Engin Ardıç

Engin Ardıç

Hiç boşuna heveslenmeyin

Hiç boşuna heveslenmeyin

Bill Clinton başkanlık seçimini kazandığı zaman "Amerika'da sosyaldemokrasi iktidara geldi" diye sevinmişlerdi. Rus komünistleri Kızıl Meydan'da korsan gösteri yapıp polisten dayak yedikleri zaman "komünizm Rusya'ya geri dönüyor" sandılar. Sindaghma Meydanı karıştığı zaman "Yunan solunun yükseldiğini" düşünüyorlar.
Wall Street'te gösteriler yapılınca da "kapitalizmin bittiğini"...
Dediğim gibi, bu ülkede humaka fışkıracak toprağı sıksan, humaka!
Batı'da ekonomik krize karşı genel bir tepki var, bu doğru, çok da doğal. Yaşlıların eli ayağı polisle çatışmaya pek tutmadığı için de, bu tepki ister istemez gençler eliyle yürütülüyor.
68 kuşağı üzerinde "egzantrik feylesof" Herbert Marcuse'nin büyük etkisi olması gibi, 11 kuşağı üzerinde de ihtiyar bir direnişçinin, Stephane Hessel'in etkisi oldu. Doksan dört yaşındaki bu adamın "Öfkelenin!" adlı kitabı satış rekorları kırdı, kırmaya da devam ediyor.
Hessel, Filistin'e bağımsızlık, işsizliğe çözüm, mültecilere anlayış, çevreye özen, basına özgürlük falan gibi, aklı başında her insanın destekleyeceği şeyleri istiyor...
Fakat bu masum ve aslında "genelgeçer" temenniler, özellikle İspanyol ve Amerikan gençliği arasında hızla yayılmakta olan işsizliğin üzerine cuk oturunca, şaşırtıcı bir etkinlik kazandılar.
Oysa, Hessel bir Marcuse değil.
"Devrim" mevrim istediği yok. Sisteme karşı değil, sistemin düzeltilmesinden yana.
Wall Street'te eylem yapanlar da iş istiyorlar, o kadar.
Elbette içlerinde uzun saçlı berduşlar, marihuana çekenler, kadın ve erkek eşcinseller falan da bulunacaktır, Batı'da her eylemde bulunduğu gibi. Atina sokaklarını ateşe verenler arasında "romantik anarşistlerin" bulunması gibi...
O kadarcığı bizim Beşiktaş Çarşısı'nda da var da, bizimkiler öfkelerini kapitalizme değil Fenerbahçe'ye yöneltiyorlar!
Şimdi gösteriler Madrid ve New York'u aşıp Londra, Tokyo, Montreal, Stockholm gibi yerlere de sıçramış. Oysa basın sizi yanıltmasın, Wall Street'te bağırıp çağıranlar hepi topu sekiz yüz kişi ha... Üstelik, "yakışıklı eylemci oğlana tav olan babası hırsız zengin kızı" gibi Yeşilçam filmleri de yaşanıyormuş...
Bu bir ayaklanma değildir, Türk sosyalistleri kapitalizm bitti diye sevinmesinler.
Bu, sisteme karşı değil, sistemin işlemesinde "oyunbozanlık edenlere" karşı bir eylemdir.
Sistemin değiştirilmesini değil, "daha iyi işlemesini" istiyorlar.
Bu eylemler artarak sürebilir, Batı ülkelerinde iktidarları da değiştirebilir (Sarkozy gitti gidiyor, Obama'nın kalabileceği de çok şüpheli) ama sonuç değişmez.
Çünkü ne Sarkozy'nin yerine gelecek Martine Aubry (ya da François Hollande, daha kesinleşmedi) gibi Fransız sosyaldemokratlarının, ne de Obama'nın elinden iktidarı devralacak sert cumhuriyetçilerin elinde sihirli değnek yok. (Bu, İspanya'da yıldızı parlayan Rubalcaba için de geçerli.)
Peki bizde niçin "öfkelenmiyor" Türk gençliği acaba? (Milliyetçi Kürt gençliği ayrı.)
Bizde işler tıkırında gidiyor da ondan!
Ama şimdi birçok muhalif gazete, her yıl okullar açılınca "defter kalem el yakıyor" teranesini tutturduğu gibi, sırf hükümete uyuzluk etmek için, Ferrari fiyatına zam geldi diye, sigara yetmiş kuruş arttı diye ağlayacaktır.
Vallahi haklılar, önümüz kış, ne olacak zavallı Mercedes sahiplerinin hali? Öfkelenin bari, spor olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi