Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Hangisine İnanalım?

Hangisine İnanalım?

Selamun Aleykum sayın hocam, bir müslüman olarak son zamanlarda Türkiyedeki büyük hocalarımıza mı, yoksa Kitabımız Kuran-ı Kerime ve sahih hadis kaynaklarına mı inanacağız; bu konuda çok muzdarib ve sıkıntılıyız. Sizin gibi muhterem ve diğer hocaların görüş ve düşüncelerinden tenzih ettiğimiz bir büyüğümüze sormak istediğim birkaç soru var hocam, cevaplarsanız beni son derece bahtiyar edeceksiniz... (M. Gedik).

Sorulara geçmeden önce giriş olarak birkaç kuralı hatırlayalım:

Din konusunda bir şeye "inanmak, iman ve itikad etmek"; iman etmek, akıl ve gönül olarak onaylayıp benimsemek için gerekli olan delil (kanıt) kesin olacak. Kesin delil fıtri (batıla saparak şartlanmamış) akıl, duyu organlarının verileri ve vahiydir. Vahiy bize Kur'an ve hadisler yoluyla ulaşıyor. Kur'an'ın bütün ayetleri Allah'tandır, bunda şüphe yoktur (sübutu kat'idir), onu anlama ve yorumlamanın da kuralları vardır; bu kurallara riayet edildiği halde farklı yoruma açık ayetler (ve hadisler) olabilir ve bu noktada kesinlik ortadan kalkar, hatası da makbul olan ictihad (tefsir, yorum) sözkonusu olur.

Hadislerin çoğunun ilk ravisi tek kişi (ferd, ahad) olduğu için bu çeşit hadisler ile bir iman konusuna kesin olarak hükmedilemez. İlk ravisinden itibaren insana güven verecek, yalan ihtimalini sıfırlayacak sayıda (kemiyet ve keyfiyette) ravi tarafından rivayet edilen hadisler (mütevatir) de itikada delil olur. İlk ravisi tek olduğu halde daha sonra yaygınlık kazanan rivayetler (meşhur) ile ortaya çıkan inanç konuları kesin olmamakla beraber Ehl-i sünnetçe benimsenmiş ve "bunları kabul etmeyenler İslam'dan olmasa da Ehl-i sünnet'ten uzaklaşmış olur" denmiştir.

Kesin delile dayanan iman konularında her alimin söyleyeceği aynıdır; farklı/aykırı söyleyene itibar edilmez.

"Caiz olan yorum ve ihtilaf alanında hangi hocanın (alimin) dediğine inanacak ve uyacağız?" sorusunun cevabı şöyle olabilir: Bir doktora gitmek istediğinizde ya onu denemiş insanlara ya da -branşı farklı da olsa- yine doktorlara sorarsınız. Din alanında konuşan ve yazanlar da ya genel olarak güvenilmiş insanlardır veya bu konulardan anlayan ve inandığı gibi yaşayan salih müminler tarafından güvenilir bulunmaktadır. İşte bu ölçü kullanılabilir. Okuyup anlayabilen kimseler, hangi alim söylemiş olursa olsun onun delil ve dayanaklarını da öğrenmeye çalışmalıdırlar.

1.Banka faizi:

Bir hoca "Bu zamanda bankaya yatırılmış olan paranın faiz adı altındaki gelirini almak haram değil helaldir... bu faiz olmaz paranın kar payı olur. Haram olan faiz, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanındaki çok yüksek oranlar ile tefecilik yapanların içinde bulunduğu haldi; yani 5 lira borç verip 15 lira alanın ana para dışındaki aldığı 10 lira faiz olur, bu zamandaki bankaların verdiği kardır" diyor.

Cevap:

Bu söz hem ayetlere ve hadislere uymuyor hem de bankacılık uzmanlarının faiz tanımlarının dışında kalıyor (bilime de uygun düşmüyor).

Hangi ekonomi ve bankacılık uzmanına sorarsanız sorun size vereceği cevap şudur: Mevduata verilen kar az olsun çok olsun faizdir. Enflasyon kadarı sıfır reel faizdir, enflasyondan fazlası reel faizdir. Seküler bilime göre faiz de kardır ve hukuka, ahlaka aykırı değildir. İslam'a göre faizin azı da çoğu da haramdır, meşru bir kazanç değildir, yoksulların daha fazla yoksullaşmasına, paranın rantını yiyenlerin ise daha çok zenginleşmesine sebep olur. Bugün dünyanın içine düştüğü krizin baş sebepleri arasında çürük (karşılığı olmayan, borca dayalı) para ile faiz vardır.

(Cevaplara devam edeceğim)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi