Aziz Üstel

Aziz Üstel

Söveceğinize teşekkür edin Fatih Altaylı’ya!

Söveceğinize teşekkür edin Fatih Altaylı’ya!

Kimi kadın kuruluşları Fatih Altaylı’ya sövüp sayıyor, yönettiği Habertürk Gazetesi’nin baş sayfasında, sırtından bıçaklanmış bir kadın fotoğrafını karartmadan, bantlamadan, düpedüz, apaçık yayınladığı için. Bu fotoğrafın yayınlanamayacağını, görünce “kustuğunu”, baygınlık geçirdiğini, ağlamaktan gözleri şiştiğini yazan yazana, söyleyen söyleyene! Ve Fatih Altaylı’ya da saydıran saydırana!

Bakınız, kadınlar oy hakkı için 10 Ocak 1917’de ABD’de Beyaz Saray’ın önünde, ellerinde pankartlarla gösteriye başladı. Basın bu görüntüleri yayınlamadı önceleri. Polis kadınları copluyor, saçlarından sürüklüyor, tutuklayıp sorgusuz sualsiz hapse atıyordu. Derken 21 kadın zincirledi kendini, Beyaz
Saray’ın demir parmaklıklı kapılarına. Polis tekme tokat girişti bu kadınlara. Ve ilk kez basın, temsili olarak bu fotoğrafı yayınladı baş sayfalarda. O saat polis vahşeti de tutuklamalar da durdu.

Siyasiler olaya ciddi ciddi eğildi. Sonunda kadınlar oy hakkına kavuştu ABD’de. Bu gün o resim, gazetecilik fakültelerinde örnek olarak gösterilir birçok ülkede. Ve denir ki “bazen toplumun gözüne bir gerçeği, bütün çıplaklığı ve acımasızlığıyla sokmak gerekir!

O zaman toplum da toplum önderleri de olayın ciddiyetini kavrar!”

Dilerim Fatih’in yayınladığı o fotoğraf toplumu derinden sarstığı kadar siyasileri de sarsar ve bu vahşetin üzerine ciddi biçimde eğilir devlet katında her sorumlu!



Panter Emel olmasa Türkan Şoray olur muydu?

Panter Emel diye tanınan Emel Yıldız 1960 yılında Karagümrük’teki evlerinde kiracı olarak oturan ailenin kızı Türkan’ı bir film setine götürür.

Türkan, kara üzüm tanesi gözleriyle çevresine bakar ürkek ürkek. Muhterem Nur’u görünce ürperir ta derinden; “Allah’ım ne güzel kadın bu böyle!” diye geçirir içinden. Sonra bir adam gelir yanına “Sen de oynamak ister misin bu filmde” diye sorar. Türkan korkar, kaçar. Memduh Ün’dür o adam. Ve o günden sonra Türken Şoray sinemaya adımını atar, bir daha geri dönmemecesine. Ve dünyanın en çok film çeviren oyuncusu olur 203 filmle. Atilla İlhan’ın “Ben sana mecburum bilemezsin/Adını mıh gibi aklımda tutuyorum/” dizeleri uzun yıllar Türkan Hanım’la özdeşleşti birçok kişi için. Bunların içinde Türkan Şoray’a tutkusu dillere destan, ünlü romancı, güzel insan Selim İleri de vardır. Gün gelir Türkan Hanım sorar Selim İleri’ye “Beni gerçekten çok mu seviyorsun?” diye büyük bir kalabalığın önünde, Selim İleri’nin altmışıncı doğum günü kutlama etkinliğinde. “Evet. Herkesten çok seviyorum!” yanıtını verir İleri.

Ben de çok severim Türkan Hanım’ı. İnsanlığını, zarafetini, nezaketini, terbiyesini hele de o gizem dolu, kapkara, buruk acıyı yansıtan gözlerini.

Ama yalnız Selim İleri değildir Türkan’ı öylesi bir tutkuyla seven. Kaç kuşağın erkeği onun hayaliyle yaşamış, resmini cüzdanında taşımış, her filmini bilmem kaç kez hayran hayran izlemiştir. Türkiye’yi hiçbir kadın Türkan Hanım kadar etkilememiştir; bir daha da etkileyebileceğini sanmam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi