Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Özeleştiri mi?

Özeleştiri mi?

Eski Genelkurmay Başkanı Koşaner’in olduğu ileri sürülen konuşmalar bir özeleştiri olarak değerlendirildi. Her kurumda geçmişte yapılanların yanlışlığını söylemek bir sürpriz değildir. Yeni gelen aksaklıkları kendine göre tespit eder ve düzeltmeye çalışır. Söz konusu konuşmanın bazı suçlara atıfta bulunması yargının konusudur. Ama başka bir şeye de dikkat etmek gerekir.

Son günlerde ortaya çıkan belgeler ülkede yaşanan değişimi destekler niteliktedir. Burada şu sorunun cevaplandırılması gerekir: Deliller ve buna bağlı olarak yapılan hatalar tespit ediliyor ve düzeltme yoluna mı gidiliyor yoksa önce değişim tespit edilip sonra bunu destekleyecek deliller mi aranıp bulunuyor ve yoksa, bazı iddialara göre, bunların bir bölümü üretilmiş deliller mi?

Darbelerin iki boyutu vardır. Biri suç teşkil ettiği için hukuki yönü, diğer sonuçları nedeniyle siyasi yönü. Bunların hangisinin ön plana çıkacağına kim karar veriyor merak etmiyor musunuz? Mesela 12 Mart’ta her türlü delil devletin görevli kurumu tarafından ve hukuka uygun biçimde toplanmış iken yargı böyle bir teşebbüsün olmadığına karar verdi. Yargı siyasi projeye müdahale edemedi. O dönemde verilmiş ilginç bir Anayasa mahkemesi kararı vardır. İsmi zikredilerek devlet görevlisinin tarafsız olamayacağı, devletin yanında yer alacağı söylenmiş ve tarafsız olmadığı için tanıklığının kabul edilmemesine karar verilmiştir.

Bugün tam tersi bir süreç yaşanıyor. Hukuk ön planda ve her türlü delil tartışılmaya gerek görülmeden kullanılıyor. Üstelik deliller devletin kurumları tarafından toplanmıyor.

Amacımız bugün sergilenen tavrı eleştirmek değildir. Ancak siyasi sonuçları olan konularda devletin rol olması gerektiğini ve onu yanıltacak davranışlardan kaçınılmasını istiyoruz.

Türkiye’yi darbeye götüren sürecin bilimsel olarak incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir iktidar ister demokratik yollarla isterse darbe ile gelsin ekonomiyi kontrol edenler başarının belirleyicisidir. Darbelerde ekonomik güçle bürokrasi yan yaya gelir. Bürokrasiyi ülkeye hizmet ettiğine inandırmak için alt yapı hazırdır. Hakim ideolojiye göre ülkeyi var eden ve yıkılmasını : engelleyen egemen olan ideoloji idi. Bu ideoloji şunların ülkeyi yıkacağını söylüyordu: Komünizm, Kürtçülük,Türkçülük ve İrtica: Düşmanlarımız bunlara göre belirleniyordu ve onların bu vasıfları ön plana çıkıyordu. Bu ülkede etkin olan batılı güçleri ve onlarla işbirliği içindeki sermaye ve medyayı temize çıkarıyordu. Bugün yaşanan değişimi yeni bir sermaye sınıfı ve dış desteklerin olumlu tavrından bağımsız düşünemeyiz.

Bir ülkenin varlığını ideolojisine bağlamak yanlıştır. SSCB kendisiyle özdeş sayılan komünizmi bir günde terk etmiş ama yok olmamıştır. ABD liberalizmin bilinen ilkelerinin bazılarından vazgeçecek ama yıkılmayacaktır. Dünya görüşü şartlara göre belirlenir. Siz kendinizi değiştirmezseniz şartlar değiştirir. Eğer dünya üzerinde etkili bir güç olacaksak buna uygun bir dünya görüşüne sahip olmalıyız. Hem dünyaya yön vermekte etkili olmak hem de sadece kendini düşünmek çelişkidir. Parola şu olmalıdır: İnançlarım olacak ama bu beni düşünmekten alıkoymayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi