Feyzullah Birışık

Feyzullah Birışık

Şeytanın en başarılı olduğu cephe…

Şeytanın en başarılı olduğu cephe…

Merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah-u Teala, insanın ezeli ve ebedi düşmanı olan şeytanın insana olan düşmanlığından ve insanı kandırma taktiklerinden bahseder… Bu önemli uyarıları Kur’an ve hadisler yoluyla kullarına bildirerek tedbir almalarını sağlamış olur…
Damarlarda bir kan gibi dolaşan şeytanın insan cinsi haricindekilerin fiziki olarak görülememesi, insanın şeytana av olmasını kolaylaştırmış oldu… Bu tamamen bir imtihan sebebidir…
Madem insan, şeytanı fiziksel olarak göremiyor, işte o zaman şeytanın insana saldıracağı cepheleri ve insanın- kendisinin- zayıf noktalarını bilinmesi lazım… Bu bilginin kaynağı da Kur’an ve sahih hadislerdir…
Aşağıdaki ayet-i kerime, şeytanın insanı en kolay av şeklinden bahseder… Şimdi bu ayet üzerine düşünmeye çalışalım.
‘’Kim Rahman’ı zikretmekten gafil olursa…’’

Bu ayetin daha iyi anlaşılabilmesi için boş bir kâğıda onbeş santimlik bir yatay çizgi çizin. Daha sonra o çizginin sağ uç kısmına Kur’an ve sünnet, çizginin sol uç kısmına da şeytan yazın… Çizginin tam ortasına adınızı yazıp yukarıdaki ayeti okuyup düşünün…

Allah-u Teala ‘ Kim…’ ile söze başlıyor… Yani çizilen çizginin ortasında her kimin adı yazılırsa yazılsın diyor… İster Kabe İmamı olun, ister dünyanın en meşhur mücahidi olun, isterse de dünyanın en âlimi ve müçtehidi olun… Her kim olursanız olun… Eğer rahmanın zikrinden, yani Kur’an ve sünnetten bir adım uzaklaşırsanız… Yani umursamazsanız… Yani bir anlık ‘ gafil olursanız…’ ister istemez şeytana yaklaşmış olursunuz…

İnsanın şeytana yaklaşması şeytanın ekmeğine yağ sürer… İnsanın şeytana yaklaşmış olması herhangi bir haramın tadına bakmayı kolaylaştırır… İnsan bir anlık gaflet yapıp haramı tadabilir… Zaten insan günah işlemeye meyyal yaratılmış… Burada sorun yok… İşlenen bir günahtan sonra insanın samimi bir şekilde tövbe etmemesinde sorun var…

Asıl sorun, insanın tattığının haram olduğunu görememesinde… Bu büyük bir tehlike… Yaptığının haram olduğuna inanmayan bir insan niçin tövbe etsin ki? Ayetin akışına baktığımızda bu büyük tehlike uyarısına şahit oluruz. Okuyalım:

‘’ yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz...’’ Musallat edilecek olan şeytan, tanıdık biri… Başka bir şeytan musallat edilmiyor… Muhatabını tüm hücreleriyle tanıyan bir şeytanı musallat ederiz diyor Allah-u Teala… Şeytanın insana musallat edildiğini zihnimizde şöyle canlandırabiliriz; Zincirlenmiş bir yırtıcı hayvanın zincirini koparıp üzerinize koşarak geldiğini düşünün… Hele de musallat etmesini Allah istiyorsa, şeytanın elinden insanı kim kurtarabilir ki?( Allah dilemezse)

Ayetin bu kısmını üstad Seyyid Kutub şöyle tefsir eder:

Yüce Allah'ın iradesi insanın yaratılışı ile ilgili olarak bu hususu öngörmüştür: İnsan Allah'ı anmaktan uzaklaştığı onun varlığını unuttuğu zaman şeytanın onu kontrolü altına almasını, onu istediği gibi yönlendirmesini, ona vesvese veren kötü bir arkadaş olmasını, kötülüğü süslü, çekici göstermesini gerektirmiştir. Bu ayetteki şart ve cevabı yüce Allah'ın değişmez genel iradesini ifade etmektedirler. Bu iradeye göre sebebin ortaya çıkması ile birlikte sonuçta hemen ortaya çıkar. Yüce Allah sonsuz ilmine göre bu şekilde karar vermiştir.
Şeytanın insana musallatında mutlak bir başarı söz konusu olur… Kaybeden kesinlikle insan olur… İnsan her an herhangi bir haram çeşidinden tatmaya meyyal yaratılmıştır demiştik… Fakat bu ayette görüyoruz ki işlenen haramdan ziyade işlenen o cürümün haram olarak görülmemesi tehlikesine şahit oluyoruz. Aman Allah’ım! Bu ne büyük bir kayıp!
‘’Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.’’

Bugün bu ayetin tecelli ettiği nice insanları ekranlarda görüyoruz… Yaptıklarının doğru olduğundan o kadar çok emin konuşuyorlar ki! Anlıyorsunuz ki Allah’ın zikrinden yüz çevrilmiş ve şeytanın tuzağına kendi ayaklarıyla gidip av olmuşlar da haberleri yok… Rabbim bizi bu türden bir gafletten uzak etsin. Âmin…

Boş bir kâğıda çizdiğiniz o sıratı mustagimden şeytana yaklaşan bir kimsenin ahiretteki konumuna şöyle bir bakalım…

‘’O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! Der. ‘’

Rahmanın zikrinden uzak duran kimseyi bakın Allah-u Teala nasıl isimlendiriyor: ‘’ ’O şeytan dostu kimse… ‘’ Subhanallah! Rabbim böyle bir sıfattan bizleri uzak etsin… Kale bile alınmıyor o kimse… Adam yerine bile konmuyor zikirden uzak olan kimse…

Ve o şeytan dostu olan kişi şeytana yani arkadaşına şöyle sesleniyor:

‘’Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! Der’’ Oysaki o uzaklık boş bir kâğıda çizdiğimiz gibi vardı… Ama uzaklığı yakınlaştıran da insanın kendisi değil miydi? Evet… Bugün şeytan isminden birçok insan ziyadesiyle rahatsız…

Fakat gelin görün ki birçok insan şeytana dost olmuş ta haberleri bile yok… Şeytan, inancı icabı nefes alan tüm insanla yakından ilgilenmek ister ve bir şekilde kandırır… Ama Allah’ın bazı kulları da vardır ki şeytanın tuzaklarını gözleriyle görmüş gibi olurlar. Okuyalım:

‘’ Takvaya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler.
(Şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar.
Rabbim şeytanın tuzaklarından muhafaza etsin bizleri… Âmin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Feyzullah Birışık Arşivi