Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Tayyip Usta’nın yeri

Tayyip Usta’nın yeri

Tayyip Usta yine ustalığını konuşturdu...

Türkiye’de alışageldiğimiz İslami ağırlık taşıyan süpermarkete pek dokunmadı, amma Tunus diyarında bir yeni LAİKLİK reyonu açtı...
Ne demek yani?
Kendileri kabul etmemelerine rağmen kendine inananlara öyle bir laiklik şeması çizdi ki cümleten şaşırıp kaldık...
Laiklik dinsizlik değilmiş...
Onu yeryüzünün en keskin laik siyasetçisi Deniz Baykal usta da hep söyler dururdu...
Laiklik sanıldığı kadar ladini ağırlık taşımazmış...
Pes doğrusu...
Zaten hiç kimse mevzuat korkusundan bildiğini açıkça söylemiyor ki...
Biz 80 yıla yakın bir süredir laiklik köprüsünde kırbaçla terbiye edilmekteyiz...
Çekmediğimiz çile kaldı mı?
Hanımların başlarını kapamalarına laiklik mani olmadı mı? Ya da öyle bir imaj yüklenmedi mi?
İmam-Hatip mezunlarının asker-polis olamamaları, bazı fakültelere kabul edilmemeleri, ne kadar süre sonra? Yani tohuma kaçmadan önce Kur’an öğrenmenin yasaklığı ne sebeptendi?
Yazarımız, düşünürümüz az mı işkence gördü laiklik cenderesi altında?
Bu övgü niçindir acaba?
Yoksa bir LAVUK mu kabul ediliyoruz?
Anladık, en muteber laiklik çorbası, laiklik salatası, laiklik dolması Tayyip Usta’nın dükkânında yapılır... Artık hep oradan yiyip içelim... CHP ustalarının dükkânlarına gitmeyelim...
En gedikli laikçi Deniz Baykal’a, MHP laikçisi Devlet Bahçeli beye, Yekta Güngör Özden’e itibar etmeyelim...
Askerin elinden LAİKLİK silahını alalım...
Peki şu zavallı ARAP kardeşlerimize laiklik reklamı yapmanın anlamı nedir?
Türkler 80 sene çilesini çektiler, bir müddet de Araplar çeksin mi?
Kör olasıca siyaset!..
Ziya Gökalp’ten bir dörtlük okudu diye kodese tıkılan sayın Tayyip Erdoğan, neden mahkûm olduğunu hangi sebep ve saikle unuttu?
Unutmadı ise bizi lavuk mu sanıyor?
Aklına estikçe yön değiştirip, bizlere de yönümüzü değiştirmeyi mi salık veriyor sayın usta?
Ben bu meseleye akıl erdiremedim doğrusu...
Korkarım, Kılıçdaroğlu, Aşil’in topuğunu ayan-beyan gördü...
Hiç önemli değil!..
Ben aslında geçmişin en tanınmış teröristlerinden Teslim Töre’nin köyüme kurulacak füze savunma radarını düşünmekteyim...
Amerika girdiği yerden çıkar mı usta?
Füze Kalkanı tuzağına düşmemizi kesin olarak görmekteyim...
O menhus kalkanın İsrail güvenliği için olduğunu anlamamak ustalık mıdır, hastalık mı?
O Amerika ki, Filistin’e devlet kurma kararı verilse dahi “VETO” edeceğini şimdiden açıklayan Amerika, kimin için VETO silahı çekecek?
Kötü bir alışkanlığımız vardır:
“Bizdendir” şak şak şak, öpücükler...
“Onlardandır” kahrolsun!..
Ne kadar tehlikeli bir alışkanlık...
Kimileri modaya uymakta acele davranıyor...
Kimileri de benim gibi beyaza BEYAZ, siyaha SİYAH demeyi namus borcu telakki ediyor...
Önemli olan insan değil, insanın fiilleridir...
İyi ise kötü deme, kötü ise iyi deme...
Çünkü zamanla kişiler de, görüşler de değişebiliyor... Değişmez olan şey hak ve hakikate riayettir...
Aslan, fena halde yaralanmış... O civardan geçen tilki görür ve der ki: Sayın kralım, bizimkiler ava çıkmıştı seni onlar mı yaraladı?
Aslan şöyle bir bakar: “Ben bu yaradan ölmezdim, amma tilkinin sözünden ölürüm...”
Laiklik çorbası şifalı olsun!..


Yiğitten korkulmaz, şirretten korkulur
Ölümden değil de milletten korkulur
Sıradan hadiseler kalmaz zihinde
Aklı-selimdeki cinnetten korkulur...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi