Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İşler yolunda...

İşler yolunda...

İsrail sorun çıkarıyor. Rumlarla ipler geriliyor. Terör henüz durdurulmadı. NATO ile ilgili sorunlar var. ABD ile ilgili de. Ama yine de işler yolunda..
İsrail Güneyde Kürt, Doğuda Ermeni, Batıda Yunan ve Akdeniz’de Kıbrıs Rumlarını kışkırtarak Türkiye’yi dört cephede birden sıkıştırmaya çalışıyor..
Bu işler sonuçta Türkiye’nin işine yarıyor.. Bu olayların arkasında İsrail oluyor olması, hem bu işbirlikçiler açısından bir talihsizlik, hem de İsrail bu çabaları ile suçüstü olmuş oluyor..
İsrail’in Türkiye’ye kafa tutması Türkiye’nin elini güçlendiriyor..
İsrail hemen tazminat ödemeyi kabul etse ve özür dilese idi, bu Ankara’yı zora sokardı.. Hoş o zaman da daha başka şartlar öne sürülecekti. Gazze’ye uygulanan ambargonun kaldırılmasından İsrail hapishanesindeki Filistinlilerden tutun da sınır tartışmalarına Kudüs’ün statüsüne ve Mescidi Aksa ile ilgili sorunlara kadar daha bir sürü konu başlığı sözkonusu..
İsrail iki arada bir derede kaldı ve buradan çıkamaz..
Sıkıştığı köşeden çıkmak şöyle dursun, kendini daha da çıkmaza sürükleyecek adımlar atıyor..
Türkiye’nin kendini ifade edebilmesi için bir negatif örneğe ihtiyacı vardı. İsrail kendisi gönüllü olarak bu rolü üslendi.. Türkiye’nin bölgede saygın bir rol üslenebilmesi için İsrail’in dizginlenmesi gerekiyordu. Türkiye de İsrail karşısında otomatikman bu rolü üslendi..
İslam coğrafyasındaki gelişmelerle ilgili olarak batılı ülkeler savruldu. ABD artık o rolün adamı değil.. Batı kendi can derdine düşmüş durumda.. AB Yunanistan’ı bile kurtaracak bir çözüm üretemiyor.. Yunanistan’ın kurtarılması için 2 yıl süre ile Yunanistan’ın Türkiye’ye bağlanması ve ekonomiyi Erdoğan’ın yönetmesi şaka yollu da olsa konuşuluyor..
İnanılması güç ama, artık Türkiye’nin AB üyeliği değil, Yunanistan gibi ülkelerin Türkiye’ye bağlanması dillendiriliyor..
Yunanistan’ı kurtaramayan AB, İtalya’yı, İspanya’yı nasıl kurtaracak?
Batı, kendisi himmete muhtaç bir dede, nerdeki gayrıyı himmet ede..
Artık IMF’nin kapısında bekletilen bir Türkiye yok. Başbakan ABD’ye giderken, Erdoğan Obama’dan randevu istemeden Obama ABD seyahati sırasında 90 dakika görüşmek için randevu talebinde bulunuyor..
Türkiye’nin sorunları için ABD’den tavsiye almaya giden Türkiye yerine, Afganistan, Irak, Suriye, Filistin, İsrail, Kuzey Afrika, NATO, Erken Uyarı Sistemi Füze Kalkanı ve tabii İran konusu da masada olacak.. Irak konuşulurken PKK ve terör olayı, İsrail konusu konuşulurken, Filistin’in tanınması, Kudüs ve Gazze konusu da gündeme gelecek muhtemelen..
Hani insansız hava araçları ve bazı askeri alımlar dışında, yeni borç alımı ya da borç ertelemesi gündemde olmayacak.. Mesela İran’ın nükleer programı konusunda bu kadar hassasiyet gösteren batının İsrail’in nükleer silahları konusundaki ilgisizliğini de soracaktır herhalde Erdoğan Obama’ya.
Erdoğan’ı ABD’de yoğun bir gündem bekliyor. BM’de yapacağı konuşmada da, BM’nin yapısı ve uluslararası sorunları, İslamifobia, Afrika’da yaşanan açlık ve diğer bölgesel, uluslararası sorunlar konusunda çarpıcı açıklamalar yapması bekleniyor..
Erdoğan’ın ABD’de, BM genel kurulundan önce ve sonra da birçok ülke devlet ve hükümet başkanı, uluslararası örgüt temsilcisi ile de bölgesel ve uluslararası sorunlarla ilgili görüş alışverişinde bulunması bekleniyor..
Erdoğan yoğun bir gündemin ardından Türkiye’ye döndüğünde, yine, bu defa da Ankara’da yoğun bir gündem onu bekliyor olacak.. Öncelikle yeni Meclis’in açılışı var.. Terör bir diğer öncelikli konu.. Her an bir kara operasyonu olabilir.. Tabii bu arada BDP’lilerin Meclis’e gelip yemin edip etmeyeceklerini, gerilimi artırıcı bir olay çıkartıp çıkartmayacaklarını görmek gerek.. MİT-PKK diyaloğu tartışmalarının ardından daha hassas bir hal alan bu konuda umarım işleri daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına sebeb olacak yanlış bir şey yapılmaz..
Ve tabii Türkiye’nin bugün için bir diğer en önemli sorunu; Anayasa değişikliği.. Ekim’le birlikte bu konu da gündemdeki yerini alacak..
TSK ile ilgili yeni düzenlemeler, yeni operasyonlar, yeni davalar, yeni iddianameler, yeni dalgalar, yeni tutuklamalar, derken ekim ayına fırtına gibi gireceğiz.. Susurluk davası, Muhsin Yazıcıoğlu davası, 12 Eylül davası, hepsi ekimi bekliyor.. Sıcak bir kış bizi bekliyor..
Selâm ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi