Erdal Şafak

Erdal Şafak

Poker masası

Poker masası

Ramazan Bayramı'na "Kaddafi sonrası nasıl bir Libya doğacak" tartışmalarıyla giriyoruz. Kurban Bayramı'na da çok büyük olasılıkla "Esad sonrası Suriye" yorumlarıyla gireceğiz.
Kaddafi sonrası Libya için herkes farklı hesaplar yapıyor. Ancak, tıpkı Irak savaşı sonrasında olduğu gibi poker masasının bir tarafında kazananlar var, öbür tarafında da kaybedenler.
Kazananlar belli: Başta ABD, Fransa ve İngiltere olmak üzere NATO şemsiyesi altında operasyona katılanlar. Türkiye de -en çok- kazananlar safında. Bu listeye başta Katar olmak üzere birkaç Arap ülkesini, son dakikada trene atlayan İtalya'yı da ekleyebiliriz.
Kaybedenler ise poker masasından beş parasız kalkmış oyuncuların ruh hali içindeler. Kimler? Öncelikle BRIC ülkeleri. Yani, Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan. Tarihin cilvesi; BRIC'in bu 4 üyesi aynı dönemde BM Güvenlik Konseyi'nde yer aldılar. Rusya ve Çin veto hakkına sahip daimi üyeler olarak zaten Güvenlik Konseyi'nin demirbaşlarından. Brezilya ve Hindistan da geçici üye sıfatıyla Konsey'deler. Ve 4'ü de NATO'nun Libya'da operasyon yapmasına izin veren karar tasarısına çekimser kaldılar.
Kaybedenler grubuna dönem başkanlığını Güney Afrika'nın yürüttüğü ve Geçici Ulusal Konseyi son ana kadar tanımayan Afrika Birliği Örgütü üyesi kara kıta ülkelerini de eklemek gerekiyor.
Kaddafi rejiminin çökmesi "Ütülenler" arasında en çok Rusya'ya koydu. Çünkü çifte darbe yedi: Hem yeni dönemde Libya'nın petrol pastasından kolay kolay dilim alamayacak, alsa bile bir lokmalık bir şey olacak. Hem de çok ama çok önemli bir silah pazarını yitirecek. Rusya bu yıl dünyaya toplam 11.5 milyar dolarlık silah satmayı hedefliyordu. Bunun 4 milyar dolarını Kaddafi alacaktı.
Elbette yeni rejim de silah siparişleri verecek ama Rusya'ya değil, ABD'ye ve başta Fransa olmak üzere Avrupalılar'a. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin şimdiden ağzının suyu akıyor; Kaddafi'ye satamadığı savaş uçaklarını, füzeleri, tankları-tüfekleri yeni rejime pazarlayacak.
Libya yenilgisini herhalde uzun süre sindiremeyecek olan Rusya'da bir de Suriye paniği uç vermeye başladı.
Kolay mı; baba Hafız Esad döneminden, dağılan Sovyetler Birliği zamanından beri Suriye, Moskova'nın Ortadoğu'daki en sağlam müttefiki. En az 30 yıldır Tartus'ta üssü var. Sadece Rusya değil, eski Sovyet coğrafyası dışında tek üssü bu. Üstelik, yüzyıllarca inmeye çalıştığı "Sıcak Sular"da, yani Akdeniz'de.
Suriye ayrıca, Rusya'nın Arap coğrafyasında Libya'dan sonra en önemli pazarını da oluşturuyor. Taa Sovyetler Birliği döneminden bu yana. Zaten Beşar Esad'ın halkın üstüne sürdüğü tanklar, zırhlı araçlar Sovyet malı.
Rus medyasında Suriye ve Esad sonrası dönemle ilgili yayınlanan yorumlarda buram buram, "Irak'ta kaybettik, Libya'da dışlandık, Suriye'den de olursak, son 20 yılın en ağır diplomatik yıkımıyla karşılaşacağız" karamsarlığı kokuyor.
Ve de, "BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye operasyon tasarısını veto etsek bile Batı mutlaka Esad'ı devirmenin bir yolunu bulacak" teslimiyeti veya çaresizliği hızla yayılıyor.
Gerçekten Batı, Esad'ı devirmenin bir formülünü bulacak mı? Bana göre evet. Göreceksiniz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Şafak Arşivi