D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Abanozlaştırı verdiklerimizden misiniz?

Abanozlaştırı verdiklerimizden misiniz?

Dil Kurumu’na mı, yoksa onun Türkçe Sözlük’üne mi “taktım”? Yoksa her ikisine birden mi?

Türkçe Sözlük’te “takmak” fiilinin anlamlarından biri, “biriyle olumsuz olarak uğraşmak” olarak veriliyor. Bu durumda, Kurum’la veya onun sözlüğü ile olumsuz mânada mı uğraşıyoruz?

Böyle bir niyetimiz, kastımız, garezimiz asla ve kat’a yok. Yalnız yapılmayan zor bir işi yapıyoruz. “Sözlük eleştirisi” neredeyse yabancı olduğumuz bir saha. Biz bunu epey zamandır yapıyoruz. Örnekleri 1980’li yıllarda yayınlanan Dil Kültür Yabancılaşma kitabımızdan itibaren dille ilgili eserlerimizde var. Ağırlıklı olarak ise Bir Lügat Bulamadım, Yüzyılın Soykırımı ve Devlet Sözlük Yazar mı? isimli kitabımızda yer alıyor bu tür yazılar.

Bu yazılarda sadece TDK sözlüğünden değil, diğer eski ve yeni sözlüklerden de bahsediyoruz. Bugüne kadar bu tarz değerlendirmelerimize, eleştirilerimize bir cevap veya itiraz gelmedi. Öyle sanıyoruz ki, ilgililer, doğru tesbitlerimizi, değerlendirmelerimizi ve eleştirilerimizi yerinde buldular. Eğer yeni baskı imkânları olmuşsa, düzeltme yoluna gittiler.

Düzeltme yoluna gidildiğinde hiç şüphe olmayan örnek ise, Türkçe Sözlük. Bizim yıllar boyu yaptığımız tenkitlerin önemli bir kısmı Türkçe Sözlük’ün sonraki baskılarında dikkate alındı. Sözlüğün 1980’den sonraki şekil alışında bu mânada olumlu bir rolümüz olduğu -ikrar edilmese de- şüphe götürmez.

TDK bazı hataları düzeltti, bazı ikazlarımızı, eleştirilerimizi ise anlamadı veya yanlış anladı, sözlüğü çığırından çıkardı. Bugün elimizde resmen “şişirilmiş” bir sözlük var. Şişirilme, sözlük dışı unsurlar ilâvesi dışında, sözlük metninde de dikkati çekiyor.

“Abanoz” kelimesi Türkçe Sözlük’ün ilk baskısında (1945) yer alıyor. “Abanoz gibi” ve “abanoz kesilmek” deyimleri de açıklanıyor. Bir de bitkinin içinde bulunduğu aile, “abanozgiller” kelimesine yer veriliyor. 2., 3. baskılarda da değişen bir şey yok. 1998’e kadar “abanoz”lu hiç bir fiil yok.

Büyük Türkçe Sözlük’te ise ilk olarak 1986’da yayınlanan baskıda “abanozlaşmak” fiiline yer veriliyor.

Türkçe Sözlük’ün 9. baskısında (1998) “abanozlaşma” ve “abanozlaşmak” var. Esas olan “abanozlaşmak”, o tarif ediliyor ve “abanozlaşma”da da, “abanozlaşmak durumu alma” deniliyor. Pek alışılmış bir ifade değil.

11. baskıda aynı fiil ve isim tarifi var. “Abanozlaşma” bu sefer “abanozlaşmak durumu” olarak açıklanıyor. (“Abanozlaşmak” “abanozlaşmak durumumu” mudur, yoksa fiili midir? Takdir sizin.)

Maaşallah, bu baskıda “abanoz”lu fiiler müthiş inkişaf göstermiş ve sayfanın bir sütunu “abanoz”a ayrılmış!

Buyurun: Abanozlaşıverme, abanozlaşıvermek, abanozlaştırabilme, abanozlaştırabilmek, abanozlaştırıverme, abanozlaştırıvermek, abanozlaştırma, abanozlaştırmak...

Sözlüğe neredeyse bir düzine “katkı”!

Sözlüklerde ekseriya fiillerin geçişli, geçişsiz, edilgen, işdeş ve dönüşlü hâllerine yer verilir. Üstelik burada edilgenlik ve işdeşlik durumları ihmal edilmiş!

İşdeşlik çok olmaz gibi görünmüş ama, edilgenlik hâli pekâlâ olabilirdi!

“Abanozlaştırılmak”la başlar, onun ardından abanozlaştırılıvermek, abanozlaştırılabilmek fiilleri gelirdi. Bunların isim hallerinin de gireceği düşünülürse, epeyce “katkı” olurdu her halde!

Peki neden –laş-ı-vermek, -laş-tır-a-bilmek, -laş-tır-ı-vermek ve –laş-tır-mak ekleri ile yapılan fiiller diğer sözlüklerde yer almaz?

Çünkü bu takıların kelimeye ne kattığı bilindikten sonra açıklanmasına ihtiyaç duyulmaz.

-dır, -dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur, -tür takısı, ek fiilin geniş zaman teklik üçüncü şahıs ekidir.

“Vermek” yardımcı fiil olarak tezlik belirtir. “Bilmek” ise, yeterlik fiili yapar.

Kelimelerin -ler, -lar takısıyla yapılan çokluk hâlleri neden madde başı yapılmıyorsa, bu kelimelerin de madde başı yapılması gereksizdir. Ancak farklı bir mâna kazanmışsa, o müstesna.

Türkçe fiil bakımından zengin bir dil. Sözlükte filleri bu şekilleriyle alınca, nasıl bir şişkinlik sağlanabileceğini varın hesap edin.

Bu “sözlüğümüzde şu kadar madde başı kelime var” diyebilmek için yapılan bir icad mı? Eğer bu bir icadsa ihtira beratını TDK Başkanı alıp evinin duvarına asar her hâlde!

Gelelim tek kelimelik günün cümlesine: Abanozlaştırıverdiklerimizden misiniz?

Tek kelime deyip geçmeyin, 29+7 harf, cem’an yekûn 36 harf! Aslında bitişik, yani tek kelime olarak yazılması gerekirken, zamanında bir devlet büyüğünün tensibiyle ayrı yazıyoruz soru eklerini. Ya bir de ayrı yazmasa idik?

Söylerken tıknefes olurduk her hâlde!

Türkçe Sözlük’ün yeni hâlinde yer alan bu fiiler “teorik/kuramsal fiiller” olabilir mi? Yani dilin mantığı böyle fiiller olabileceğini bize söyler. Fakat uygulamada bu fiiler kullanılır mı? Yani “abanozlaşıvermek” veya “abanozlaştırıvermek” mümkün müdür?

Tarife bakarak söylersek, bu mümkün değil: “Ağaç gibi maddeler suda uzun süre kalarak kararmak.” Peki bu yalın anlamı. Mecazen mümkün müdür? Asla! Buyurun mecazî tarifine bakalım: “Güneşte uzun süre kalarak kararmak, matlaşmak, sertleşmek.”

Bu durumda, “Türkçe Sözlük’ün bir çok fiili masa başında üretilmiştir, gerçek hayatta karşılığı yoktur” dersek, asla hata yapmış olmayız!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi