Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Bayram ne zaman bayramımız olur?

Bayram ne zaman bayramımız olur?

Sevgili Peygamberimiz (s.a.) Mekkeli müşriklerin zulüm ve işkenceleri altında bunalan ashabına nefes aldırabilmek için Taiflilerle görüşmeye gitmişti, talebi ya onların da İslam'a girmeleri veya sığınma hakkı tanımaları idi, burada kötü karşılandı, ayak takımı kışkırtıldı, hakarete uğradı, taşa tutuldu, mübarek ayakları yara bere içinde kaldı, yardımcısı Zeyd ise daha beter yaralandı. Güvenli bir yere sığındıktan sonra Rabbine niyazda bulundu ve bu meyanda şunu da söyledi: "İlâhî! Eğer bana karşı gazaplı değilsen çektiğim mihnetlere belâlara hiç aldırmam!"

Bu olaydan bize düşen hisse şudur: Deprem, terör, hastalık, yoksulluk, zulüm... ne ile olursa olsun mümin bir mihnete, bir imtihana duçar olduğunda asıl endişesi, "Acaba Rabbim bana darıldı mı?" olmalıdır. Eğer Rabbimiz bizden hoşnut ise, O'nun en büyük devlet olan rızasına nail isek dünya üstümüze gelse bize hayatı zehir edememelidir.

Meseleye buradan baktığımızda -gönül ve vicdan sezgisiyle Rabbin rızası konusunda iyi zan sahibi isek- her şeye rağmen (deprem, terör, tefrika, yoksulluk... olsa da) bayram neşemiz olur; çünkü biliyoruz ki, Rabbimizin bayramlarda bize lutufları, her zaman olandan daha fazla. Seven sevdiğinin lutflarından mutlu olmuyorsa sevgide bir arıza var demektir.

Kurban Bayramı'nda kestiğimiz kurbanın bir de sembol yanı var. Allah emretseydi Hz. İbrahim oğlunu bile kurban edecekti; onun Rabbine itimadı ve teslimiyeti bu noktada idi. Nefsi fani olmuş, varlığı mevhûb-i ilâhî (Allah'tan bağışlanmış) olarak beka bulmuştu. Vücud dahil her şey O'nun idi.

"Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dil

Ne niza eyleyelim ol ne senindir ne benim"

Fakat, "Haksız olarak bir cana kıyan bütün insanların canına kıymış gibi olur" diyen Rabbi, elbette masum İsmail'in canına kıydırmayacaktı, bu eşsiz teslimiyetle imtihan kazanılmıştı, kıyamete kadar bu erdem, bu sembol ile canlı kalacak ve her kurban kesen "Kebş-i nefsim Hakk'a kurban eyledim" fehvasınca "nefis koçunu Hakk'a kurban etmeye" çalışacaktı.

Maddi ihtiyaçlarımızın baskısı altında bunalan beşeriyetimiz, bayram sevincimizi gölgeleyebilir. Her birimizin irade gücü ve gönül zenginliği aynı değildir. İşte bu yüzden bayram sevincini yaygınlaştırmak, engelleri ortadan kaldırmak için müminlere vazifeler verilmiştir.

Kurban keser etini yoksullara dağıtırız. Müsafirlerimize ikram ederiz. Ailemize ziyafet çekeriz.

Kurban dışında muhtaçların ihtiyaçları, dertlilerin dertleri ile meşgul olur, elden geleni yapmaya çalışırız.

Dünya meşgalesi yüzünden her zaman veya gerektikçe yoklayamadığımız akraba ve eş dost kim varsa bir şekilde irtibat kurarız (en iyisi ziyarettir) hal hatır sorarız, kurumaya yüz tutmuş ilgi ve mahabbet fidanını sularız.

İşte o zaman her şeye rağmen bayram, bayramımız olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi