Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

İslamcılık ve sistem merakı

İslamcılık ve sistem merakı

İslamcılar hayatın bütün alanları ile ilgili olarak "islamî düzenin teorisini ve sistemini" tespit edip yazmaya ve tartışmaya niçin önem veriyorlar. Çünkü İslamcıları eleştiren "bazı Müslümanlar" da en azından "açık, demokratik ve küresel bir dünyada nasıl iyi Müslümanlar olunacağı ve İslam adına hangi değerlerin nasıl savunulacağı" konusunun "çağın en önemli islamî meselesi" olduğunu söylüyorlar. İslamcıların da davaları bu amacı dışlamıyor, ancak onlara göre İslam'ı bilmeden "iyi Müslüman" olmak, İslam'ın kapsam alanını belirleyip derli düzenli, tutarlı bir bütünlük içinde ortaya koymadan İslam'ı bilmek mümkün değildir. Şu halde onlar İslam'ı her alanda yaşamak ve yaşatmak için sistem üzerinde duruyorlar. Amelî, ahlakî kısmı, kültürü ve medeniyeti asla göz ardı etmiyorlar; ancak değer ölçüleri daima İslam oluyor. Modernizmi de bu ölçüte göre değerlendiriyorlar.

"Açık, demokratik, küresel bir dünya" değişmez ve değerli bir veri olarak sunulup "biz bunun içinde, buna uyarak neler yapabiliriz" diyenlere karşı şu görüş ve değerlendirmelerin de bulunduğunu geçmişte şöyle dile getirmiştim:

"Modernizm ve yeni dünya düzeni (bu arada üç ideoloji: muhafazakârlık, liberalizm ve sosyalizm) insanlığın bütün halinde beklentilerini karşılama ve mutluluk imkanlarını sağlama bakımından başarılı olamadı, 1968 dünya devrimi bu başarısızlığın ilanı oldu, şimdi dünyaya yeni bir düzen gerekiyor. Bu düşünce ve hükmü Batı yakasından Rojer Garaudy, Immanuel Wallerstein, Noham Chomsky gibi düşünürler açıkça ve güçlü delillerle ifade etmişlerdir. Demokrasi de bu yazarlar tarafından tenkit edilmiş, parlak iddialar ile, gerçekleşen durum arasındaki farka, hatta çelişkiye dikkat çekilmiştir. Bugün hemen herkesin tekrarladığı bir cümle/değerlendirme şudur: "Demokrasi kusurdan uzak değil, ama kötülerin en iyisi."

İslamcılar "sistem çalışmaları" yaparken dünyaya, beklenen ideal düzeni sistematik bir dille sunmayı da hedefliyorlar. Çünkü İslamcıların nihai hedefleri her alanda islâmîleşmektir.

"...İslamcı ideolojiden vazgeçenler sahiden de "iddiasız" kalabilmekte, eskinin "mücahitleri" bugünün "müteahhitleri"ne dönüşünce "battı balık yan gider" havasına girebilmektedir." diyerek bazı sözde İslamcıların dönekliğini dikkatlere sunanlara şimdilik –konuyu bağlarken- bir çift sözüm var: Her inanç, dünya görüşü ve ideolojiden dönenler, eski iddialarından vazgeçenler, gözünü ancak toprağın doyuracağı ahlaksız kapitalistleri rehber edinenler olmuştur. Hatta baştan beri bütünüyle İslam'ı terk edenler de (mürtedler) olmuştur. Diğer sistemler için bir şey demeyeceğim. Ama İslam ve İslamcılık bunlardan zarar görüp davasından vazgeçmiş değildir. İslam ve onun iki temel kaynağı var oldukça "hem bu dini bütün ve kamil manada yaşamak hem de bütün insanlığa sunmak, onları bu kurtuluş kılavuzuna davet etmek" manasında İslamcılık "iddiası, sistemleştirme faaliyetleri, sivil topluluklar oluşturup öğrenme ve yaşama süreçleri..." olarak devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi