M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Korkunç Câhillik ve Büyük Ayıp

Korkunç Câhillik ve Büyük Ayıp

ÇOCUKLUĞUMDA, mektebe gitmiş bütün büyükler Osmanlıca okuma ve yazma biliyorlardı. İsmet Paşa dışında herkes özel notlarını, mektuplarını Osmanlıca yazardı. Aradan yıllar geçti, İslam yazısıyla Türkçe okuyup yazanlar âhirete göçtü ve ülkeyi koyu bir cahillik karanlığı sardı. Artık halkımızın çok büyük kısmı, belki de yüzde 99'u, hattâ binde 999'u bin yıldan fazla kullanılmış olan eski yazımızı bilmiyor.

Dedelerimizin, atalarımızın Türkçe mezar taşlarını okuyamamak,

Tarihî binaların, anıtların kapılarındaki Türkçe kitabeleri okuyamamak,

1928'den önce basılmış romanları, hikaye kitaplarını, kültür eserlerini okuyamamak,

Arşivlerimizdeki Türkçe belgeleri okuyamamak,

Kütüphanelerdeki eski dergi ve gazete koleksiyonlarını okuyamamak...

Ya Rabbi bu ne büyük, ne korkunç, ne dehşetli cehâlet!

İslam karşıtları bu cehaletle iftihar edebilirler ama bir Müslüman için böyle bir cahillik yüz karasıdır, büyük utanç sebebidir.

Liseye ve üniversiteye giden ve Kur'an okumasını bile gençlerimiz Osmanlıcayı bir saate okumaya başlayabilir.

Başlamak dedim... Başladıktan sonra bütün bir ömür boyu çalışmak gerekir.

Okuma işini pişirdikten sonra hattatlardan riq'a dersleri alınarak yazma öğrenilir.

Türkiyeli bir Müslümanın İslam yazısıyla Türkçe okuma bilmemesi büyük bir ayıptır.

Milyarlarca dolarla oynayan bazı büyük cemaatlerin, tarikatların, grupların bu "İslam yazısıyla okuma yazma" işine önem vermeleri ve yurt çapında bir eğitim seferberliği başlatmaları gerekmez mi?

Muhterem Millî Eğitim Bakanımızdan da rica ediyorum:

Hiç olmazsa liselere seçmeli Osmanlıca dersleri konulması için teşebbüse geçsinler de ülkemizi, devletimizi, halkımızı bu büyük ayıptan (kısmen de olsa) kurtarsınlar.


* (İkinci yazı)

Bankalar ve Müslüman Gazeteler

YAKIN tarihte olmuş bir bankacılık hadisesi: Ortakları Türk ve Kazak olan 100 bin dolarlık bir şirket kurulmuş. Bir devlet bankasından 60 milyon dolar kredi almış. Bir müddet sonra şirket buhar, 60 milyon dolar duman olmuş. Krediyi veren şube müdürü de trafik kazasında ölüvermiş. Ölmemiş, ölüvermiş...

100 bin dolarlık şirket 60 milyon dolar krediyi nasıl almış?

Bankaları oldum olası sevmem.

1966 ile 1971 tarihleri arasında günlük BUGÜN gazetesini çıkartırken banka ilanı almaz ve yayınlamazdım.

Zaten bankalar BUGÜN'e ilan verme heveslisi değildi ama bazen 25'inci veya 50'nci kuruluş yıldönümünde sayın halkımıza teşekkür ederiz gibi ilanları bütün gazetelere gönderirlerdi. İlan gelince idareden bendenize sorarlardı: Kasada beş kuruş yok, akşam gazeteyi basacak kağıt yok, şu ilanı basalım mı? Basmayın, ilan şirketine geri gönderin derdim.

Bir gün Basın İlan Kurumu'ndan devlete ait Niğde şarap fabrikasının bir ilanı gelmişti. Şimdi unuttum, doğrudan doğruya şarapla ilgili değildi, kalorifer yahut boru tesisatının değiştirilmesiyle ilgiliydi. Sordular, onu da basmayın dedim. Hattâ Basın İlan kurumu kızmış, ilanlarınızı keseriz diye tehdit etmişti.

Bir ara gazete parasızlıktan batacak hale gelmişti. Şeyh Mehmed Zâhid Efendiye sormuştum: Efendim, mâlî bakımdan çok sıkışığız, banka ilanı basabilir miyiz? Kesinlikle basamazsınız cevabını vermişti. Öyleyse gazete batar demiştim. Batarsa batsın demişti.

1968'de Bâbıâlide Sabah gazetesini 150 bin liraya satın almıştım. (Merhum Hacı Nazif Çelebi'nin yardım ve tavassutuyla borçlanarak...) İlk işim gazetenin idare müdürüne (Çok temiz Müslüman bir zattı, rahmetli oldu) "Gazetenin mülkiyeti bana geçti, bundan sonra banka ilanı almayınız" talimatını vermiştim. "Ama efendim eski patronlar bu konuda fetva almışlardı..." Bu fetva beni bağlamaz cevabını vermiştim.

Aradan kırk yıl geçti, İslamcıların bir kısmı faiz ve banka işlerine iyice battı. Battıkça battı.

Eski sofu Müslümanlar bankanın gölgesinden bile geçmezlerdi.

Bursa'da Tuzpazarında mefruşat dükkanı olan Nurcu Sami bey, bankaya bulaşmamak için İstanbul'a parayı kurye ile gönderirdi.

Zamanımızda her şeyin fetvası var.

Düzen bozuk, o halde bozuk işler yapılabilir...

Müslümanların güçlenmesi için her halt yenilebilir...

Her şeyin en iyisi Müslümanlara layıktır...

Şöyle denilebilir: Banka ilanı almadın ama gazeten de battı...

Yanlış... BUGÜN gazetesi batmadı, 12 Mart darbesinden sonra kapıkulu Başbakan Nihat Erim zamanında sıkıyönetim komutanlığınca süresiz olarak kapatıldı.

O zaman Almanya'da sürgündeydim, canımı kurtarmıştım...

Nihat Erim'e çok beddua ettim. Plaja giderken vuruldu.

Birkaç kişiye daha beddua etmişimdir.

Biri, Türkiye'nin en zengin patronu iken müflis olarak vefat etti.

İki patron daha var. Bedduam tutarsa işleri ve sonları iyi olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi