Büyük Birlik camiasını takdir ve tebrik ederek başlayalım söze, bir vasiyet kılalım illa size.

Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının hayatını kaybettiği helikopter kazasının üzerinden iki buçuk yıl geçti.

Geçen bu süre içinde yaşanan gelişmeler, kaza ile ilgili kırk türlü sorunun cevapsız kaldığını ortaya serdi.

***

Düşen helikopterin aranmasından başlayıp, Devlet Denetleme Kurulu raporlarından çıkan sonuçlara kadar, pek çok kafa karıştırıcı nokta bulunuyordu.

Arama sırasında yapılan "Yazıcıoğlu yaralı olarak bulundu" açıklamasını nasıl izah etmek mümkün değilse, helikopter enkazından uçuş bilgilerini ihtiva eden cihazların sökülmesini izah etmek de aynı şekilde mümkün ve makul değildir.

***

Kaza mahalline günler sonra ulaşılabildi.

Yanlış yönlendirme yüzünden, bütün tepeler arandı fakat bir tek kazanın olduğu yere gidilmedi.

Hâlbuki civar köylerde yaşayan görgü tanıklarının ihbarları vardı.

Telefon ederek bildirmişlerdi.

Neden dikkate alınmadığını açıklayacak bir yetkili çıkar belki.

***

Ekipler, kar üstündeki cesetlerle ilgilenirken, birilerinin de helikopter başında, vidalarla meşgul olduğu bizzat Cumhurbaşkanı Gül tarafından açıklandı.

Kamera görüntüleri savcılığın elinde.

Bugün itibariyle Genel Başkan Mustafa Destici ve Gülefer Yazıcıoğlu, yetkili savcı ile görüşecek ve o vida meraklısı üniformalı kişilerin kimliği ortaya çıkacak.

Ardından ne gibi gelişmeler yaşanacağını hep beraber göreceğiz.

***

Bendeniz kaza gününden beri aynı kanaate sahibim.

'Kaza' kelimesini kullanma sebebi de suikast olduğunun kesinlik kazanmamasıdır.

Herkes biliyor ki eğer bu şekilde üzerine gidilmeseydi dosya kapatılacaktı.

Bugüne kadar örtbas edilen cinayetler, suikastlerde olduğu gibi.

Bu defa ısrarla karanlık noktaların aydınlatılması istendi.

Cevapsız ya da cevabı mantıksız soruların çözülmesi için ısrar edildi.

DDK raporunda, karanlıkta kalmış 70'den fazla noktaya dikkat çekildiğini biliyoruz.

BBP ve Yazıcıoğlu ailesi, başından bu yana ikna olmak istiyor.

Hepsinden önemlisi, devlet de bu olayı çözümsüz bırakmayı kabullenmedi.

***

Sıradan bir kaza olmadığı kesinleşirse, suçluların peşine düşülecek.

Muhtemeldir ki sebebi de ortaya çıkacak.

Eğer şüpheler gerçeğe dayanıyorsa, o kaza bir suikast ise, failler aramızda dolaşıyor demektir.

İşte böylesi hadiselerin en çirkin taraflarından biri de bu.

Katillerin, çoğu zaman "başsağlığı dilemek" için gelenler arasında olduğu, hatta cenaze törenine katıldıkları görülmüştür.

Belki burada da aynı durum söz konusu.

***

İşte takdir ve tebrik etme mecburiyeti, bu sebeplerden.

Şüpheli olmasına rağmen hiç kimse kendi başına hak arama, intikam alma yoluna gitmedi.

İçi kavrulsa da herkes hukuk içinde kalmayı tercih etti.

Yarın bir takım suçlular ortaya çıkar da mahkeme yoluna düşerse, Büyük Birlik camiası yine aynı tavır içinde olacaktır.

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, hukuka bağlılığın ne kadar önemli olduğunu, kardeşlerine çok iyi öğretmiş demektir.