Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Kuşkularım yerindeymiş galiba

Kuşkularım yerindeymiş galiba

Muhsin Yazıcıoğlu son yerel seçim öncesi çıktığı kampanya turunda bindiği helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybetti. 25 Mart 2009 tarihinde. Nice zaman sonra başlayan soruşturma “Bu işin içinde bir iş var” kuşkusunu pekiştirdi. Gözaltına almalar, tutuklamalar...

Eğer müsaade ederseniz, biraz da hafızalarınızı güçlendirme temrini olarak, sıcağı sıcağına yazdığım iki yazıdan bölümler aktarmak istiyorum.

Bakın 28 Mart tarihli “Suikast olabilir mi?” başlıklı Kulis’te ne yazmışım:

En yakınlarından BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, helikopterle seyahat konusu ilk açıldığında, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan aldıkları tepkiyi şöyle aktarmış: “Bırakın bu helikopter işlerini, hava koşulları kötü olunca uçamayız. Tehlikeli bir şeyler olur. Beni öldürecek misiniz?” (..)

Son zamanlarda devlet adamlarının yediği-içtiğine dikkat ediliyor; cumhurbaşkanı ve başbakanın yanında gözleri yediklerinde olan insanlar var. Bugün en kolay suikast türü ‘gıda zehirlenmesi’ çünkü... Yakın geçmişin muhataralı günlerinde, Org. Hilmi Özkök de, bir süre sefertasıyla ev yemeği taşımıştı Genelkurmay Başkanlığı’na...

Benzer bir tedbir binilen araçlar için de düşünülmeli, düşünülmüşse daha dikkatli olunmalı; özellikle de tekerlekleri yerden kesilen araçlar için...

Org. Eşref Bitlis’i kendisine en çok ihtiyaç duyulan bir zamanda garip bir uçak kazasında kaybetmiştik. (..)

Genel kanaati ‘bizim ülkemizde uçak veya helikopter kazası cinsinden ince suikastlar sahneye konulamayacağı’ olan, ama yine de böyle alengirli konularda akıl danıştığım bir dostum, “Ben olsam, bu olayda iki konu üzerinde yoğunlaşırdım” dedi bana: “İlki şu: Neden ilk gelen haberler aramayı geciktirecek türdendi? ‘Muhsin Bey iyi durumda, şu anda hastanede dinleniyor’ bilgisini kim pompaladı?” (..)

Dostumun ikinci yoğunlaşma alanı da helikopterin uyduruk oluşuydu. “Havanın iyi olduğu bir gün İstanbul üzerinde turistik geziler için tercih edilebilecek uyduruk bir araç, nasıl olur da, hâlâ kış şartlarından kurtulamamış bir dağlık bölgede uçuş için kiralanabilir?”

Siyasi romanlar da yazan BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır’ın aktardığı Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterle taşınmaya gösterdiği tepki bu bakımdan önemli. Onun helikopterinin düştüğü gün arama faaliyeti yapması beklenen askeri Skorsky helikopterleri ‘hava uçuşa elverişli değil’ diye kalkamıyordu.

İnsanın aklı bu tür noktalar üzerinde yoğunlaştıkça çaresizliğini daha da anlıyor...

Aşağıda bazı bölümlerini okuyacağınız “Suikasttan kuşku duyuluyorsa...” başlıklı Kulis de 4 Nisan 2009 tarihinde yayımlandı:

İşe bakın siz, sonunda Muhsin Yazıcıoğlu’nu Ergenekon davasında ‘gizli tanık’ yapıverdiler; ‘açık tanık’ olmaktan çekinecek biriymiş gibi...

Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter yolculuğunda hayatını kaybetmesi bütün Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Seçime giden bir ülkede, bir siyasi parti liderinin önce kaybolması, uzun bir süre bulunamaması, sonra da hayatını kaybettiğinin anlaşılması elbette herkesin ilgisini çeker. (..)

Fethullah Gülen’in olaya ‘kuşkucu’ yaklaştığı, konunun araştırılmasını arzu ettiği anlaşılıyor. Benzer bir tavır iktidarda da var. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de, yakınlarına, “Kuşku duyulan konular var, bunları araştırmak gerek” dediğini işittim.

Bunlar doğal kuşkular ve kuşkulara dayalı doğal tepkiler...

“Yazıcıoğlu ‘gizli tanık’ idi, o sebeple suikasta uğramış olabilir” türü fantazi kurgulara hiç gerek yok... Muhsin Bey ‘Ergenekon’ olayında bilgi sahibi idiyse, bunu, başkalarıyla da aleni paylaşırdı. Nitekim, ‘suikast’ kuşkularına o dakikaya kadar sesini çıkarmayan BBP çevreleri de, bir TV kanalı bu ‘gizli tanık’ iddiasını ortaya atınca huzursuzluğunu belli etmeye başladı. (..)

Benim üzerinde yoğunlaşmayı doğru bulduğum, sadece iki soru var: 1. O helikoptere neden bindirildiler? 2. Helikopter düştükten sonra ortalığı kaplayan bilgi kirliliğine kim sebep oldu? (..)

Helikopter düştükten sonra hava kararıncaya kadar, kamuoyu, “Merak etmeyin, Reis sağ kurtuldu, hastanede yatıyor” haberiyle meşgul edildi. Enkazı bulan köylüler, “Helikopter düştüğünü öğrenince aramaya başlamıştık, bulunduğu haberini duyunca evlerimize döndük” dedi. Gün henüz ışırken aransa hemen bulunabilirdi helikopter; stratejik vaktin kaybı, bulunmasını 48 saat geciktirdi.

O yanlış bilginin kaynağını kim yanılttı?



Sorularım bugün de geçerli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Kıvanç Arşivi