Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

İnanmak ve gereğini yerine getirmek

İnanmak ve gereğini yerine getirmek

Her inanan erkek ve kadının iman etmesi gereken bir ayet meali ile bu haftanın mesajına başlamak istiyoruz:
“Hakikati(gerçeği) ortaya koyan Allah’ın mesajlarını sana aktarıyoruz. Eğer Allah’ın bu ibret dolu mesajlarına inanmayacaklar da, başka hangi habere, hangi söze inanacaklar?” Casiye Suresi, ayet 6.
İsterseniz, ilgili ayet mealini bir daha, bir daha yetmez, birkaç gün sıcak gündemimize alalım ve manen doyuncaya kadar, “İnandım Allahım” deyinceye kadar okuyalım ve üzerinde derin derin düşünelim. Ailecek düşünelim. Eğer bir dernek, vakıf veya sivil toplum kuruluşunda sorumlu olarak hizmet veriyorsak, yönetim kurullarımıza okuyalım, hatırlatalım ve ortak akıl olarak bir daha düşünelim. Bunun kararlı, azimli ve geri adım atılmaması gerekli bir vazife, bir görev olduğuna yönelik, inançta bir zaafımız, noksanlığımız varsa, hemen tövbe edelim. Sad Suresi’nin 67-68. ayetlerini bir daha okuyalım:
“Bu Kur’an-ın indirilişi, Muhammed’in peygamberlikle görevlendirilmesi büyük bir olaydır, büyük bir haberdir. Ama siz onun tebliğine, ilkelerinin yaşanmasına engel tedbirler alarak yüz çeviriyorsunuz.”
Elbette biliriz ki Kur’an’dan yüz çevirmenin bedeli ağır olur. 24 saatimizi mercek altına alacak olur ve üzerinde tarafsız olarak düşünürsek, dünyaya ait olan her olay ve hadise ile yakinen ilgilendiğimizi, onlara zaman ayırdığımızı vicdanımız söyleyecektir. Aynı vicdanımız, Allah katından gelen ölümsüz kitap olan Kur’an’a ne yazık ki istenilen ilgi ve alakanın gösterilmediğini, hak ettiği şekilde ilgilenmediğimizi de söyleyecektir.
Ergenekoncuların bozulduğu bir konu var, yapıp etiklerine değil, bunları sızdıranlara, haber verenlere kızmaları, bağırıp çağırmalarıdır. Şimdi hep birlikte Lokman Suresi’nin 16. ayetine yönelelim ve doğruyu, olup bitenlerin ne olacağını bizzat Rabbimizden öğrenelim.
“Ortada yalnızca hardal tanesi kadar bir şey de olsa, yaptıklarınız bir kayanın içinde saklı da bulunsa yahut göklerin tepesinde ve yerin derinliklerinde de olsa Allah onu açığa çıkarır. Çünkü Allah, akıl-sır ermez bir hikmet sahibidir ve her şeyden haberdardır.”
Buyurun, Lokman Suresi’nin 16. ayetinin verdiği mesajı, haberi, bilgiyi defalarca okuyalım. 24 saatimizi veya bir haftamızı, geriye bıraktığımız bir yılımızı kendi imkânlarımızla masaya yatıralım ve ilgili ayet ile karşılaştıralım. Bir günümüzün, bir haftamızın envanterini (dökümünü) çıkaralım. Çok mu zor acaba? Bir haftada radyoya, televizyona ve gazeteye ayırdığımız zamanı hesap edelim. Günde bir saatten 7 saat yapar. Yedi günde yedi saatimizi gazete, radyo ve televizyona ayırdığımız kesin. Soralım şimdi vicdanımıza: Bir hafta içinde Rabbimin katından gelen Kur’an’a, ayırdığımız zaman ne kadar oluyor?
Eğer bu ve benzeri konular, güncel değilse (hâşâ), güncel olan nedir? Muhammed İkbal der ki: “Yüce Allah, ihtiyarlamış dünyayı gençleştirmek için Kur’an’ını gönderdi.” Biz Kur’an’ı değil, Kur’an bizi gençleştiriyor. İlgilenirsek, seve seve ve ihtiyaç duyarak zamanımızı verebiliyorsak, Kur’an, bize arkadaş oluyor. Hem de candan bir arkadaş. Böyle bir arkadaşa sırt dönmek, mesafe koymak, varlığını yokluğunu eşit tutmak, en azıyla bir ahmaklık olur. Öyle ise buyurun ilahi ikram sofrasına hep birlikte oturalım. Ailecek, cemaatcek ve toplum olarak birlikte nimetten istifade edelim. Afiyet olsun efendim. Selam ve saygılar sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi