Fehmi Koru

Fehmi Koru

Anayasa için hazır mıyız?

Anayasa için hazır mıyız?

Nihayet sıra yeni anayasaya gelebildi.

Türkiye’de son birkaç yıldır yaşanan ciddi sıkıntılar ve atlatılan büyük badirelerin hemen hepsi iktidar partisinin anayasayı yeniden yazma niyetiyle ilgiliydi. Bu yüzden kaç darbe girişiminin akamete uğradığını, kaç kanlı eyleme maruz kalındığını, kaç suikasttan son anda kurtulunduğunu hiç bilemeyeceğiz.

Bilmemiz gerektiği kadarını bilelim yine de: Anayasayı yenileme uğruna pek çok badire atlatıldı.

Yeni çalışma yılına yenilenmiş üyeleriyle başlayacak olan TBMM’nin faaliyet takviminin ilk maddesinin anayasa olacağı anlaşılıyor. TBMM’nin yeni başkanı Cemil Çiçek parti yetkilileriyle ‘yeni anayasa’ konusunu görüştü; Ak Parti bu amaçla izlenecek yolla ilgili düşüncelerini Meclis’te temsil edilen diğer partilere aktarıyor.

Şu ana kadar gelen mesajlar çok olumlu. İşin nezaketini göz önünde tutarak yine de ihtiyatlı olmakta yarar var.

Aslına bakılırsa ‘yeni anayasa’ konusunda ne yapılması gerektiği belli. Şimdiye kadar yazılmış anayasalar gibi uzun da tutulsa, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi temel ilkelerle sınırlanıp teferruattan da kaçınılsa sıkıntı doğurabilecek konu değişmiyor: “Anayasa bireye karşı devleti mi, yoksa devlete karşı bireyi mi kollayacak?”

Cumhuriyet döneminde çıkan bütün anayasalar devlet-öncelikli yazılmış metinlerdir...

Oysa ilk anayasamız olan 1921 tarihli 23 maddelik ‘Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’ savaşı yöneten Meclis’i ve onun dayanağı olan milleti öne çıkarıyordu. Padişahın olağanüstü geniş haklarını tebasıyla paylaşması anlayışı üzerine oturan 1876 tarihli Osmanlı Devleti’nin ‘Kanun-u Esasi’ adını uygun gördüğü anayasa bile, birey-devlet ilişkisi açısından 1982 Anayasası’ndan geri değildir.

Herhalde yeni anayasanın, başta özgürlükler, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ilkeler açısından geçmiş anayasalardan daha ileride olması beklenir. Öyle de olmalıdır.

Ülkemizde bugün hangi alanlarda sorunlar yaşandığını hepimiz biliyoruz. Biliyoruz, çünkü o sorunlar hepimizi bir biçimde etkiliyor. 12 Eylül (1980) darbesini gerçekleştiren beş general, ‘Danışma Meclisi’ adı altında çalıştırdıkları bir gruba yazdırdıkları anayasa metnine son müdahale hakkını ellerinde tutmuştu. Pek çok maddesi süreç içerisinde değiştirilse bile, eldeki anayasanın vesayetçi özelliği her yerinden sırıtıyor.

Bir tür ‘deli gömleği’ gibi bir anayasayla idare ediliyoruz yıllardır...

Kimileri “Yasama meclisi anayasa yazamaz” diyor ve mutlaka bir danışma meclisi kurulmasını şart koşuyor ya, 1982 Anayasası o yöntemin yanlışlığının tanığı olarak karşımızda duruyor. Sonunda halka sunulacak yeni anayasayı, tam temsil gücüne sahip bugünkü TBMM yazamayacak da ordan burdan derlenmiş bir grup mu yazacak?

Partilerin şu ana kadar sergilediği sorumlu tavır umut verici: Anayasası darbeyle iktidara ulaşmış askerler tarafından yazılan, feshi de bir başka darbeyle işbaşına gelmiş başka askerler tarafından yapılıp yenisi yine onlar tarafından yazılan bir ülkenin mâkûs talihi bu defa değişecek gibi. Bu umudu boşa çıkartmamak da herkesin yararına.

Meclis’in gongu bugün yeni anayasa için de çalıyor olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fehmi Koru Arşivi