Fehmi Koru

Fehmi Koru

Atmayalım müzede sergileyelim

Atmayalım müzede sergileyelim

Hayatlarımızın istemediğimiz bölümlerini silebileceğimiz bir ‘delete’ tuşu yok. Hayat, bu yüzden, çok daha karmaşık...

27 Nisan’da (2007) verilmiş ‘e-muhtıra’, Org. Necdet Özel’in talimatıyla, Genelkurmay’ın internet sitesinden nihayet kaldırıldı. Bilindiği gibi, ‘e-muhtıra’, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek isteyenleri desteklemek ve Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararı almasını kolaylaştırmak için verilmişti. Askerler, böylece, siyasete son müdahalelerinin izini silmiş oldular.

‘Delete’ tuşu orada çalıştı.

Ahmet Kekeç, bizim gazetede, ‘e-muhtıra’nın Genelkurmay internet sitesine konduğu ilk günden başlayarak uzunca bir süre askere hulûs çakanlar için “Bu yazarları çöpe atın” tavsiyesinde bulundu. TV’lerde haber sunan, yorumlar yapanları da merceği altına alsaydı, daha zengin bir ünlüler listesi oluşturabilirdi.

İnsanların elinde ‘delete’ tuşu olsaydı, askerin siyasete müdahale ettiği 27 Nisan döneminde siyasetin sonunun geldiğine inanarak etrafa kılıç sallayanlardan bazıları, o günlerde yazdıklarını, söylediklerini silmek için onu kullanırlardı. “Çöpe atın bunları” tavsiyesine canları da sıkılmazdı.

Şimdi ise canlarının müthiş sıkıldığı anlaşılıyor; ‘çöpe atılma’ ile ‘artık miadlarını doldurmuş’ oldukları kast edildiği halde, tavsiyeyi başka yönlere çekmeye çalışmaları buna işaret ediyor.

Kendi hesabıma, her devirde askere bakıp hizaya geçmiş, sivil siyasete gün yüzü göstermemeye yeminli, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasından yana, bunların gereği neyse onu yapmaya ‘azm ü cezm ü kast eylemiş’ tiplerin, yaşamaya, yazmaya ve yorumlamaya devam etmelerini arzu ederim. ‘Yeni Türkiye’nin yapı taşları artık yerli yerine otururken, şakülü doğru tutturmak için, onların varlığına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.

Ne yapılmaması gerektiğini onlara bakıp daha iyi görebiliriz çünkü...

Ayrıca, varlıklarını yazarak ve yorumlayarak sürdürmeliler ki, onlar olmasaydı muhtemelen çok daha önce gerçekleşebilecek demokratik ortamı engellemekle ülkeye verdikleri zararı kendileri de görsünler...

Hatta bir ‘demokrasi müzesi’ oluşturulmalı, 27 Mayıs (1960) öncesinden başlayarak günümüze akan süreçte, ülkemizin yaşadığı her türlü türbülansta, fikir beyan etmiş kalem erbabının ‘günah galerisi’ herkesin görüş ve izlenimine sunulmalı.

Kimler yalan haberlerle ortamı zehirlemiş? Kimler, askere, “Ne duruyorsunuz, müdahale etsenize” mesajını yollamış... Kimler demokrasinin ırzına geçilirken ülkeye demokrasi geldiğini iddia etmiş... Kimler vatandaşlar arasına ayrılık tohumları saçma çabasına girmiş... Kimler yasakçılık, ayrımcılık, özgürlük düşmanlığı yapmış...

Müzenin bir kapısından giren, ‘inter-aktif’ yöntemle sergilenen manşetlere baksın, dönem yazılarını okusun, fotoğrafları görsün, görüntüleri izlesin, yorumları kulaklarıyla işitsin... Roman, öykü, oyun türünden destek ürünlerini de sergilemeli müzede...

Çöpe atılanları bile oradan çıkartıp müzeye yerleştirmeli...

Bazıları kişisel hesabımız olduğunu sanıyorlar böyle teklifleri duyduklarında; patronlara “Onu at, beni al” mesajı olarak yansıtan da var. Onların yerinde olmak sanki bir matahmış gibi...

Ellerinde hayatlarını istedikleri gibi sunabilecekleri bir ‘delete’ tuşu yok... İyi ki yok...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fehmi Koru Arşivi