M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Gerçek dindar, Sahte Dindar

Gerçek dindar, Sahte Dindar

İki çeşit dindar vardır. Gerçek dindar, sahte dindar. Bu iki sınıf da kendi içlerinde kategorilere ayrılır.

Bunların özelliklerini sayalım:

*Gerçek dindar gıybet etmez, sahtesi bol bol eder. Gıybet etme denildiğinde, "Benim bu yaptığım gıybet değil ki..." cevabını verir.

*Gerçek dindarın itikadı sahihtir. Sahtesinin inançlarında bid'atler vardır.

*Gerçek dindar kendini övmez, sahtesi över de över.

*Gerçek dindar ihlaslıdır ama ben ihlaslıyım demez; sahtesi ihlassızdır, durmadan ben ihlaslıyım der.

*Gerçek dindar paraya ve dünya malına âşık değildir; sahtesi paraya âdeta tapar, zengin olmak için her haltı yer.

*Gerçek dindar ben demez, sahtesi günde bin kez ben der.

*Gerçek dindarın elinden ve dilinden Müslümanlar selamettedir. Sahtesinden değil.

*Gerçek dindar, bütün mü'minlerin tek bir Ümmet oluşturduğunun bilincinde ve idrakindedir. Sahtesi parça, cemaat, tarikat, grup taassubu, militanlığı sergiler.

*Gerçek dindar yalan söylemez, sahtesi söyler.

*Gerçek dindar verdiği sözü tutar, sahtesi tutmaz.

*Gerçek dindar emanetlere ihanet etmez, sahtesi eder.

*Gerçek dindar riyasete talib olmaz, matlub olursa, ehliyeti yoksa kabul etmez.

*Gerçek dindar ile sahte dindarı birbirinden ayıran en önemli ölçü ve kıstas para ve maddî menfaattir.

*Gerçek dindar haram yemez, sahtesi bol bol yer.

*Gerçek dindar lükse, israfa, sefahate kapılmaz; kanaatli, iktisatlı, mütevazı, ölçülü bir hayat sürer; sahte dindar israf eder, Nemrud ve Firavun gibi lüks, ihtişamlı, şatafatlı yaşar.

*Gerçek dindar nafile ibadetlerini kimseye göstermez, sezdirmez, söylemez; sahtesi davul çalarak bildirir, duyurur.

*Gerçek dindar yalakalık, meddahlık, yağcılık yapmaz; sahtesi yapar.

*Gerçek dindar kendi günah ve ayıplarına bakmaktan ve üzülmekten, başkalarınınkileri göremez; sahte dindar kendi gözündeki merteği görmez, başkasının gözündeki saman çöpünü görür.

*Gerçek dindar başkalarının ayıp ve günahlarına karanlık gece gibi olur; sahte dindar projektör tutar.

*Gerçek dindarda rahmanî tecelliler görünür, sahte dindarda şeytanî ışıltılar.

*(İkinci yazı)
Cemaat Mutaassıbı Kardeşime Açık Mektup

Bir İslam şehrinde, bir İslam ülkesinde durumun iyi olması, Müslümanlığın yaşanması aşağıda sayacağım ölçülerden anlaşılır:

(1) Orada halkın inancı Kur'ana, Sünnete uygun sahih bir inanç mıdır?

(2) Orada halkın büyük çoğunluğu beş vakit namazı kılmakta mıdır?

(3) Orada hür ve mukim erkekler farz namazları cemaatle mi kılmaktadır?

(4) Orada Müslüman kadınlar ve genç kızlar şer'î tesettürlü müdür?

(5) Orada zekat vermesi gerekenler, zekatlarını Kur'ana, Sünnete, fıkha ve Şeriata uygun şekilde veriyorlar mı? Bu zekatlar Kur'ana, Sünnete, fıkha, Şeriata uygun şekilde sarf ediliyor mu?

(6) Orada Cuma ezanı okununca işyerleri, dükkanlar, atölyeler, fabrikalar kapanıyor, ticaret duruyor ve Müslüman halk akın akın camilere gidip Allah'ı zikr ediyor mu?

(7) Orada Allah'ın inzal etmiş olduğu hükümlerle mi hükm ediliyor?

(8) Orada nehar-ı Ramazanda alenen nakz-ı siyam ediliyor mu?

(9) Orada bütün Müslümanların biat ve itaat ettikleri bir genel başkanları, bir İmam-ı Kebirleri, bir Emirülmü'minînleri var mıdır, yok mudur?

(10) Orada yaşayan Müslümanlar, çeşitlilik içinde sarsılmaz bir Ümmet birliği çatısı altında mı yaşıyorlar, yoksa paramparça, darmadağın mı olmuşlar?

(11) Orada İslam ahlakı uygulanmakta mıdır?

(12) Oradaki idare ve düzen şeffaf ve temiz midir?

(13) Orada can, mal, din, ırz, neseb güvenliği var mıdır?

(14) Orada zina suç ve ahlaksızlık sayılıyor mu, sayılmıyor mu?

(15) Orada halkı bilgilendirecek, uyaracak, aydınlatacak, müjdeleyecek, korkutacak, çekip çevirecek, Müslümanlara nasihat edecek icazetli ve gerçek ulema, fukaha ve mürşidler var mıdır?

(16) Dünyanın her yerinde zulme uğrayan Müslümanlar ve gayr-i Müslimler oraya iltica etmek istiyorlar mı?

(17) Orada lüks, israf, sefahat var mıdır, yok mudur?

(18) Orada içki, kumar, her çeşit fuhuş, zina, büyük günahlar, çeşit çeşit şehvetler küstahça, açık şekilde, korkusuzca, sere serpe işleniyor mu?

(19) Orada yaşayan Müslümanlar dergah, zaviye ve tekkelerde toplanıp namaz kıldıktan sonra topluca zikrullah yapabiliyor mu?

(20) O ülkenin en büyük camisinde namaz kılınıyor mu, yoksa bu cami müze haline mi getirilmiş?

(21) Orada Deccaliyet, Süfyanilik, Tâğutluk baskısı yoğun ve yaygın mıdır?

(23) Ülkenin eğitim sistemi Tevhidî İslam eğitimi mi, yoksa Tağuti eğitim midir?

Bana hakaret eden cemaatçi kardeşim!.. Allahın selamı, rahmeti, bereketi hepimizin üzerine olsun, Hak Teala hazretleri hepimizi ıslah eylesin, cümlemizi râzı olduğu yolda yürütsün...

Sizin cemaatiniz ve cemaat faaliyetleriniz ölçü değildir.

Siz cemaat olarak Kur'ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete, Hilafete, İslam ahlakına hizmet ediyorsanız ne mutlu size.

Cemaate, cemaatin başındaki zata hizmet ediyorsanız yazık size, vah size, eyvah size.

Hizmetler ihlasla yapılmazsa Allah katında makbul olmaz.

Bir alim, insanlar kendisi için "Yahu bu ne büyük alimmiş..." desinler diye ilim öğretiyorsa onun yeri (ihlassız olduğu için) cehennemdir.

Açları doyuran, çıplakları giydiren, hayır hasenat yapan bir zengin bunları, halk kendisi için "Yahu bu ne hayırsever zenginmiş.." desin diye yapıyorsa onun yeri de cehennemdir.

Cihad yapan, mukatele eden, canını tehlikeye atan ve en sonunda öldürülen zahirî bir şehid, halk kendisi hakkında "Bu ne yiğit adammış..." desinler diye cihad etmişse onun yeri de yüzüstü sürüklenerek cehenneme atılmaktır.

Bu üç örneği ben kafamdan yazmadım. Sahih-i Müslim tercümesini ve şerhini aç ve 1905 numaralı hadîs-i şerif oku. Bu hadîs bütün Müslümanlara önemli bir ders olarak okutulmalıdır.

Riyakâr ve münafık alimler,

Riyakâr ve münafık sözde hayırsever zenginler.

Riyakar ve münafık mücahidler

Bu hadîsteki nebevî tehdidi okusunlar da kendilerini düzeltsinler.

Bir Müslüman şu veya bu cemaate veya tarikata mensup olduğu için ihlaslı olup kurtulmaz.

Filan cemaate bağlı olacaksın, filan Muhterem'e intisabın olacak ve otomatik olarak kurtulacaksın... Mesele bu kadar basit, ucuz, kolay değil.

Hangi cemaate ve tarikata bağlı olursan ol önce ihlaslı olacaksın, muttaqi olacaksın, Allah'ın rızasını kazanmak için ibadet edeceksin, hizmet edeceksin.

Allahın bizden razı olmasını istiyorsak ibadetlerimizi, hizmetlerimizi, hayır hasenatımızı, eğitim faaliyetlerimizi, bütün amellerimizi ihlasla yapalım. Nifak ve riyadan uzak duralım.

Bana ağır hakaretler savuran cemaat mutaassıbı din kardeşime haklarımı helal ediyorum.

Rica ediyorum: Cemaat asabiyetini ve militanlığını bıraksın.
Hepimiz din kardeşiyiz.

Bizi birbirimize bağlayan din ve iman kardeşliğidir.

Cemaat veya tarikat kardeşliği özel bir bağdır. Bunu ana ölçü olarak kabul etmeyelim...

Cemaat kardeşliğini iman kardeşliğinin üzerinde görenler sapıktır, dengesizdir.

Cemaat parçadır, Ümmet bütündür.

Bütün parça içine sığmaz.

Bendenize sövüp saymakla yanlışlar doğru olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi