Erdal Şafak

Erdal Şafak

Bahar medyası

Bahar medyası

SABAH'TAN MEKTUP
SABAH'ta günün ilk yazı işleri toplantısına çok sıkı hazırlanırım: Önce Ankara Bürosu'ndan, Özel İstihbarat'tan, Haber Merkezi'nden ve magazinden spora kadar tüm servislerimizden özel haberlerinin listesini alırım.
Sonra ajansları tararım: AA, Cihan, İHA, AFP, AP, Reuters...
Daha sonra dünya medyasına göz atarım. Kanada'dan Japonya'ya, Rusya'dan Güney Afrika'ya, ABD'den Çin'e kadar. "Kidon.com"un "Media-link" servisi sayesinde küresel medyanın tüm önemli gazeteleri bir "Tık" ötemdedir.
Dün de bu "Ritüel"i yerine getirirken, Cezayir gazetelerinin manşete taşıdıkları bir habere çok güldüm. Başlıkları şöyleydi: "Facebook'un ilk yenilgisi!"
Habere göre, Tunus, Mısır, Libya ve Suriye'deki başkaldırılarda önemli bir rol oynayan bu "Sosyal medya" platformu, Cezayir'de de fitili ateşlemeye kalkmıştı. 17 Eylül Cumartesi günü halkı Abdülaziz Buteflika rejimini devirmek için sokağa dökülmeye çağırmıştı.
Ve... Hiç kimse sokağa inmemişti. Cezayir medyası haberlerinde Fransızca kelime oyununa da başvurmuştu. "Canicule, canulard'a ağır bastı" diyorlardı. "Canicule" boğucu sıcak demek, "Canulard" ise şaka...
***
Cezayir'de olup biteni medyadan izliyorum ama, Arap Baharı'nın Afrika'daki diğer üç durağını, Mısır, Tunus ve Libya'yı, Başbakan Erdoğan ile geçen hafta bu diyara yaptığımız gezi sayesinde yakından görme fırsatı buldum. Üç ülkeyi de, üç ülkenin medyasını da. Durumları kısaca şöyle:
Mısır'da 30 yılı aşkın süre Hüsnü Mübarek rejiminin ağır sansürü, meslektaşlarımızı iyice uyuşturmuş. Yeni yeni kendilerine geliyorlar. Yeni yeni çeşitleniyorlar.
Libya'da 40 yılı aşkın süre Muammer Kaddafi'nin "Tek adam, tek ses" politikasının çoraklaştırdığı medya ilk filizlerini vermeye çabalıyor. Yeni rejimle, yeni yönetimle en azından şimdilik organik bağı olmayan gazeteler doğuyor. Ne kadar giderler, nereye kadar giderler? Önümüzdeki aylarda göreceğiz.
Tunus'a gelince; bu ülkenin basınını yıllardır yakından izlerim. Zeynel Abidin Bin Ali yönetiminde geçen 30 yıl boyunca manşetleri hiç değişmedi: "Bin Ali, Kızılay heyetini kabul etti", "Bin Ali yeni öğretim yılının başlaması nedeniyle öğretmenler birliği heyetiyle görüştü", "Bin Ali, küresel krizin Tunus'a muhtemel yansımalarını değerlendirmek için bankacıları kabul etti..."
O kadar Bin Ali bağımlısı olmuşlardı ki, "Yasemin Devrimi"nin ilk günlerinde yayınlarına ara verdiler. Nasıl manşet atacaklarını kestiremediler, bocaladılar. Bunda elbette Tunus medyasının önemli bir bölümünün Bin Ali hanedanının elinde olmasının da payı vardı.
Ya şimdi? Uluslararası basın ve medya kuruluşlarının da desteğiyle Tunuslu meslektaşlarımız "Gazetecilik eğitimi"nden geçiriliyorlar. Yani, gazeteciliği öğreniyorlar.
Heyette yer alan AK Parti'nin üst düzey bir yöneticisi, Mısır-Libya-Tunus'taki manzarayı gördükten sonra, "İyi ki Atatürk cumhuriyeti kurmuş, iyi ki 60 yıl önce demokrasiye geçmişiz. Yoksa bunlar gibi olacaktık" diye cumhuriyeti kuran ve demokrasiyi getiren kadrolara hayır dualar okudu.
İnsanın boğazını düğüm düğüm, gözlerini dolu dolu yapan şarkıyı mırıldandım: "Bir başkadır benim memleketim..."
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Şafak Arşivi