Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bu gidiş nereye?

Bu gidiş nereye?

SP’de ortalık toz duman. Tartışmaları milligoruserlerininsesi@googlegroups.com ve haberajansi@googlegroups.com’dan izliyorum.. Can sıkıcı bir durum sözkonusu. Bu işe ömrünü veren Hasan Aksay’la konuşuyorum, o da üzülüyor. Gelen-giden, soran eden de yok..

Hasan Aksay, biliyorsunuz dayım. Kızı Has Parti’nin kurucularından. Kendi bir yerde değil, ben de öyle.

Bu hareket doğmadan önce 64’den beri gelişmeleri yakından takip eden biriyim.. 12 Mart’ta Milli Nizam davasında mahkûm olup, yurtdışına çıkmak için İstanbul’a geldim..

74’de aftan yararlandım.. Çıktığı günden itibaren Milli Gazete’de yazmaya başladım...

Hâlâ yazıyorum. Hem de hemen hemen her gün.. Nerede ise 42 yılın günlüğünü tutmuşum. 1978-80 arası Erbakan’ın her gününü, nerede ise her saatini bilirim..

80’den sonra siyasetten koptum. Sivil bir yol seçtim..

Müslümanların siyasette varolması gerektiğine inandığım için, temiz ve doğru bir siyaset zemini oluşması için var gücümle çalıştım.. Milli Nizam’dan sonra parti üyesi olmadım zaten.. 78-80 arası partizanca davrandım. Bugün bu hareket içindekilerin birçoğundan eskiyim ve bu dava için, birçok kişiden daha çok çalıştım.. Bunu yaparken, ne makam, ne mevki talebinde bulundum. Üye olmadım ki, parti kademesinde bir yerim olsun. Hiç memur da olmadım ki, makam mevki peşinde koşayım. Milletvekili de olmadım.. Yayıncılık dışında bir işim de olmadı.. Çocuklarım da daha yeni iş güç sahibi olmaya başladı. İki oğlumdan biri zaten yurtdışında, biri de daha 1 yılı yeni geçti iş sahibi olalı..

500 yıldan daha fazla mahkûmiyet talebi ile yargılandım. Kimseden bir yardım da istemedim bu konuda.. Ne yaptım ise kendim için, daha doğrusu Allah rızası için yaptım..

Ne yazık ki, en ufak eleştirilerime bile tahammül edilmedi.. Soru sormam bile, bir teklifte bulunmam bile garip karşılandı.. Eleştirilerim karşısında inanılmaz tepkiler aldım..

Bu parti nereye gidiyor Allah aşkına?

Kimileri AK Parti ve Erdoğan karşıtlığında pek çok kesimin önüne geçti.

Erdoğan ve AK Parti eleştirilmez değil.. Ama bu ifadeler eleştiriden çok öte şeyler..

Dün ben Erdoğan’ı eleştirirken de bunlar yine beni eleştiriyordu. Bugün ben hâlâ zaman zaman eleştiriyorum.. Bu dil siyasetin dili değil.

Bugün bu dili kendi kendilerine karşı kullanıyorlar.. Hem de acımasızca.. Avrupa Milli Görüş’tekiler de bu işten büyük acı duyuyorlar.. İnternetteki bu tartışma aynen oraya yansıyor..

Burada da parti 3’e bölünmüş durumda. Bu arada AK Parti, Erdoğan ve Numan Kurtulmuş yine tartışmanın odağındaki isimler..

SP varolmalı, ama böyle varolamaz ki! Böyle bölüne bölüne nereye gidecek?! Kendi içinde bütünlüğünü kaybeden bir parti nasıl başkasına umud verebilir!.. Bütünleşme değil, ayrışma yaşanıyor bugün partide.. Ve taraflar birbirinin yüzüne bakamayacakları kadar ağır sözler ediyorlar. Birbirlerini davayı satmakla, ajanlıkla suçluyorlar nerede ise.. Bu durumda kim gelirse gelsin, kim kazanırsa kazansın; ötekiler gidecekse, bunca emeğe, hayale yazık değil mi?

Ehliyet, istişare ve şûra bırakılmış, taraflar birbirine galebe çalma çabasında.

Camia şimdiden bir parti liderliği, bir Milli Görüş liderliği diye ikiye bölünmüş durumda. Milli Görüş liderliği seçimle olmuyor. Oğuzhan bey Erbakan’ın o manevi rolünü ele geçirdi. Şu anda parti 3 başlı.. Erbakan ailesi, Milli Görüş liderliği, Kamalak yönetimi..

Şu paralı askerlik işi olursa, en azından parti 3 başlılıktan 2 başlı hale gelecek de, Milli Görüş liderliği ile parti liderliği arasındaki uyum nasıl sağlanacak? Bu biraz İran’daki rehberliğin temsil makamındaki Hameney ile icranın başındaki Ahmed-i Nejat arasındaki ilişkiye benziyor.. Bu kolay bir model değil.. Burada kim tabanla bütünleşirse ötekini köşeye sıkıştırır.. Taban, ötekine karşı yanına aldığını da rahat bırakmaz.. Tahmin ediyorum, birileri benim bunları yazmama bile kızacak, ama ne yapayım, temellerinde benim de emeğim var.

Zaten o her şeye bozulan, herkesi tehdit edip, bazı şeylerin konuşulmasına fırsat vermeyenler yok mu, bu gelinen noktada asıl sorumluluk payı onlara ait.. Cemaatin gözbebeği olan bir hareketi, cemaatten bu kadar kopuk hale getirenler de, aslında bunlar değil mi?

Birliğin sağlanamadığı böyle bir ortamda parti dış etkilere de açık hale geliyor doğal olarak. Yukarıdaki google gruplarındaki tartışmalara bakanlar, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır..

Şunu da görmek gerek. Bu kadar sadık kişilerden oluşan bir partinin bile yönetiminde sorunlara sebeb olan bu model, bu siyaset anlayışı ile, Türkiye nasıl yönetilecek?

Selâm ve dua ile..

NOT: Rintur’la 24-27.11.2011 arası 3 gece 4 gün Makedonya, Kosova gezisine çıkıyoruz.. Manastır, Ohri, Kalkandere, Prizren, Piriştine, Üsküp yolculuğunda yol arkadaşı olmak için www.rintour.com’u ziyaret edebilirsiniz.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi