Şefik Dursun

Şefik Dursun

Artık darbe yok, görev var

Artık darbe yok, görev var

Her 10 yılda bir ihtilal yapılan ülkemizde 12 Eylül darbesinden sonra durum biraz değişti. İyi bir devlet adamı olan rahmetli Turgut Özal’ın, Ordu ile diyalogunu sivil iradenin önemini vurgulayacak şekilde ve iyi ilişkiler içinde sürdürdüğünü biliyoruz. Özal’ın kısa şortla kendini karşılayan askeri kıtayı selamlaması sanıyorum hafızalarımızdan silinmemiştir. Ancak daha önemlisi 12 Eylül anayasası ve diğer temel yasaların yürürlükte olması, bazı kurumlara getirilen anayasal güvence nedenleriyle darbeye ihtiyaç görülmedi. 1990’lı yıllarda “Bak işte artık 10 yılda bir darbe konusu gündeme gelmiyor” diye değerlendirmeler yapılırdı. Aslında her 10 yılda bir darbeye gerek kalmamıştı. Çünkü darbenin getirdiği vesayet sisteminin gölgesinde yaşıyorduk. Ta ki 28 Şubat post-modern darbesine kadar... Hatta o günlerde malum nedenlerle darbeye niyet edildiği, ancak geç kalındığı bazı Ergenekon sanıklarının notlarından anlaşılıyor.

Ergenekon adı Başbakan Erdoğan’a suikast düzenlenmesi olayının ortaya çıkmasından sonra gündeme geldi. Hükümetin bu konu üzerine gidilmesiyle ilgili beklentileri, Genelkurmay’dan karşılık görmedi. Sanki Ergenekon, sanal bir yapı ve bu gereksiz büyütülüyordu!.. Buna rağmen hukuk sistemimiz içinde bu olaya karşı adalet mekanizması çalıştırılabildi!.. O günlerde olaya müdahale etmek isteyen HSYK’nın çabalarını unutmadık. Bu gün Ergenekon, Balyoz ve İnternet Andıcı gibi davalar, bu davalara esas olan belgeler artık Ordu içersinde darbe yapmaya teşebbüs edecek canlı bir mekanizmanın olduğunu ortaya koymuştur. Bazı Genelkurmay Başkanları, bu milletin ordusunun başı olanlar dahi bir şekilde bu darbeci yapının açığa çıkmaması için gayret göstermiş olsalar da...

Darbeye teşebbüs ettiği kesin olarak kanıtlanamamış, ancak yürüyen davalarda tutuklu olan subayların terfileri veya emeklilikleri hususunda Genelkurmay Başkanı ile sivil irade arasındaki anlaşmazlık dört generalin istifası ile sonuçlandı. Böylece ortaya çıkan tablo “ileri demokrasi” söylemlerinin yükseldiği ülkemizde sanki bir fırsata dönüştü. Bu süreç eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığına atanmasıyla sonuçlandı. Ayrıca YAŞ toplantısında üç kuvvet komutanlığına yeni atamalar yapıldı. Bu başlangıcın ülkemiz için hayırlar getirmesini diliyorum. Sonuçta yeni gelen komutanlar da Ordumuzun yetiştirdiği değerli subaylardır.

Ordu kendi içinde temizlik yaptı

YAŞ toplantılarında genellikle “disiplinsizlik” sebep gösterilerek İslamı yaşayan subayların Ordu’dan atılması kararları ağırlıklı olarak öne çıkar ve buna sayın Gül ve sayın Erdoğan muhalefet şerhi koyarak tavırlarını belirtirlerdi. Bu milletin evlatlarını içki içmiyor, hanımı başörtülü, eğlencelere katılmıyor diye Ordu’dan uzaklaştırmakla kendi yapılarını koruyacaklarını sananların bu gün artık düşüncelerinin iflas ettiğini görüyoruz. İstihbarat son derece önemli. YAŞ kararlarıyla atılmamak, kendilerini korumak isteyen Ordu mensupları da yeni bir yöntem geliştirdiler; bir nevi karartma yaptılar. Ergenekon sanıkları belgeler ortaya çıktıkça içlerindeki hainlerden söz ederlerdi. Bana göre “içimizdeki hainler” dedikleri bu milletin değerli subaylarıydı, “isimsiz kahramanlardı” ve mensup oldukları kurumları Ordu’nun yaşaması için bunları yapmaları gerekiyordu. Belgeler ve bu konuda yapılan konuşma kayıtları ile her şey gün yüzüne çıktı. Askerin hatalarına rağmen ayrıcalığı yavaş yavaş toplum tarafından kabul edilemez oldu. Daha doğrusu artık “kral çıplak” hale geldi, kimin ne işle meşgul oldukları görülmeye başladı. Dağda PKK ile vuruşan generallerle, şehirde oturan generallerin karşılaştırılmasını millet yaptı. Sonunda YAŞ toplantısında Cumhurbaşkanı ve Başbakanın direnmesiyle nokta konuldu. Ordu kendi iç temizliğine başladı. Bunu sağlayan Ordu’nun cefakar, fedakar insanlarını tebrik ediyor, kutluyorum... Ancak sivil iradenin sağlam duruşu olmasaydı bu hastalıklı yapı daha uzun süre etkili olabilirdi. Artık her şeyin eskisi gibi olmayacağına inanıyorum. Arzumuz Ordu’nun uyum içerisinde kendi işlerini en iyi şekilde yapmasıdır. Olanlara rağmen her şeyin bittiği söylenemez. Bu yapının, son YAŞ toplantısıyla önemli bir hasar görmüş olsa da, yaşadığını biliyoruz. Onlar da taktik değiştirerek varlıklarını sürdürecek, fırsatını bulabilirlerse istediklerini yapacaklardır.

Bundan sonra askerin darbe düşünmeyecek şekilde yetiştirilmesi önemlidir. Asıl olan devletin - Ordu’nun milletle kaynaşmasıdır. Bunun için hem eğitim gerekli hem de Ordu mensuplarını milletten ayıran şartlar değiştirilmelidir. Sadece bazı gazetelerin girebildiği, bazı TV kanallarının seyredilebildiği bir hayat değiştirilmeli; subayların milletle kaynaşması sonucu “millet iradesine” karşı darbe yapılacak sebep olmadığını kendilerinin görmeleri sağlanmalıdır. Bundan sonra işin yükü TBMM üzerindedir. Artık 12 Eylül vesayet sistemini tamamen ortadan kaldıracak Anayasal ve yasal düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi