika yapılmış bir eski tüfek, Sivasspor’un lig 3.’sü olması gerektiğini söyleyen bir spor yazarına yükleniyor..
Ama ne yüklenme!.. Hakaretin bini bir para..
Tamam, genç yazar tesbitinde yanlış düşünebilir..
öyle ya!.. İnsanın bilmediği ya da eksik bildiği şeyler olabilir.. Peki, eksiği tamamlama hakaretle mi olmalı?.. Kendinden eminsen eğer..
“Bak canımın içi, bak kardeşim, bu senin söylediklerin yanlış, doğrusu bu” dersin!..
Lisan-ı münasiple..
Ya da; kamil insana yakışır şekilde..
Kemal-i edeple.. Ama nerdeee?..
Ben bilirim!.. Ben böyleyim!..
Ben şöyleyim!..
Böylelerine “Süleymaniye’li Yaylı Ferit” ne derdi biliyor musunuz?..
“Cart kaba kağıt..”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi