M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İnsanlığı İmana, İslam'a, Kur'ana Çağırmak

İnsanlığı İmana, İslam'a, Kur'ana Çağırmak

BİR insan dil ile ve yürekten la ilahe illallah dese, fakat Hz. Muhammed'in Resulullah olduğunu kabul etmese, lugavî mânada muvahhid olur ama dinî ve şer'î bakımdan mü'min olmaz.

Zeka katsayısı (IQ) 80 olan bir mü'min, zeka katsayısı 120 olan bir münkirden daha akıllıdır.

Naklin/nassın nuru olmadan akıl tek başına doğru yolu bulamaz.

Hem Müslüman geçinen, hem de Resulullahı ve Sünnetini hafife alanlar İslam'ı hiç anlamamış kimselerdir.

Aklı olmayan mükellef değildir.

Aklı olup da dini imanı olmayanın durumu çok kötüdür.

Bir insan için en önemli mesele imanlı olmaktır.

İmanı olan kişi için en önemli mesele, bu dünyadan öteki dünyaya hüsn-i hâtime ile gitmektir, yani ömrü ölümüne iman ile bitişmektir.

Her mü'min Müslümandır.

Her Müslüman mü'min olmayabilir.

Bir insan için en büyük rütbe mü'min ve müslim olmaktır.

Halife, Müslüman sultan, Müslüman reisicumhur, Müslüman mareşal olmak mı daha üst derecedir, mü'min olmak mı?.. Elbette mü'min olmak...

Bir Müslüman en fazla neyi korumalıdır?.. İmanını.

Sonra?.. Ailesinin, çoluk çocuğunu, içinde yaşadığı halkın imanını...

İman ve hüsn-i hâtime meselesine önem vermiyor, aklı fikri para kazanmak ve zengin olmak... Böylesi nasıl bir kimsedir? Çıldırmış, azmış, kudurmuştur...

İman nasıl korunur?

Allah'tan, imanını korumasını yalvararak ister, can u gönülden dua eder... Bu dualarına sâlih ameller, hayır hasenat, dosdoğru kılınan namaz, yerli yerinde verilen zekat, Kur'anın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak, Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine uymak, Allah'ın velilerini sevmek gibi vesileler ekler.

İman nedir?.. Allah'ın bir kuluna ihsan ettiği en değerli nimettir.

Mü'min bu nimet için ne kadar şükr etse azdır.

İman ebedî saadete, küfür ebedî felaket ve azaba sebebiyet verir.

Mü'min, henüz iman etmemiş olan insanlara nasıl hizmet etmelidir?

Onları imana davet ederek.

Bu davet nasıl yapılır?

İki türlü yapılır: Âlim, fakih, bilen, ziyalı kişiler doğrudan doğruya; alim ve fakih olmayanlar bu hizmeti yapanları dolaylı şekilde destekleyerek, onlara hizmet ederek.

Diyelim ki, Norveç halkını imana çağırmak istiyoruz, sahih bir ilmihal kitabını Norveç lisanına çevirip yayınlayıp dağıtarak bu hizmeti yerine getirmiş olur muyuz?

Getirmiş olmayız.

Peki ne yapmak lazım?

Norveç'e ehliyetli, kültürlü, liyakatli dâiler ve mürşidler göndermemiz, onların hal ve kal ile İslam'ı anlatmaları gerekir.

Elimizde imkan olduğu halde bu hizmeti yapmazsak sorumlu oluruz, Norveç halkının vebali üzerimizde olur.

Bu hizmet parayla mı olur? Masraflar için bir miktar para gerekir ama bu hizmet öncelikle ilimle, irfanla, aşk ve şevkle olur.

Norveç'e gönderilecek davetçilere, tebliğcilere, mürşidlere ücret ödenir mi?

Kesinlikle ödenmez.

Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimiz hazretleri İslam'ı, imanı, Kur'anı para ve ücret mukabilinde tebliğ etmedi. Bu devirdeki onun yolundan ve izinden giden samimî ve ihlaslı davetçiler de ücretsiz yapacaklardır bu hizmeti.

Hiç parası yoksa, asgarî tarafından yol ve konaklama, yeme içme, yayın masrafları verilir, o kadar.

Norveç'e imanı yaymak için giden bir kişi business (lüks) uçak bileti alabilir mi?

Kesinlikle alamaz.

Beş yıldızlı otelde kalabilir mi?

Asla kalamaz.

Ashab-ı güzinden, mihmandar-ı Resulullah Eba Eyyub el-Ensarî yaşlı zamanında bin bir sıkıntı ve zahmet çekerek Kostantaniyye'yi feth etmek maksadıyla hazırlanan orduya katılmıştı. Amacı, Peygamberimizin meşhur hadîsindeki müjdeye nail olmaktı. Para pul, ücret yoktu gözünde ve kalbinde. Radiyallahu anh.

Norveç Norveç deyip duruyorsun, öteki ülkeler ne olacak?

Dünyada hanüz imanla şereflenmemiş ne kadar ülke, halk varsa hepsini imana çağırmak için seferber olmalıyız.

Bir Müslüman için en kârlı, en büyük ticaret nedir?

Allah ile yapılan ticarettir.

Allah rızası için, en uygun şekilde İslam'ı, imanı, Kur'anı yaymaktır.

İnsanları Resulullahın yoluna, ebedî saadete çağırmaktır.

Peygamberimiz şu büyük müjdeyi vermişlerdir:

"Allah'ın, bir kulunu senin vasıtanla hidayete getirmesi, senin için üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha hayırlıdır."

Kuş kadar aklı olan kişi, bu ticareti yapmak için iki evi varsa birini satar, serveti varsa, büyük kısmını harcar.

Bu ticareti yaparken nelere dikkat etmek gerekir:

Hizmet paralarını mukaddesat bezirganlarına kaptırmamak.

İsraf etmemek.

Yanlış metotlar uygulamamak.

Zamanımızdaki Müslümanlar, insanlığı imana ve İslam'a çağırmak için böyle hizmetler yapıyor mu?

Yapılması gereken davet hizmetlerinin yüzde biri belki yapılıyor, yüzde 99'u ihmal ve terk ediliyor.

Sen Norveç'e hizmet için gitsen ne yapardın?

Norveç'te çok geniş bir din hürriyeti var. Tekkeye, dergaha benzer bir yer açardım. Orada beş vakit namazı ehil bir imama kıldırır, diğer zamanlarda, icazeti ve hilafeti olan bir zata cehrî zikrullah yaptırırdım. Yine izin almak şartıyla Mevlevî âyini yaptırırdım. Kimseyi doğrudan doğruya davet etmez, dolaylı şekilde, sohbet ve hal ile biiznillah etkilemeye çalışırdım.

Bu İslamî hizmetleri şehrî ve medenî Müslümanlara yaptırırdım.

Norveç'te mühtediler vardır muhakkak, onlarla da işbirliği yapardım.

Yahu sen kendini şeyh ve mürşid mi sanıyorsun?

Teessüf ederim!.. Bendeniz orada ne imamlık yapabilirim, ne şeyhlik, ne mürşidlik... Dergahı silip süpürebilirim, misafirlere çay hazırlar takdim ederim. Bol bol tebessüm ederim.

Bütün bunları imam, şeyh, mürşid olarak değil, mü'min olarak yaparım.

Bir tek Norveçlinin mü'min olmasına vesile olabilirsem, ne büyük, ne muazzam bir ticaret yapmış olurum.

Dünyada irili ufaklı 160 küsur devlet, binlerce halk, binlerce lisan, binlerce kültür var.

Onları imana, İslam'a, Kur'ana, ebedî saadete davet etmek bizim vazifemiz.

Doğru dürüst çağırmazsak onların vebali bizim üzerimizde olacaktır.


* (İkinci yazı)

Genelevde Mut'a Nikahı Kıyılsınmış!

İnternet gazetelerinde okudum: Diyarbakır genelevinde, fahişelerle buluşan kimselerin önce onlarla mut'a nikahı kıymaları istenmiş.

Ya Rabbi ne günlere kaldık!

Bugünleri de mi görecektik?

Ehl-i Sünnet Müslümanlığı mut'a nikahını caiz, helal, meşru görmez.

Böyle bir teklif ve büyük bir densizliktir.

Dini hafife almak, dinle alay etmektir.

Rejim, yasal genelevler açılmasına izin veriyor.

Bu evlerde devletin kontrolü altında KDV'li, gelir vergili yasal fuhuş ve zina yapılıyor.

Bu evlerde toplanan vergiler devlet bütçesine katılıyor.

Bu yasal genelevlerin kapısında devlet, fuhuş ve zina güvenliğini sağlamak için resmî polis bekletiyor.

Burada çalışan TC vatandaşı kadınlara, TC başlıklı resmî vesikalar veriliyor.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi buralarda mut'a nikahı yapılarak iş görülsün deniliyor.

Diyanet'in böyle densiz bir teklifi protesto etmesini bekliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi