Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

BM Raporu ve... İsrail, Tanrı’nın Elini Kıyamet’e Zorluyor!

BM Raporu ve... İsrail, Tanrı’nın Elini Kıyamet’e Zorluyor!

Saatler, önceki gün “geceyarısı”nı gösterirken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Paris’te kameraların karşısına geçiyor ve BM tarafından hazırlanan “Mavi Marmara Raporu”nun; henüz “resmen açıklanmadan basına sızdırılması”nın “üzüntü verici” olduğunu söylüyor ve ekliyordu: “Bu raporla ilgili haber, bizler Libya toplantısında iken geldi ve ben de bu konuyu BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’la görüştüm... Ban Ki Mun da şaşkınlık içindeydi... Daha Genel Sekreter’e sunulmamış bir raporun bazı basın organlarında yer alması ciddiyetten uzak bir durumdur.” Düşünebiliyor musunuz; Henüz “BM Genel Sekreteri”ne sunulmamış bir rapor, basına sızdırılıyor ve alelacele açıklanıyor. Demek oluyor ki; BM Genel Sekreteri, bir “kukla”dır, mutfakta “birileri” vardır!.. NYT, YAHUDİ YANLISI GAZETE! Raporun sızdırıldığı “gazete” de ilginç!.. Rapor, ilk önce New York Times gazetesine sızdırılıyor ve orada yayınlanıyor. New York Times, malûm; “Yahudi sermayesinin medyadaki en önemli temsilcisi olarak görülür ve İsrail yanlısı yayın yapmasıyla tanınır!” Raporun bu gazeteye sızdırılması kadar, “muhtevası” da çok önemli. Çünkü; başkanlığını Yeni Zelanda’nın eski Başbakanı Geoffrey Palmer’in yaptığı soruşturma sonrasında hazırlanan raporda, “tam bir İsrail ağzı” kullanılıyor ve “Mavi Marmara yardım gemisi”ni “korsanlar” gibi basıp, “9 Türk’ü katleden İsrail”, neredeyse “masum” gösteriliyor!.. Daha da tuhafı; “Terör devleti İsrail”in Filistin’e uyguladığı “abluka” da, bir “hak” olarak görülüyor!.. Tuhafın da tuhafı; “Asker kılığı”na girmiş “İsrail korsanları”nın Mavi Marmara’ya saldırısı esnasında, gemide bulunanların “şiddetli direniş göstermeleri” de, bir “suç” olarak gösteriliyor. Bu kadarına da yuh!.. “Raporun daha önce 3 defa ertelenmiş olması”nın sebebi, yeni yeni anlaşılıyor. Demek oluyor ki; Daha önceki raporlarda “İsrail’i suçlayan” ifadeler yumuşatılmış, “kıvamına getirilmiş” ve “en uygun gazete” olarak da New York Times görülüp, rapor onlara sızdırılmış!.. Sizin anlayacağınız; Rapor, “İsrail yanlısı!” Sızdırılan gazete de; “Yahudi sermayesinin medyadaki en önemli temsilcisi New York Times!” Taşlar, nasıl da yerine oturuyor!.. “İsrail yanlısı” bir raporu, kalkıp da “İsrail karşıtı” bir gazeteye, meselâ Akit’e sızdıracak hâlleri yok ya!.. Bu raporu en iyi kim değerlendirir?.. Elbette “Yahudi sermayesi” ile kurulan bir gazete, yani New York Times!.. BM’deki “İsrail köstebekleri” de, raporu işte onlara sızdırmış!.. İSRAİL’E 5 YAPTIRIM! Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, önceki gece saat 00.32’de AA’dan geçen açıklamalarında diyordu ki; ¥ “Yarın ülkemize döndüğümüzde muhtemelen öğleden önce bu konuda (Palmer raporu) kapsamlı bir açıklama yapacağız ve bundan sonraki adımlarla ilgili çok net tutumumuzu ifade edeceğiz.” ¥ “Yarın yapacağımız açıklama, raporun içeriğinden daha çok, raporun yayınlanmasına kadar İsrail’in beklediğimiz adımları atmamış olması ile ilgilidir.” Paris’te iken bunları söyleyen Ahmet Davutoğlu, dün sabah saat 06.00 dolaylarında Ankara Esenboğa Havaalanı’na indi. Ama, “öğleden önce” yapmayı plânladığı basın toplantısı “öğleden sonraya” sarktı!.. Niye sarktı?.. Çünkü, “İsrail’e verilecek cevaplar”ın, “yumuşak” değil, “daha sert” olması isteniyordu. Ki, öğleden sonra kameraların karşısına geçen Bakan Davutoğlu, hayli ciddi ve sert bir ifadeyle, “İsrail’e yaptırım kararları”nı açıklıyordu: ¥ “Türk-İsrail diplomatik ilişkileri ikinci kâtip düzeyine indirilecek, diğer diplomatlar Çarşamba gününe kadar ülkelerine döneceklerdir.” ¥ “İki ülke arasındaki askerî anlaşmaların tümü askıya alınacaktır.” ¥ “Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı olan Türkiye, sahildar devlet olarak, seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü tedbiri alacaktır.” ¥ “Türkiye, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı tanımamaktadır... Türkiye, bu ablukanın Uluslararası Adalet Divanı’nda incelenmesini sağlayacaktır.” ¥ “Mavi Marmara baskınının yerli-yabancı tüm mağdurlarına, hak arama süreçlerinde her türlü destek verilecektir.” Davutoğlu’nun bu sözleri, “Türkiye-İsrail ilişkilerinin resmen koptuğunu ve köprülerin atıldığını” gösteriyordu ki, “Bugüne kadar niye beklendi?” sorusu geldi gündeme... Doğru... Niye beklendi?.. Ankara, bu sorulara şu cevabı verdi: “Bu tedbirler daha önce açıklanacaktı... Bugüne kadar ertelendi, çünkü hem BM Raporu’nun yayınlanması beklendi, hem de müttefik ülkelerin iyi niyetli çabalarına fırsat tanındı.” O RAPOR “YOK” HÜKMÜNDE! BM raporu, “devletin zirvesi” tarafından da tepkiyle karşılandı... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Tarabya’da, “babasıyla birlikte kıldığı Cuma Namazı”ndan sonra kameraların karşısına geçti ve dedi ki; “BM tarafından hazırlanan Mavi Marmara raporu, bizim için YOK hükmündedir!” Yani, o raporu tanımıyoruz!.. O rapor, bir “paçavra”dır, Bir “kâğıt parçası”dır! Anlaşılan o ki; Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan “İsrail’e yaptırım” kararları; “devletin kararları”dır... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “bundan sonrası”na dair de önemli ipuçları verdi; “Şu an alınan tedbirler, devletin kararlılığını gösteren ilk adımdır, ilk aşamasıdır... Olayların seyrine göre, İsrail’in davranışına göre; daha ileride alınacak başka tedbirler de söz konusu olabilir... (...) Barış ve istikrarın sağlanması için, İsrail’in de atması gereken adımlar vardır... Bunları kendileri fark etmiyorsa, müttefikleri; onlara fark ettirecek şekilde anlatırlar!” AKDENİZ’DE BİZ DE VARIZ! Peki, anlatmazlarsa veya İsrail “bildiğini okumaya” devam ederse ne olur?.. Ki, İsrail Hükümeti, dün “özür dilemeyeceğini” açıkladı... Yani, bir anlamda; “kendi topuğuna kurşun sıkmış oldu!” Bu durumda, “yaptırım”lar devreye girer ve İsrail, bölgede “yapayalnız” kalır!.. Daha açık ifadesiyle; Akdeniz’de, rahat rahat at oynatamaz ve “korsanlık” yapıp, gemileri durduramaz... Özellikle de, “Türk gemileri”ni!.. Durdurmaya kalkışırsa da, karşılığını alır!.. Çünkü bu defa, karşısında sadece “masum yardım gemileri”ni değil, “savaş gemileri”ni bulacaktır!.. Kendi gemileri de; bundan böyle elini-kolunu sallaya sallaya dolaşamaz Akdeniz’de!.. Kıbrıs Rum Kesimi’ne veya Yunanistan’a gidecek gemiler, tıpkı onların Mavi Marmara’ya yaptıkları gibi, “sakıncalı” görüldüklerinde durdurulabilir ve aranabilir!.. Bu kararlardan sonra; İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi’nde rahat rahat “petrol” arayamaz!.. Çünkü Akdeniz’de, artık Türkiye de var!.. BİR SAVAŞ ÇIKAR MI? Bu durumun, bir “savaş sebebi” olacağını söyleyenler çıkabilir!.. Doğrudur, savaş çıkabilir!.. Ama, bunu başlatan taraf Türkiye değil, İsrail olur!.. ABD’nin şımarık çocuğu İsrail!.. Ki, böyle bir savaş, yıllardır öngörülmektedir!.. Öngörülen savaşın adı “Armageddon Savaşı”dır ve bu savaşın olmasını isteyen de, ABD’deki “Evanjelistler”dir!.. “Evanjelistlerin inancı”na göre; Dünyada iyiler ve kötüler vardır... İyiler, işte bu Evanjelistler yani Protestanlar ve kötüler de bunların haricinde kalan tüm dünya insanlarıdır. Hz. İsa geri gelecek ve dünyayı tüm kötülerden temizleyecektir. Bundan sonra “dünya saltanatı”nı kuracaktır. Bin yıllık bu saltanattan sonra ona inananlarla birlikte cennete gidecek, diğer insanlar ise Cehenneme yollanacaktır. “Evanjelist”lerin, sözkonusu “kehanet”in gerçekleşmesini beklemekle kalmayıp, aktif olarak birtakım teoriler geliştirdikleri ve bu yönde adımlar attıkları söylenmektedir. Hatta bazıları bu gayretleri “Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak” olarak nitelendirmektedir. Ki, bunun kitabı da yazılmıştır!.. İşte Evanjelistlerin gayret içinde oldukları konu bu... Şimdi şu aklınıza gelebilir; İyi de; bu anlatılanlarla “ABD-İsrail sevgisi”nin bağlantısı ne olabilir ki? Bunun cevabı da Evanjelistlerin dört gözle beklediği İsa’nın yeryüzüne inme şartlarından birinin gerçekleşmesi gerekliliğidir. Bu şart da, Büyük İsrail devletinin kurulmuş olmasıdır. Yani büyük İsrail devletinin kurulması; Evanjelistlerin özlemle beklediği İsa’nın yeryüzüne inmesi için en önemli ve gerekli şarttır. Yani büyük İsrail devleti kurulacak ki, İsa yeryüzüne insin ve iyiler kazansın, kötüler yok olsun. İşte bunun için Evanjelistler durup beklemek yerine büyük İsrail devletinin kurulması için ellerinden geleni yapıyorlar. Yani, Tanrı’yı kıyamete zorluyorlar(!) Ancak, İsrail şunu bilmiyor: Eğer “Armageddon Savaşı” çıkarsa, bu savaşta “9 milyon Yahudi ölecek” ve vadilerden oluk oluk Yahudi kanı akacaktır!.. AKDENİZ KARARI, BİR İLK! İsrail, “kendi sonunu getirecek” böyle bir savaşı istemiyorsa; “suçlu” olduğunu bir an önce kabul etmeli ve acilen “özür” dileyip, “tazminat” ödemelidir!.. Unutmamalıdır ki; Karşısında “eski Türkiye” yok!.. Eskiden olsa; “diplomatik ilişkilerde kriz” yaşansa bile, “askerî anlaşmalar” aynen devam ederdi... Hatta, bu uğurda “post modern darbe”lerle, “hükümetler bile düşürülür”dü!.. Ama, bugünkü Türkiye “askerî anlaşma”ları da askıya aldı! Hatta, dahasını da yaptı!.. Türkiye, hem de “ilk defa” açıkladığı bir kararla; “Akdeniz’de ben de varım” dedi... Yani, “uluslararası sularda da haklarını koruyacağını” ilân etti... Unutulmamalıdır ki; Doğu Akdeniz’de, “en uzun kıyısı olan ülke” Türkiye’dir!.. Ve İsrail, Akdeniz’de artık rahat rahat dolaşamayacak, “korsanlık” yapamayacaktır!.. İsrail, Davutoğlu’nun “açık bıraktığı kapı”yı iyi değerlendirmeli ve bir an önce “Türkiye’nin talepleri”ni yerine getirmelidir!.. Aksi halde; “Tanrı’nın Elini Kıyamete Zorlar” ve kendi sonunu getirecek “Armageddon Savaşı”nı erkene aldırmış olur!.. Ben; bunu bilir, bunu söylerim!..
============ CHP ve MHP niye rahatsız?
Herhalde biliyorsunuz; BM Raporu’nu “yok hükmünde” sayan ve İsrail’e karşı “5 yaptırım uygulayacağını” açıklayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na en sert tepki, CHP ve MHP’den geldi. CHP, “Askerî önlemler, askerî tedbirler de içeriyorsa bu çok tehlikelidir” derken, MHP, açıklanan “yaptırım”ların sonuç vermeyeceğini söyledi ve Hükümeti “Türkiye’yi itibarsızlaştırmak”la suçladı. Doğrusu, “İsrail’in bile göstermediği” tepkinin CHP ve MHP’den gelmesi, beni hayli düşündürdü... Merak ediyorum, CHP ve MHP kurmayları içinde “İsrail’le iş tutan” adamlar mı var!.. Yoksa, bu şiddet ve celal niye?.. Şu hâle bakın; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “Başkomutan” olarak “tebrik”leri kabul etmesi; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye göre, bir “sivilleşme” değil, “milleti silikleştirme” oluyor!.. Aynı MHP’ye göre; “BM Raporu’nun yok hükmünde sayılması” ve “İsrail’e 5 yaptırım” uygulanacağının açıklanması da, maalesef “silikleştirme”dir!.. İyi, hoş da; Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ne yapsın şimdi?.. İsrail karşısında hazırola geçip, “selâm”a mı dursun, yoksa önünde mi eğilsin?.. O zaman Türkiye, “kişilik” mi kazanırdı?.. Biz “erkek”leri de biliriz, “ürkeklik”lerini de!.. Söyleyin Allah aşkına; “IMF’nin emirleri” doğrultusunda “15 günde 15 yasa” çıkartan “Kemal Derwish kanunları”nı imzalayan bu Bahçeli değil miydi?.. Açtırmayın kutuyu!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi