Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

KURBANVe bayram..

KURBANVe bayram..

Bu sene birçok kişi kurbanını Afrika’ya, Van’a filan gönderdi..

Bu da güzel, ama kurban sadaka vermekten öte, farklı bir şey..

Kurbanın eti, namazın insan hayatındaki kültür-fizik etkisi kadar bir şey.

Sanki birileri kurbanı, yoksulları doyurmaya yönelik vicdani bir sorumluluğa indirgemek istiyor gibi bir hal aldı..

Bazı firmalar, banka hesabına kurban parasını hava ederseniz, size kesilmiş et olarak evinize kadar paketli ve işlenmiş bir şekilde getirip teslim ediyor..

Ya da “bizim ete ihtiyacımız yok, lazım olunca gidip kasaptan alıyoruz, kim şimdi bunlarla uğraşacak” havasındalar.. Öyle ya ortalık mezbahaya dönüyor.. Kan kokusu, et kokusu, şuraya-buraya pat et. Kim uğraşacak bunlarla, bir insani yardım kuruluşunun hesabına yatırıyorsun parayı, istediğin yerde kesiyorlar. Sen de bir borçtan/sorumluluktan kurtulmuş oluyorsun, öyle mi?

Kimi, kapıcısını gönderiyor cami derneğine, adam alıyor iki koç, ikisini de kestiriyor, birini camiye bırakıyor, ötekisini paketletip alıp götürüyor..

Çocuklar evde kebab yiyorlar..

Kurban bayramı böylece bir “Kebab bayramı”na dönüşüyor sanki..

Kimi “hayvansever” ya, kurban parasını yoksullara dağıtıyor.. Kimi “ton balığından kurban fetvası” veriyor.. Yakında “sanal kurban fetvası” çıkarsa şaşmayın. Ya da “soya etinden koyun” kurban etmek nasıl olur aceba!

“Kan akıtmadan kurban” keseceksiniz..

İsmaili olmayan bir kurbanı ben neyleyeyim..

Bu gün kasaplar bayramı değil. Et bayramı, kebab bayramı değil.. Kurban Bayramı kurban!

Hani bu amelimizle Allah’a yaklaşacaktık. Hani Allah yolunda, onun rızası için malımızı, canımızı, sevdiklerimizi feda etmeyi göze alacaktık.

Sizin eşinizin adı İbrahim mi, Haacer mi, ya da oğlunuzun adı İsmail mi?, Kızınızın adı Sümeyye mi?

“Sizin İsmailiniz kim”, nerede o!

“Sakın kurban keserken çocuklarınızı orada bulundurmayın” diyorlar.

Sahi Hz. İbrahim kurban keserken İsmail neredeydi? O nerede ise, sizin çocuklarınız da orada durmalı.

Sahi hacılar kimin şeytanını taşlamaya gittiler Mekke’ye..

Hz. İbrahim kendi şeytanını taşladı.. Bizim hacıların taşladıkları şeytan hangi şeytan..

Hz. İbrahim’in, Haacer’in, İsmail’in avucunda şeytana atılacak taşlar vardı ve herkes kendine gelen şeytanı taşlıyordu.

Müzdelife’de her hacı 21 taş toplar. 7 büyük, yedi orta, 7 küçük şeytana atılacak, yedi büyük günahını temsil eden 7 taş.. Yedi orta günahını temsil eden 7 taş, yedi küçük günahını temsil eden 7 taş.

Hacıların avuçlarında tuttukları taşlar onların her birinin kendi derununda gizli 21 günahını temsil eder.

DİKKAT ÖNEMLİ UYARI: Şeytanınıza attığınız taşlar, şeytanınızı vurmazsa, daha doğrusu o taşları attıktan sonra yine aynı günahlara geri dönerseniz, attığınız ve hedefine varmayan taşlar döner size çarpar!

Sahi sigara içiyorsanız, o en küçüklerden kaçıncısı.

Eşinizin mihrini verdiniz mi, ya da kardeşlerinizle miras meselesini mizana uygun çözdünüz mü?

Kan davası güdüyor musunuz, paranız olduğu halde ödemediğiniz borcunuz var mı? Esnaf ya da işadamı iseniz çalışanlarınızın ücreti, hakkı kaçıncı sırada..

Bana kalırsa kurbanı keserken başında durun.. Etini yediğimiz hayvanın da bizim gibi bir canı vardı.. Hayatın anlamını sorgulayalım. İnsanı insan yapan değerler üzerinde düşünelim biraz..

Ağzımızın tadını kaçıran ölümü hatırlayalım. Kaderi, rızgı, eceli, geçmişimizi, geleceğimizi düşünelim..

Kurbanın etinden daha değerli olan yanı budur. Yoksa “kestiğimiz hayvanın eti, kanı, derisi Allah’a ulaşacak değildir, Allah’a ulaşacak olan bizim takvamızdır”. Onun yolunda ve rızası için gerektiğinde malımızı, canımızı ve sevdiklerimizi feda edeceğimizin sembolik ve törensel bir şekilde gösterilmesidir..

Haccınız ve kurbanınız mübarek olsun.. İbadetleriniz kabul olsun.. Selam ve dua ile..

Not: Dünkü yazımdaki Muğlalı olayı ile ilgili olarak, olay tarihini 58 yıl önce değil, 66 yıl önce olarak düzeltir, özür dilerim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi